Siyaset de, krizler de bir gün tarih olacak ama şiir hep yaşayacak
Tarihin bu yaşadığımız aralığında inanılmaz günlere tanıklık ediyoruz. Ülke olarak her zaman olduğu gibi yine zor günler yaşıyoruz. Her sabah uyandığımızda ya doların yükselişiyle küçük çaplı kabuslar yaşıyoruz, ya Amerika vizeleri askıya aldı diye ‘İstiklal savaşı’ ruhuyla bütün dünyaya meydan okuyoruz ya da siyasetçilerin keskin söylemleriyle gelecek umutlarımız soluyor.
***
Bu da yetmiyor etrafımızı kuşatan, ülkenin kılcal damarlarına kadar sirayet eden terör örgütlerinin ihanetiyle canımız yanıyor. Daha da acısı içinde bulunduğumuz coğrafya kan ve gözyaşıyla sulanıyor. Minicik çocukların bedenleri kan tüccarlarının silahlarıyla paramparça ediliyor. Yok edilen hayatların, zalimler tarafından evleri başlarına yıkılan yüzbinlerce insanın trajik hali sadece bir paranteze alınıp, pazarlık masalarında diplomasinin başarı hikayeleri konuşuluyor.
Bütün bunlar biz yaşarken oluyor, eminim ki yarın da, bir sonraki gün de, hatta aylar yıllar sonra da benzer acılar ve krizler yaşanmaya devam edecek. Her zaman olduğu gibi yine üzüleceğiz, öfkelerimiz kabaracak, hayal kırıklıkları yaşayacağız, sonra da hepsini unutup yolumuza devam edeceğiz. Ve hayat hep böyle sürüp gidecek...
Yıllar sonra göreceğiz ki, biz göremesek bile genç kuşaklar mutlaka görecektir, bütün bu yaşanan krizler, siyasi kavgalar tarihin tozlu rafları arasında bir sayfaya kaydedilip geçilecek. Ve geleceğin insanları, bizim yaşadıklarımızı sadece tarihin bir döneminde yaşanmış olaylar olarak hatırlayacaklar o kadar...
Yüzyıllar geçse de unutulmayan sadece şiirler, şairler ve sanatçılar olacak. Bugün sadece Türkiye’nin değil, dünyanın değişik coğrafyalarında yüzyıllar önce şiirler yazmış şairleri okumaya devam ediyoruz.
Bu toprakların tarihine baktığımızda bile Fuzuli’nin, Baki’nin, Nedim’in, Şeyh Galip’in, Tevfik Fikret’in, Abdülhak Hamid’in, Yahya Kemal’in, Ahmet Haşim’in, Necip Fazıl’ın, Nazım’ın, Orhan Veli’nin ve sonrasındaki bütün önemli Türk şairlerinin yaşadığı dönemlerde sayısız iktidar kavgaları, ekonomik krizler, savaşlar yaşandığını görebiliriz. Biz bugün o dönemleri sadece tarihin bir sayfası olarak okuyup geçiyoruz, ama şiirler hala o günkü kadar canlı ve bizi yüreğimizden yakalamaya devam ediyor. Çünkü kalıcı olan şiirdir, romandır, hikayedir, müziktir, resimdir yani yaratıcılık ifade eden bütün sanat dallarıdır.
İşte tam da bu yüzden bugün siyasete, krizlere ara verip şiirin muhteşem ikliminde nefes almak istiyorum. Şair dostumuz Ömer Erdem’in ‘Azap’ adlı yeni şiir kitabını okuyorum. Yeni kitabı dahil, daha önceki şiir kitaplarına genel olarak baktığımızda, Ömer Erdem’in Türk şiirinin sağlam dil geleneğine ve ahlaki mirasına sadık bir şair olduğunu öncelikle söylememiz gerekiyor.
Ömer Erdem’in şiiri gerek duyuş, gerekse dilsel kuruluşu bakımından sakin ama sağlam adımlarla bir yükseliş grafiği çizmektedir. Her yeni şiir kitabıyla birlikte şair, zihinlerde daha net görüntülere tekabül eden bir dil ve üslup zenginliği kazandırıyor şiirine. Azap’taki şiirlerdeki ilginç ayrıntılar ve zengin sembol dünyası, mısralar arasındaki geçişlerde sakin akan bir nehir görüntüsü vermekle birlikte şiirlerin anlam dünyası kendi içinde bir diriliğe ve aynı zamanda derinliğe işaret etmektedir.
***
Kitaba adını veren ‘Azap’ şiirini okurken net olarak görüyorsunuz ki Ömer Erdem içinde bulunduğu mekana, eşyaya, olaylara ve de hayata bakıp geçmiyor, onların içinde şiire dair ayrıntıları yakalıyor ve adeta bir kuyumcu titizliği ile şiir diline dönüştürüyor. Azap şiirinin başlarında “annelerin iki eli birden yanar ölümü ağlarken” mısraında içine girdiğiniz yürek derinliği, şiirin ilerleyen bölümlerinde daha somut ama aynı zamanda derin anlam bağları olan bir söyleyişe dönüşür.
/yediğimiz tokatlar salıncak olup uçsun
biz bu külü ağzımızla dumanlıyoruz
sonra devletin halkı
devletin toprağı
devletin gökyüzü
devletin oğlu
devletin kanunu
devletin ağacı
devletin suyu
devletin sazı
devletin öksürüğü
devletin çekici
devletin sınırı
devletin sırrı
ihtilali devletin
devletin şairi
devletin valisi
devletin dalgıcı
devletin devleti
sonra.../