MHP’nin izin verdiği ölçüde bir anayasa...
Şu günlerde son düzlükte bir kez daha başkanlık sistemini tartışıyoruz ve muhtemelen yolun sonuna geldik. AK Parti’nin hazırladığı taslak üzerinde MHP son rötuşlarını yapıyor. Yapılan açıklamaya göre, AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu ortak komisyon bugün yeni anayasa üzerindeki çalışmalarına başlıyor. Çok net olmamakla birlikte kamuoyuna yansıyan bilgiler çerçevesinde söylemek gerekirse, sistemin rotası ‘partili cumhurbaşkanı’na dönmüş görünüyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı değerlendirmelerle gönlünün partili cumhurbaşkanından yana olduğunu açıkça ortaya koymuştu: “Benim kanaatim bir cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesilmesi bir defa ülkedeki siyasi etkinliğin, aktif yapının zafiyet bulmasını getirir. Partisiyle beraber bu yolu yürümesi, bu süreci işletmesi, şüphesiz ki hem mensubu olduğu partisini hem de cumhurbaşkanının kendisini güçlü kılacak ve çok daha kararlı, dayanışma içerisinde adımlar atılmış olacaktır.”
Öyle anlaşılıyor ki, siyasi konjonktür Türkiye’nin ihtiyacı olan kapsamlı ve kuşatıcı bir başkanlık sistemine imkan vermiyor. Bir kere sayısal anlamda sonuca ulaşmak için MHP’nin rıza göstermediği bir anayasa ve başkanlık sistemini hayata geçirmenin imkanı yok.
MHP’nin beklentileri ise son derece açık ve net; ilk olarak halihazırdaki uygulamadan doğan arızi durumun hukuki bir sonuca bağlanmasını istiyor, ikinci olarak da seçimleri olabildiğince ötelemek niyetinde. Dolayısıyla bu tablodan mükemmel bir anayasa ve dört başı mamur bir başkanlık sistemini beklemek ne yazık ki mümkün değil. Bu haliyle de günü kurtarırız belki ama, eğer konuşulduğu şekliyle bir anayasa çıkarsa, uzun vadede Türkiye’nin derdine çare olması maalesef mümkün değildir. Oysa AK Parti uzun süredir Türkiye’nin temel sorunlarını çözecek, hak ve hürriyetleri teminat altına alacak ve sistem tartışmalarını bitirecek kapsamlı bir reform anayasası konusunda çalışıyordu. Hala geç kalınmış değil... Keşke MHP ikna edilebilse ve içinde ‘tam başkanlık’ sisteminin de olduğu, toplumun bütün kesimlerini kucaklayan bir anayasa hazırlanabilse...
***
Endişem şudur ki, MHP son derece ince bir diplomatik hamle ile cumhurbaşkanını icranın başına oturtarak, bir bakıma doğrudan eleştirilerin de merkezi haline getirmektedir. Elbette dört başı mamur bir başkanlık sisteminde başkan doğal olarak icranın başı olacaktır. Ama bütün bunların tam bir başkanlık sistemi içinde mütalaa edilmesi gerekiyor. Zira kuvvetler ayrılığının, denge ve denetlemenin üzerine inşa edilmiş bir başkanlık modeliyle hem daha hakkaniyetli bir sistem oluşacak hem de bütün sorumluluk başkanın omuzlarına yıkılmamış olacak. Ama şimdi evrensel hukuk normları çerçevesinde bir başkanlık sistemi getiremiyoruz. Çünkü AK Parti’nin matematiksel anlamda yeterli çoğunluğu bulunmadığı için MHP’nin rıza gösterdiği kadarıyla ve de bir tarafı eksik bir modelle yoluna devam etmek zorunda kalacak.
Ancak her şeye rağmen işleyen bir denetim mekanizması oluşturulabilirse, yeni sistemin demokratik kimliği de o ölçüde gelişecektir. Evet denetim önemlidir ama yeni sisteme esas rengini verecek olan, parlamenter sistemi de aratmayacak bir yönetim temposu, verimlilik ve kalitedir. Eğer gerilim ve çatışma üretmeden, mevcut sistemden daha iyisine ulaşmayı sağlayacak bir yol bulunabilirse ülke için bu da kazanç olacaktır.