Nogales’in mikropları demokrasi sınırına takılırsa...

Demokrasinin ve hukukun insanların, milletlerin, ülkelerin hayatında nasıl hayati bir öneme sahip olduğunu anlayabilmek için dünyadaki bazı örneklere bakmakta yarar var. Sadece soyut bir kavram olarak bakıldığında “Demokrasi ve hukuk karın doyurmaz” gibi bir yaklaşım hasıl olabilir. Ama bu kesinlikle doğru değil, evet hukuk karın doyurur. Eğer dünyadaki somut gerçekleri veri olarak kabul edecek olursak; evrensel hukuk normları içinde bağımsız, tarafsız ve kuvvetler ayrılığının düzgün işlediği bir yargı sistemini inşa edebilmiş ülkelerin refah ve özgürlük ürettiğini rahatlıkla görebiliriz.

***

Bağımsız bir yargı sistemi kurulamadığı için adaletin tecelli etmediği, özgürlüklerin baskı altına alındığı, yolsuzlukların olağan hale geldiği ve koyu bir istibdat rejimiyle yönetilen toplumlarda ise haksızlığın, eşitsizliğin, yoksulluğun ve sefaletin hüküm sürdüğü ne yazık ki dünyamızın acı bir gerçeğidir.

Maalesef günümüz dünyasında Müslüman toplumların özgürlük ve demokrasi üretemeyen ülkeler kategorisinde yer alması, Müslümanlar adına hüzün vericidir. Çünkü Müslüman ülkelerin neredeyse hiçbirisinde evrensel manada bir hukuk nizamı tesis edilemediği için özgürlük yoktur, özgürlük olmadığı için üretici beyinlerin önü kapalıdır, üretim olmadığı için de refah yoktur.

Şu anda Müslüman toplumların içinde bulunduğu trajik hali Batı’nın vahşi kapitalizmi ile, İslam karşıtı tavırlarıyla izah etme gayreti içinde olabiliriz. Elbette bunda dış etkenlerin de belli ölçüde payı vardır. Ama bu İslam ülkelerindeki hukuk yoksunluğunu, özgürlük olmadığı için nefes alınamaz hali örtmeye yetecek bir mazeret asla olamaz.

Ayrıca belirtmek gerekiyor ki, bu çaresizlik hali sadece Müslüman toplumlara has bir durum değil. Aynı şekilde evrensel bir hukuk sistemine sahip olmayan, özgürlük ve demokrasi üretemeyen pek çok ülke de aynı trajik hali yaşamaktadır. Ve hepsinin değişmeyen ortak kaderi çaresizliktir...

Gelişmiş demokrasilerle özgürlük ve hukuk fakiri ülkeler arasındaki farkı anlatması açısından Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’un ‘Ulusların Düşüşü’ adlı çalışmasında çok dikkat çekici bir örnek var: Nogales kenti... Meksika sınırındaki bu kentin Amerikan topraklarında kalan bölümünün adı Nogales Arizona, Meksika topraklarındaki bölümünün adı ise Nogales Sonora. Her iki şehrin sakinlerinin ataları aynı, aynı yemeklerden ve aynı müziklerden keyif alıyorlar ve aynı kültüre sahipler. Ancak Daron Acemoğlu’nun da kitabında altını çizdiği gibi, aynı kökten gelen iki şehir arasında çarpıcı farklılıklar var. Mesela “Nogales Arizona’da hane başına ortalama gelir yıllık yaklaşık 30 bin dolar. Gençlerin çoğu okula gidiyor ve yetişkinlerin büyük çoğunluğu lise mezunu. ABD’nin sağlık sisteminin tüm kusurlarına rağmen nüfusu nispeten sağlıklıdır ve dünya standartlarına göre uzun bir yaşam süresi ortalamasına sahiptir. Bütün alt yapı yatırımları, halk sağlığı ve asayiş hizmetleri devlet tarafından verilmektedir. Dahası, Nogales Arizona sakinleri belediye başkanlarını, kongre üyelerini ve senatörlerini değiştirmek için oy kullanabilirler; demokrasi onlar için çok doğaldır.”

Ancak çitin güney tarafında, yalnızca birkaç adım uzakta yani Meksika topraklarında hayatın döngüsü farklı işlemektedir. Daron Acemoğlu’nun kitabındaki şu ifadeler son derece dikkat çekici: “Nogales Sonora sakinleri Meksika’nın nispeten müreffeh bir kesiminde yaşasalar da, hane başına ortalama gelir Nogales Arizona’dakinin yaklaşık üçte biri düzeyindedir. Nogales Sonora’da yetişkinlerin çoğunun lise diploması yoktur ve gençlerin çoğu okula gitmez. Anneler bebek ölüm oranının yüksekliğinden endişe duyarlar. Yollar kötü durumdadır, yasa ve asayişte ise durum daha da kötüdür. Suç oranı yüksektir ve iş kurma riskli bir girişimdir. Faaliyete başlayabilmek için bile gerekli yerlere rüşvet verilmesi gerekir...”

***

Ayrıca Acemoğlu’nun belirttiği gibi, mikroplar Birleşik Devletler ve Meksika sınırında gidip gelirken herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmadıkları halde Nogales Sonora’da hastalık oranları daha yüksektir. Bunun nedeni Nogales Sonora’da halkın daha elverişsiz sağlık şartlarında yaşıyor olmasıdır. Yani mikroplar demokrasi sınırını geçemiyorlar...

Görüldüğü gibi aralarında sadece bir adım mesafesi uzaklık bulunan iki şehir arasındaki demokrasi ve hukuk alanındaki kalite farkı, doğrudan insanların yaşama kalitesini gösteren çarpıcı bir örnek olarak karışımıza çıkıyor.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum