Kalpleri Putin ve Esad’a ısındırma zamanı
Bundan beş-altı ay önce olsaydı Trump’a yan bakmak, kıyısından köşesinden de olsa laf dokundurmak Türkiye’ye ihanet etmekle eş anlamlıydı. Yerli ve milli olabilmek için liberal demokrasiye meydan okuyan Trump’la aynı dalga boyutunda bulunmak gerekiyordu. İçinizden sevmek gelmiyorsa bile, en azından seviyormuş gibi yapıp ‘milli değerlerimiz’e saygıda kusur etmemeliydik. Çünkü Trump Türkiye’nin dostuydu ve onunla dünya yeniden şekillenecekti.
***
Ama zaman o kadar hızla akıp gitti ki Trump sevdamız çabuk soldu, hayallerimiz ellerimizin arasından kayıp gidiverdi sanki... Araya Zarrab girdi, Trump baharının da sonu geldi. Medyadaki hızlı Trump militanları bile Amerika ile savaş çığlıkları atmaya başladılar. Korkarım Trumpçılığı ciddiye alıp kendilerini bu oyuna fazla kaptıranlar geç kalırlarsa ihanet listesine alınabilirler...
Çünkü artık başka bir sevdaya yelken açtık. Şimdi kalpleri Putin’e ısındırma zamanı... Ancak sadece Putin’i sevmek yetmiyor, emperyalistlerin oyununu bozmak için üstüne bonus olarak katil Esad’ı da sevmeniz gerekebilir. Eğer Esad’ı sevmede zorlananlar olursa, katlettiği bebeklerin resimlerine bakıp kalplerini zalime ısındırabilirler...
Birileri bu cümlelere bakıp, ‘kafa mı buluyorsun’ diye itiraz edebilir. Hayır, bir mevsim bile geçmeden Putin’den Trump’a, Trump’tan Putin’e savrulan zihinlere samimiyetle yol haritası çizmeye çalışıyorum. Benimkisi, hızlı dönüş anlarında sıkıntı çekenler için bir nevi vatan-millet hizmeti...
Türkiye Batı dünyasından hızla uzaklaşırken neler olup bittiğini iyi anlayabilmek için Putin’in her adımını dikkatle izlemekte yarar var. Öyle bir diplomasi satrancı oynuyor ki, eğer aradaki nüansları kaçırırsanız oyuna bir sıfır yenik başlarsınız.
Putin muhteşem bir zamanlama ve hamle ile Soçi zirvesinden bir gün önce 300 bin insanın katili Esad’ı Soçi’de VIP protokolle karşılıyor ve zirvenin yol haritasını bir bakıma birlikte belirliyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bu bölgelerin patronu artık Rusya. Putin bir gün önce Esad’ı bağrına basıyor, zirveye saatler kala da ABD Başkanı Trump, Suudi Arabistan Kralı Selman, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Mısır cumhurbaşkanı Sisi ile telefon görüşmesi yaparak bilgi veriyor. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen gün gerçekleştirdiği Rusya ziyaretinin hemen öncesinde de Türkiye’nin ‘terörist’ saydığı YPG ile resmi bir protokol imzalamıştı.
Şimdi bütün hamleleri unutun ve kısa bir süre Putin’in Esad’ı bağrına basan o resme dikkatlice bakıp hafızanızın bir köşesine yerleştirin. Çünkü bundan sonra Suriye bağlamında yapılacak bütün hamleler bu fotoğrafla paralel bir seyir izleyecek.
***
Öyle anlaşılıyor ki Putin Suriye ile ilgili yeniden yapılanma projelerini Amerika’nın da yardımıyla çoktan kafasında şekillendirmiş. Muhtemelen Esad planın ayrıntılarını biliyor. Yani bütün planlar Esad’ın ana aktör olacağı bir dizayna göre işleyecek.
Nitekim Putin, Soçi zirvesi sonrasında yaptığı değerlendirmede, Suriye Ulusal Diyalog kongresinin toplanacağını, siyasi çözüm için yapılacak bu kongreye Suriye’deki istisnasız tüm milliyet ve mezheplerin katılması gerektiğini belirterek yeni sürecin yol haritasını da ortaya koymuş oldu.
Daha da önemlisi son Soçi zirvesindeki mutabakatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PYD konusundaki net tavrına rağmen, Rusya bu mutabakatı da bozan bir açıklama yaptı. Kremlin sözcüsü Peskov, Türkiye’nin Suriye Ulusal Kongresi’ne PYD’nin katılmaması ile ilgili çekincelerinin Rusya tarafından bilindiğini söyledi, ama bu yönde bir çalışma yapılmayacağı anlamına gelmediğini belirtti. Yani Rusya bildiğini okumaya devam edecek.
Bu saatten sonra herkesin anlaması gereken bir gerçek var ki Astana ve Soçi zirveleri işin esasını oluşturmaktan çok, tarafların kendilerini iyi hissetmeleri için dış cephe düzenlemesinden ibaret.