Ayakta kalmak endişesi

Sistem değişikliği gibi devasa bir siyasal perspektifi içeriyor olsa da anayasa düzenlemesine dair referandum sürecinde en verimli yolun ne olduğunu tartışamayacağımız anlaşılıyor. Esasen bu tartışmanın yapılması gereken zamanda; yani Meclis oylamaları ve öncesinde bu imkan değerlendirilemedi. İktidar, kendisi açısından doğru bir taktikle tartışmayı istemedi, muhalefet de bir türlü konuşmanın frekansını bu noktaya çekemedi. Şimdiden sonra, sandığa giderken de sistemi veya idealin ne olduğunu değil ancak siyasal duyguları, ideolojik aidiyetleri, vesaireyi konuşabiliriz. Nitekim, seçmenin sandıkta vereceği karar da büyük ölçüde bu aidiyetlerin tezahüründen ibaret olacaktır.

***

Sistem tartışması ıskalanmış olmakla birlikte neyse ki şu sıralar, “ihanet” ve “vatanperverlik” eksenindeki siyasal çatışmanın temposu bir nebze düşmüştür. Siyasal aktörlerin gerçekte ne düşündüğünü bir kenara bırakarak sandıkta evet diyenin de hayır diyenin de eşit saygıya layık olduğunu söyleyebilecek noktaya yaklaştık. İki tercihin de saygıya değer olduğu ve sonuç ne çıkarsa çıksın iki durumda da ülkenin bölünmeyeceği mutabakatı oluşmaya başladı. Aksi de düşünülemez zaten. Türkiye gibi bir ülkenin kaderi sandıkta başlayıp bitemeyeceğine göre gayet tabii ki netice ne olursa olsun her durumda iyi bir ülke olmanın yolu elbette bulunacaktır. Temel tartışmayı ıskalamamış olsak, rahat ve önyargısız konuşup tartışabilmiş olsak böyle kaygılara yer olmadığını zaten biliyor olacaktık.

Sistemi tartışmadan bir adım önce kendimizi, gücümüzü, topyekün kalitemizi, özgüvenimizi konuşalım.

Türkiye gibi sonuncusu 15 Temmuz olmak üzere bir dizi acı tecrübeyle demokrasisini kazanmış bir ülkeden bahsederken en başta “ayakta kalmak” korkusunu aşmamız gerekir. Türkiye’nin çeşitlenmiş terör sorunu, kronikleşmiş Kürt meselesi, alakadan uzak bir sosyal gerilim problemi vardır ama bütün bunlar ne tek tek ne de hep birlikte bir beka problemine işaret etmektedir. Zaman, kaynak ve bilhassa moral kaybettirdikleri aşikardır ama beka başka meseledir. Sorunları çözemediğimiz doğrudur ama hiçbiri bizi yıkacak da değildir.

Aynı babtan olmak üzere, dünyanın bütün karanlık güçleri el ele, kafa kafaya verip sabah akşam Türkiye’ye tuzak kuruyor değil. Karanlık odakların böyle sihirli güçleri olsaydı, ABD’nin başına gelen başkanı durdururlardı. İşe yaramaz ambargolarla sıra savacaklarına Kırım’ı Rusya’dan kurtarır veya sözgelimi İngiltere’nin AB’den çıkmasına izin vermezlerdi. Birbiriyle vahşi şekilde mücadele eden ve zayıf olana engel çıkaran güçler elbette var ama dünyada hiçbir iş bir karanlık odada siyah gözlüklü adamların el kaldırıp indirmesiyle bitmiyor. Bitseydi, Türkiye’yle hesaplaşmak için bugüne kadar beklemezlerdi. Ekonomik tablomuzun en zayıf olduğu zamanda, mesela 2002’de, 2003’de, 2005’de siyah gözlükleri takar, pardesülerinin yakasını kaldırır düğmeye basarlardı.

Adı ne olursa olsun bir sistemin temel güvencesi ülkenin kendine güvenidir. O güven de hukuk, demokrasi, temel haklar, serbest teşebbüs ve her alanda şeffaflıkla mümkündür. Türkiye’nin özellikle AK Parti iktidarları döneminde sağladığı başarının temelleri de tam olarak bunlardır. AK Parti’nin gücü, Erdoğan’ın liderliği de bu özgüven ve dünyayla açık olma, dünyayla rasyonel rekabet fikrinden gelir.

***

Zihinlere bir slogan gibi yerleşmiş olsa da “Hiçbir güç bizi yıkamaz” cümlesi tamamen doğrudur. Yıkamaz çünkü, Türkiye’yi yıkmak mümkün olmadığı gibi hiçbir şekilde mantıklı da değildir.

Daha teknik, daha kurumsal, sorunlarını kaynağında fark edip çözebilen bir ülke seviyesine çıkmak her açıdan işimizi kolaylaştıracak, zihnimizi rahatlatacaktır. Bu yaklaşım ise ancak demokrasiyi ve hukuk sistemimizi güçlendirmekle hayat bulabilir.

Aradığımız şey, hedeflediğimiz geleceğin çatısı güvenlik ve refah olduğuna göre başka da bir yöntem yoktur.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum