‘İlk görüşte aşk’ diye bir şey varsa eğer bu en çok İstanbul’a yakışır…
20 Kasım Perşembe günü Yıldız Holding’in her yıl kasım ayının üçüncü perşembe günü kutladığı geleneksel “Mutlu Et Mutlu Ol Günü” davetindeydim. Kutlama bu yıl “Çeşitlilik, Fırsat Eşitliği ve Sanat” temalarıyla gerçekleştirildi.
Yıldız Holding’in kurucusu merhum Sabri Ülker’in “Her insanın mutlu bir çocukluk geçirme hakkı vardır” sözünden ilham alarak başlatılan ‘Mutlu Et Mutlu Ol Günü’nün bu yılki konuğu Türk çağdaş sanatının değerli isimlerinden ünlü ressam Devrim Erbil’di.
Ömrünü renklere ve tuvallere adayan resmin şairi Devrim Erbil, moderatörlüğünü gazeteci Aysun Öz’ün üstlendiği söyleşide sanata ve hayata dair deneyim ve görüşlerini dinleyicilerle paylaştı. Etkinlikte, doğanın ritmik yapısını ve İstanbul’un kent görünümlerini rengârenk kompozisyonlara dönüştürmeyi başaran Devrim Erbil’in sanat hayatından kesitlerin aktarıldığı belgesel gösterimi de gerçekleştirildi.
Ne zaman ‘kuş bakışı İstanbul resmi’ dense ilk o akla gelir… Çünkü onun için İstanbul kırmızının, mavinin, sarının, morun ve pembenin şiiridir aynı zamanda… O, İstanbul’un rengini şu cümlelerle tarif ediyor: ''İstanbul her yeriyle her mevsimde çok renklidir. Benim insanlara vermek istediğim de böyle bir mutluluk. Resimlerime baktıkları zaman mutluluk duysunlar, gözlerinde, dudaklarında bir gülümseme olsun istiyorum.”
Ayrıca, İstanbul’un her zaman gizemli bir yanı olduğunu belirten Erbil diyor ki: "Hem bu gizemi yakalama çabası hem de İstanbul'a olan bir sevginin karşılarına resim olarak çıktığı zaman insanların bunu sevmesi gibi farklı nedenler söz konusu. 60 yıldır İstanbul'da yaşayan bir insan olarak İstanbul'u çok farklı yönlerden görmeye, farklı mevsimlerde anlatmaya çalıştım ve bu resimler yerli, yabancı sanatı seven herkesin gözünde bir sıcaklık kazandı. Bunda benim resim anlayışımın, üslubumun payı olduğu kadar, insanların İstanbul sevgisinin de bir payı var diye düşünüyorum."
Devrim Erbil, ‘Mutlu Et Mutlu Ol Günü’nde yaptığı konuşmada İstanbul’a ilk kez 1954 yılında geldiğini anlatırken, ona olan hayranlığını “ilk görüşte aşk…” kelimeleriyle ifade ettiğinde kalbimdeki İstanbul aşkının yeniden tazelendiğini hissettim. Ve bir kez daha, ‘ilk görüşte İstanbul’a ya aşık olursunuz ya da aşık olursunuz’ cümlesini kurarak, bu şehre aşkımı tazeledim.
Maalesef İstanbul’a büyük kötülükler ettik, güzelliklerini yağmaladık, tarihin ve kültürün ruhunu yaraladık, o da kalkıp gitti aramızdan…
Bugün biraz hüzün ve de çok fazla acıyla her İstanbul’u seyredişimde, Cemal Süreya’nın o buram buram aşk kokan dizelerini hatırlarım hep.
/Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.
Gitsinler./
Keşke İstanbul’u da o rengarenk gözlerini de hiç kaybetmeseydik… Ama ne yazık ki şehirlerimizle birlikte, şehirlerimize hayat veren kültürel ve sanatsal değerlerimizi de kaybediyoruz.
Bu yüzden de sanatı, edebiyatı önemseyen insanlara olduğu kadar, sanata değer veren, katkı sunan iş insanlarına da ihtiyacımız var. Bu vesileyle kültür-sanat vakıfları, müzeler kuran müzik orkestraları oluşturan iş dünyamızın önemli temsilcilerinin altını özellikle çizmek gerekiyor.
Mesela Eczacıbaşı ailesinin öncülüğünde, İstanbul Kültür Sanat Vakfı ‘İKSV) tarafından kurulan ve bir sanat müzesi olan İstanbul Modern, Sabancı Müzesi, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası İstanbul’a kültürel bir zenginlik katmaya devam ediyor.
Sanatsever bir iş insanı olan Murat Ülker de sanata ve sanatçılara destek veren bu isimlerden birisi. Ama o sıra dışı bir iş insanı…
Bir gün bakıyorsunuz, sanat tarihini şekillendiren Rönesans döneminin en ünlü sanatçılarını ve eserlerinden bazılarını anlatan bir yazı yazıyor.
Bir başka gün, İranlı gazeteci Farah Nayeri'nin "Takedown, Art and Power in the Digital Age" isimli kitabından yola çıkarak "Değişim için bazıları ölmeli!" başlıklı bir yazı kaleme alıyor.
Sonra, "Don Kişot ve Batının değerlerini evrenselleştirmek işlevi" adlı makalesiyle ‘Don Kişot Müzikali’ni anlatıyor.
Ve en önemlisi de bir iş insanının çok da ilgisini çekmeyecek olan Caz müziği ile ilgili “Hiç caz dinlediniz mi” başlıklı yazılar yazacak kadar şaşırtıcı işlerin altına imza atıyor.
