Ya Putin ve Trump PYD’ye destek ittifakı kurarsa...
Malum Obama yönetiminin PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG’ye doğrudan silah desteği sağlaması ve bir bakıma onlara uluslararası meşruiyet aktarması Türk-Amerikan ilişkilerini iki tarafın da arzu etmediği bir kriz iklimine sürüklemişti. Doğal olarak Türkiye hem sınırında PYD’nin kantonları birleştirerek bir ‘terör koridoru’ oluşturmasını engellemek hem de Suriye’de elini güçlendirmek için Rusya ile ilişkilerini zenginleştirmeyi tercih etti. Kaldı ki böyle bir fiili zorunluluk olmasa da Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini geliştirmesinden daha doğal bir durum olamazdı. Çünkü Türkiye bölgenin önemli bir aktörü ve dolayısıyla bu coğrafyada dolaylı ya da dolaysız bir güç ifade eden bütün aktörlerle iyi geçinmek durumundadır.
***
İktidar bağlamında değil ama, bizim ülke olarak geleneksel bir zaafımız var; o da bazı şeyleri gereğinden fazla abartmak...
Biliyoruz ki iktidarlar zaman zaman diplomatik atraksiyonlar yaparlar ve bu hiçbir zaman bir eksen kayması anlamına gelmez. Ancak siyasi iktidara yakın bazı unsurlar, epey bir zamandır Türkiye-Rusya ilişkilerini içine biraz da fantastik hayaller katarak, normal diplomatik sınırların dışında büyük ve yeni bir ittifak gibi sunmaya çalıştılar.
Oysa dış politika yapıcılarının penceresinden bakıldığında böyle bir abartının ne diplomatik parametreler, ne de Türkiye bağlamında reel bir karşılığı olamazdı. Gerçekçi olmak gerekirse sözünü ettiğimiz Suriye krizinin bugüne kadarki aşamalarında olduğu gibi, bundan sonraki süreçte de Rusya da, Amerika da, Türkiye ve İran da masada olmaya devam edecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin bütün kartlarını ne Rusya, ne de Amerika üzerine oynamak gibi bir lüksü olamaz.
Nitekim Rusya, Türkiye’de bazı çevrelerin Rusya ile büyük ittifak kurma hayallerini kırmakta gecikmedi. Putin el altından Suriye ile ilgili hazırlattığı bir anayasa taslağında PYD’ye ‘özerklik’ vaadinde bulunarak gerçek niyetini ortaya koymuş oldu. Zaten bugüne kadar da PYD kartını hep yedekte tutmaya devam etti. Sadece bu kadar da değil elbette, bilindiği gibi Rusya PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor. Bu yüzden de Moskova’da büro açma izni bile verdi.
***
Uzunca bir süredir Rusya’nın Suriye’de fiili olarak baskın bir konuma gelmesinden sonra, Amerika her ne kadar denklemin dışında kalmış gibi görünüyorsa da aslında öyle değil. Bilindiği gibi Amerika Suriye krizinin başından bu yana PYD ile iş tutuyor. Sadece Obama’nın kararsız tutumu yüzünden fotoğrafın biraz dışında kaldılar o kadar...
Ancak hepimiz biliyoruz ki ABD’nin yeni başkanı Trump, eli silahlı Kürt gruplara yani PKK, PYD ve YPG’ye derin bir hayranlık duyuyor. Bu yüzden de Suriye’de oyuna aktif bir şekilde dahil olmaya başladı, hem de Putin’le birlikte...
Sputnik’in haberine göre, Trump’la Putin yaptıkları telefon görüşmesinde Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele için ‘gerçek bir koordinasyon’ kurulması kararı aldılar.
Popülist bir lider olan Trump’ın ne zaman ne yapacağı pek belli olmaz ama, her iki liderin de çılgınlıkta aynı özellikleri ve özellikle de Trump’ın Putin’e olan hayranlığı dikkate alındığında Suriye konusunda ittifak kurmaları şaşırtıcı olmayacaktır. Elbette IŞİD terörüne karşı Rusya ve Amerika’nın birlikte hareket etmesi son derece doğal, ayrıca gerekli de. Zira Türkiye dahil bütün uluslararası koalisyon da aynı ittifakın içinde.
Türkiye açısından esas endişe verici olan, Putin ve Trump’ın PYD’ye hayran olmaları... Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki günlerde Amerika da, Rusya da PYD’ye kol kanat germek için ellerinden geleni yapacaklar. İşte bu Türkiye için oldukça can sıkıcı bir durum.