IŞİD’i Musul’a Şii fanatizmi getirdi
Amerika dünyanın tek süper gücü ama tek akıllı gücü olup olmadığı son derece tartışmalı. Neredeyse bütün dünyayı dizayn etme gücüne sahip olmasına rağmen, ne hikmetse her geçen gün Amerika’dan nefret edenlerin sayısının artmasını engellemeye bir türlü gücü yetmiyor. Çünkü ilişkilerini ‘güç oyunu’na göre şekillendiriyor. Evet, süper gücünüzle herkesi hizaya sokabilirsiniz ama aynı güçle insanların sizi sevmesini sağlayamazsınız.
Mesela Musul operasyonunun başladığı şu günlerde, Amerika’nın beceriksizliği yüzünden Türkiye ile Irak arasında çok anlamsız bir kavga yaşanıyor. Eğer Amerika’nın diplomatik nezaketsizliğinden güç almasaydı Irak Başbakanı İbadi Türkiye’ye karşı böylesi bir kayıkçı kavgasına cesaret edemezdi.
Bir kere öncelikle şunu belirtelim; bölgedeki IŞİD belasının esas sorumlusu Amerika’dır. İşin başında Irak’a demokrasi getirmek üzere yola çıktı; evet, diktatörü yok etti ama yerine demokrasi değil kaos getirdi.
***
Çünkü zaten hassas dengeler üzerinde duran Irak’ın anahtarını Şii fanatizmine teslim ederek bu bölgelerde belki de hiç bitmeyecek bir nefret ateşini yakmış oldu.
Aslında her şeye rağmen bütün kesimlerin temsil edileceği bir anayasa yapılmıştı. Eğer kontrolündeki Bağdat yönetimine karşı anayasanın uygulanması yönünde kararlı bir tavır ortaya koyabilseydi belki de bugünkü kaos hiç yaşanmayacaktı. Ancak ne yazık ki Maliki yönetiminin mezhebi taassubuna göz yuman Amerika, IŞİD’in bölgeye yerleşmesini adeta teşvik eden politikalar yürütmüştür.
Hatırlayalım, Maliki İran’ın bir uydusu gibi davranarak Kürtleri dışladı, Sünnileri dışladı, Türkmenleri dışladı ve Irak’ı adeta cehenneme çevirdi. Ve sonunda hem mali hem de yönetim anlamında dışlanan Sünniler göz göre göre IŞİD’in kucağına itildi.
O günleri hepimiz çok iyi hatırlıyoruz, Türkiye ısrarla Irak’ın bütünlüğünü savundu ve bu Şii fanatizminin Irak’ı felakete sürükleyeceğini hem Bağdat yönetimine hem de Amerika’ya yüksek sesle anlatmaya çalıştı. Ama dinleyen olmadı. Ve IŞİD Irak’ın yüzde otuzunu ele geçirdi.
***
Şimdi Musul’dan IŞİD’i temizlemek için operasyon yapılıyor. Ancak öyle anlaşılıyor ki kimse geçmişten yeterince ders almamış. Yine her şey İran destekli İbadi yönetimine emanet edilerek Musul’un tepesine bir Şii despotizmi inşa edilmeye çalışılıyor. Oysa Musul’u IŞİD’e zaten bu ayrımcı zihniyet hediye etmişti.
Türkiye’nin hassasiyetleri dün olduğu gibi bugün de son derece net; Irak’ın bütünlüğünü zedeleyecek mezhepçi politikalardan uzak durun... Bunun neresi yanlış?
Bütün tarafların akılda tutması gereken bir gerçek var; maalesef tarihin tekerrür etmek gibi bir alışkanlığı vardır...
Eğer Amerika geçmişte Irak üzerinde uyguladığı politik beceriksizliği bugün de aynen tekrarlarsa yani Musul üzerinde etnik ve mezhebi mühendislik projelerinde ısrar edilirse bölge IŞİD’ten temizlense bile kısa ve uzun vadede yeni felaketler kapıda demektir. Unutmayalım, bir bakıma etnik temizlik esasına dayalı bu tür politikaların oluşturacağı kaos ortamı yeni terör örgütlerinin türeyeceği elverişli bir iklim yaratacaktır.
Basiretsizliğe bakın ki dünyanın öbür ucundan gelen Amerika ve diğer koalisyon güçlerinin operasyona katılmasında hiçbir mani yok, ama bugüne kadar hem Suriye diktatörü Esad’ın yarattığı insani felaketin hem de IŞİD terörünün en ağır faturasını ödemek zorunda kalan Türkiye’nin Musul’da IŞİD’e karşı mücadelede yer alması istenmiyor.
Türkiye elbette Musul’a asker göndermek gibi bir heves içinde değil. Ancak hem sınırının güvenliği hem de IŞİD mücadelesini zehirlemeye müsait terör örgütlerinin Musul operasyonuna sızma ihtimaline karşı çok haklı bir gerekçe ile bir şekilde koalisyon içinde yer almak istiyor. Zira Bağdat yönetiminden maaş alan ve halen Şii milisler içinde yer alan PKK militanlarının operasyona katılacak olmaları bizzat operasyonun selameti açısından son derece tehlikeli bir durumdur.
İşin özeti şudur; Musul IŞİD’ten temizlenirken eğer bölgedeki Sünni yapı üzerinde geçmişte olduğu gibi yine ceberrut bir yapı kurulursa korkarım bu durum yeni terör örgütlerine davetiye çıkarmaktan başka bir işe yaramayacaktır.