Kurduğumuz sahte cennetleri satmadan...
Kışın en soğuk günlerindeyiz... Kar geliyor diye tedbirler alıyoruz, en kalın elbiselerimizi giyiyoruz, evlerimizde bir gün kaloriferlerimiz yanmasa ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Çocuklarımızın gözlerinin içine bakıyoruz, üşüyüp hasta olmasınlar diye üzerlerine titriyoruz.
Acaba şu kış günlerinde Halepli çocukların nasıl bir yaşama mücadelesi verdiklerini biliyor muyuz? Onların nasıl bir cehennemi yaşadıklarından haberimiz var mı?
Şu anda Halep’te kıtlık tehlikesi var, yardım konvoylarının kente girmesine izin verilmiyor. Halep’in çocukları günde bir öğün bile yemek bulamama tehlikesiyle karşı karşıya. İnsanlık düşmanı Esad rejimi ve Rusya diktatörü Putin açlık silahını kullanıyor. Bu da yetmiyor çocukları bombalarla paramparça ediyorlar.
Savaşın başladığı 2011’den bu yana Suriye’de 23 binin üzerinde çocuk hayatını kaybetmiş. Suriyeli Ümran’ı yıkıntıların arasından çıkarıp tedavi eden Dr. Mustafa Sarout’un şu dramatik ifadelerini hepimiz hatırlıyoruz: “Tam bir şok halindeydi. Olanların şaşkınlığını yaşıyordu. Alnındaki yaradan dolayı yüzü kana, vücudu da toza bulanmıştı. Kan da toza karışmıştı. Evinde güvende oturuyordu, belki de uyuyordu. Sonra evi başına yıkıldı. Biz onu tedavi ederken çığlık atmıyordu, ağlamıyordu, şok halindeydi. Buz kesen çocuğun hali bizi de şaşırttı.”
Şu anda da biz sıcak evlerimizde otururken Halepli çocuklar Putin’in ve Esad’ın bombalarıyla can veriyor.
Onlar bu çağın masum ve mazlum çocukları..
Dünya onlara sessiz..
Feryatları arşı titretirken, insanların taşlaşmış vicdanlarını harekete geçiremiyor..
Onlar hepimizi bekliyor, seslerini duymamızı bekliyorlar...
Ama dünya onları duymuyor, biz de duymuyoruz. Batı dünyasını artık biliyoruz; dünyanın masumları, mazlumları öldükçe biraz daha zenginleşiyorlar.
***
Çünkü onlar için Müslüman coğrafyalarda yaşayanlar hep ‘öteki’ oldu, bu yüzden de ha bir kişi ölmüş ha bin kişi ölmüş hiç fark etmiyor. Yeter ki Batılı çocuklara bir şey olmasın...
Annesini, babasını ve arkadaşlarını kaybeden Halepli çocukların gözlerindeki o ifadeye çok iyi bakın, eminim ki zulüm altında inleyen bu çocukların ahı zalimlerin sonunu hızlandıracak.
Ama unutmayalım ki, Halepli çocukların ahı sadece zalimleri değil, bütün bir İslam dünyasını da iflah etmeyecektir.
Eğer Putin ve Esad Halep’te çocukları, sivilleri katlederken uykularımız kaçmıyorsa, bunun vebali öncelikle Müslümanlara aittir.
Eğer kendi çocuklarımızı katledilen Halepli çocukların yerine koyamıyorsak, bilelim ki bu vebal bütün Müslümanları yakar...
Evet özellikle Batı dünyası insanlık sınavını kaybetti, ama eğer Müslümanlar olarak biz de bugün sesimizi yükseltmezsek, bir daha insanlık adına söz söyleme hakkımız olmayacak.
Unutmayalım, kurduğumuz sahte cennetleri satmadan, masalları ve oyuncakları ellerinden alınan Halepli çocukların feryadını duymadan ortalarda İslamcılık edebiyatı yapmak bizi kurtarmaya yetmeyecektir.
Suriyeli şair Nizar Kabbani’nin ‘Masalsız Çocuklar’ şiirinin yüreğinizi aydınlatmasını diliyorum.
/Satmadınız mı?
Elma ağaçlarını
Serçeleri
Fırınları
Şelaleleri
Satmadınız mı elinizdeki şiir kitaplarını?
Ve çocukların gülüşlerini
Satmadınız mı ney inlemelerini?
Elbiselerinize kadar işlemiş olan
Ve ezginin vuruşlarını
Satmadınız mı Cenneti?
Bir harabede yaşamak için../