Ukrayna’daki sorun çözülebilir mi?

Taraflar, özellikle de üçüncü taraflar isterse çözülebilir, daha doğrusu statükonun kabullenilmeden sabitlendiği çatışmasızlık uzun süreli hale getirilebilir. Bu da Ukrayna’ya, Rusya’ya ve onların yakın komşularına rahat nefes aldırır, dünya savaşı riski azalır, enerji ve tahıl piyasaları istikrar kazanır, pek çok ülke ekonomisi çöküşten kurtulur, hepsinden önemlisi de savaşta insanlar ölmez, yerinden yurdundan olmaz.

Ama acaba böylesi bir çözümü taraflar ister mi? Bence ister. İstememiş olsaydı 29 Mart’ta Ukrayna heyeti İstanbul’da tüm bu koşulları içeren 10 maddelik uzlaşma çerçeve metnini Rus tarafına sunmaz, Ruslar da geri dönüşlerinde önerilerin kabul edilebilir olduğunu açıklamazdı. Her ne kadar bazı Ukraynalılar ve bazı Ruslar bu tekliflere karşı olsa da Foreign Affairs’e yazan RAND’dan Samuel Charap’ın söylediği gibi Rus delegasyonu başkanı Medinsky Putin’in rızası olmasa kameraların karşısına geçip önerileri övmezdi.

Sorun taraflardan çok üçüncü tarafların teşvikiyle sürme eğiliminde. Amerika Rusya’yı Ukrayna’da yorma, aynı zamanda Batı bloğu içindeki liderliğini tartışmasız durumda tutma derdinde. İngiltere ise kimilerine göre iç siyasetindeki çalkalanmaları unutturma, kimilerine göre eski emperyal refleksleriyle Ukrayna üstünden dünya siyasetinde etkili olma çabasında. Polonya’nın ve Baltık ülkelerinin amacı Rusya’ya Ukrayna’da dur demek, mümkünse yenildiğini, hiç olmazsa yıprandığını görmek.

Neyse ki herkes aynı kanıda değil. Fransa ve Almanya savaşın uzamasının kendilerine ve bölgelerine yükleyeceği maliyetin farkında. Yaptırım tedbirlerinin sonuna geldiklerini görüyorlar ve soruna çözüm bulunamaması halinde AB projesinin bile çökebileceğini hissediyorlar. Belli ki AB’yi ABD’nin hegemonya ihtirasına kurban etmek istemiyorlar. Bir yandan caydırıcı olmaya çalışırken diğer yandan Rusya ile uzlaşma zemini arıyorlar. Türkiye de oldum olası savaşa ve savaşın uzayıp tırmanmasına karşı.

Ve ortada değerlendirilmesi gereken basına sızdırıldığı için bildiğimiz, sonra üstünde biraz oynansa da özü değişmeyen 10 maddelik bir çözüm paketi var. Paketin ilk maddesinde Ukrayna’nın kendini bağlantısız, tarafsız ve nükleer silahsız bir devlet olarak deklare etmesi öngörülüyor. Buna karşılık da aralarında Rusya, İsrail ve Türkiye’nin de bulunduğu devletler grubundan etkin garantiler talep ediliyor. Yani Ukrayna’nın teklifi NATO üyeliği yerine bir zamanlar Belçika’ya, hatta Kıbrıs’a verilene benzer bir garanti sistemi içeriyor.

Garantinin garantisi tabii ki yok ancak görünebilir bir gelecek için istikrar ve sulh vaat ettiği kesin. Ayrıca ortada daha iyi bir alternatif de yok. NATO üyeliği olmayacağına göre Ukrayna’nın güvenliği için İngiltere ve Amerika’nın stratejik keyfiyetine, AB’nin sabrına dayanmasından çok daha iyi ve çok daha mantıklı. Aslında Rusya açısından da öyle. Hem Ukrayna’nın tarafsızlığını hem de güvenliğini diğer devletlerle birlikte garanti altına almış olacak.

Ukrayna’nın, yani Kiev’in fiili egemenliği altındaki toprakların güvenliği tehdit edilirse önce ortak çaba harcanacak, sonra da taraflar gerekiyorsa birbiriyle savaşacak. Ukrayna teklifinin ikinci maddesinde garantilerin Kırım, Sivastapol ve Donbas’ı kapsamadığı belirtildiği için garantiler üstünde uzlaşmak daha kolay olacak. Diğer yandan taraflar 15 yıl boyunca (Madde 8) söz konusu yerlere ilişkin sorunları çözmek için konuşacak. Yani bir tür moratoryum ilan edilecek, statüko dondurulacak.

Eğer her şey yolunda giderse de Putin ve Zelensky bir antlaşma ya da uzlaşma metinini imzalamak için buluşacak ve bu çerçeveyle çözülemeyen diğer sorunlar için siyasi beyanda bulunacak. Ardından da Ukrayna’da referandum ve anayasasında değişiklikler yapılacak (Madde 7). İmzalandığı takdirde antlaşma garanti eden devletler de dahil yasama organlarında kabul edilerek onanacak (Madde 7). Bu arada da ateşkes koşulları ve diğer sorunlar müzakere edilecek (Madde 9).

Olur mu derseniz, ben olur derim. Yeter ki istensin, mart sonunda ve nisan başında iki tarafta oluşan siyasi irade sorununun komplikasyonları ve üçüncü tarafların savaşı sürdürmek hırsı yüzünden dumura uğramasın ve yaptırım pazarlığı sorunun özünün önüne geçmesin. Bir de Türkiye, Fransa, Almanya gibi ülkeler diplomasiye yeniden ağırlık versin.

Çünkü Rusya yakında kendine koyduğu askeri hedeflere ulaşacak. Çin’le uğraşmak zorunluluğu hisseden Amerika Ukrayna’nın razı olacağı bir barışı veto etmeyecek. Zaten nasılsa Soğuk Savaş Ukrayna ile Rusya uzlaştı diye bitmeyecek, NATO önemini yitirmeyecek, yaptırımların izleri, enerji tedarikinde bulunan yeni yollar ve eğilimler kolay kolay değişmeyecek. Yani uzlaşma herkes açısından kazançlı olacak, Türkiye başta olmak üzere herkesin başarı hanesine bir şeyler yazılacak…

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum