Ucuz aydınlar PKK için ağlıyor
Siyasal ve düşünsel anlamda elim kalem tutmaya başladığı günden bu yana hiçbir taviz vermeden, demokrat düşünceyi, özgürlükleri ve kimlikler üzerindeki baskıların kaldırılmasını savundum. Ama hiçbir zaman Stanilinist kafalı aydınların ucuz demokratlık numaralarına da itibar etmedim.
7 Haziran seçimleri öncesinde temelde inanmamakla birlikte, eğer barışa katkı sağlayacaksa HDP'nin barajı aşmasının demokratik bir zenginlik olacağına inananlardandım. Evet HDP barajı aştı, 80 milletvekili ile parlamentoya da girdi ama buna karşılık PKK'nın Türkiye halkına teşekkürü infaz ve cinayetler oldu.
İsmini anmaya bile değer bulmadığım, özgürlük ve demokrasi fukarası Stalinist boyalı bazı aydınlar şu günlerde terör örgütüne karşı operasyon yapılıyor diye PKK için göz yaşı döküyorlar. Hiçbir itirazım yok, çünkü kendilerine yakışanı yapıyorlar. Yüreğinde zerrece insan sevgisi olmayan bu aydın taslaklarının, PKK sivilleri ailelerinin gözleri önünde infaz ederken, çocukları, sivilleri, askerleri, polisleri katlederken operasyonlarda öldürülen terör örgütü militanlarına ağıt yakmasından daha doğal bir durum olamaz.
Dünyanın değişik bölgelerinde terör örgütlerine destek veren, hatta onlarla organik bağlantısı olan gruplar, kişiler her zaman var olmuştur. Ama hem terörü kutsayıp hem de demokrasi satma ahmaklığı sadece Türkiye soluna has bir özelliktir. Çünkü böylesine patolojik bir hal, ancak Türk soluna yakışır.
Elbette bütün bir solu itham etmek gibi bir niyet içinde değilim. Zaten demokratik ve evrensel değerler anlamında terörü kutsayan bir sol da olamaz.
Şimdi gelin,"Bölge halkı, Kürt silahlı ve siyasal hareketini (yani PPK'yı) tehdit olarak değil devlet terörü karşısında son sığınak, kendisini koruyabilecek tek güç olarak görüyor" ifadelerinin nasıl bir modern demokrasiye tekabül ettiğini birlikte irdeleyelim.
Biliyoruz ki modern demokrasilerle yönetilenler dahil bütün ülkelerde, sivil halka ve güvenlik güçlerine silahlı terör uygulayan gruplara karşı operasyon yapmak güvenlik politikalarının ve hukukun bir gereğidir. Bunun aksini iddia etmek eğer bir cehaletin sonucu değilse, bile bile terörü demokrasiye tercih etmektir.
Hal böyleyken kulağını Kandil’e verip bir yandan terör örgütü için göz yaşı dökerken, bir yandan da 1 kasım seçimlerinde HDP’ye oy vermenin bir ‘demokrasi sınavı’ olduğunu söylemek olsa olsa ahmaklığın zirvesi olabilir. Ne yani, HDP’ye oy vermeyince demokrasi sınavını kaybetmiş mi oluyoruz?
Sivilleri, çocukları katleden, yatağında polislere kurşun sıkarak infaz eden PKK’nın aşağılık eylemleri karşısında sesiniz çıkmayacak, ama PKK’nın ayağına taş dokunduğunda ve de HDP’nin oyları düşüyor diye herkese demokrasi tafraları yapacaksınız öyle mi, haydi başka kapıya...
Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür ki, 7 Haziran’da PKK silahı ile sandıkları teslim alan HDP’yi ‘cici demokratlığa’ terfi ettirip sonra da “AKP’nin doğu-güneydoğu oylarını gasp etme hamlesi”nden söz edeceksiniz. Galiba faşizan düşüncenin sağı solu olmuyor...
Bu manzara bize gösteriyor ki eğer makuliyet çizgisini kaybetmişseniz, hangi düşünceye, inanca ya da kimliğe sahip olursanız olun artık sizi tutan hiçbir değer kalmamış demektir.