Katı olan her şey buharlaşırken

Arapçada “ayrılma”, “çıkma”,olduğundan başka türlü görünme” anlamlarındaki “nifak” mastarından türemiş bir sıfat olan “münafık” kelimesi, genelde “inanmadığı halde inanıyormuş gibi görünen” kimseleri anlatmak için kullanılır.

Kur’an’da üç ana inanç kategorisi var: Müminlik, kafirlik ve münafıklık.

Yine Kur’an’da, münafık kavramı iki farklı tipteki insan için kullanılıyor.

Bunların ilki, aslında kesinlikle inanmadığı halde, birtakım pragmatik beklentilerle, iman ettiğine dair yalan söyleyen, kolaylıkla girdiği kabın şeklini alan, kendisini olduğundan farklı gösteren, gerçek niyetini saklayan bilinçli sahtekâr tipi.

İkincisi kafa karışıklığı, iradesizlik, maddi çıkarlarını her şeyin önüne koyma gibi sebeplerle inançla inançsızlık arasında gidip gelen, şüphe içinde bocalayan, ama daha çok inançsızlığa yakın olan, para, makam ya da güç uğruna inançlarını sürekli tadil edip, rüzgâr nereden eserse o tarafa dönen zayıf karakterli tip.

Hadislerde münafıklığın alâmetleri, yalan söylemek, sözünde durmamak ve emanete hıyanet etmek olarak geçiyor.

Bir insanın bu fiilleri yapmamak üzere kendini dizginlemesi için (dinî olsun olmasın) sağlam bir inancının ve tutarlılık iddiasının olması gerekiyor.

Zaten münafıklık kavramını günümüze taşıdığımızda, aslında bu kavramın her inanç için, her fikir için geçerli olduğunu görüyoruz.

Yani sadece İslam’ın değil, sosyalizmin, kapitalizmin, liberalizmin, demokrasinin hatta ateizmin bile “münafıkları” var!

Yaşadığımız post-modern dönem, ideolojileri süpürürken inançları da iyice “seyreltti”.

Marshall Berman’ın Marks’tan aldığı ilhamla işaret ettiği “modernleşme, katı olan her şeyi buharlaştırıyor” ifadesi, sanayi toplumuna geçişin sancılarını anlatmak için söylenmişti ama sanki yaşadığımız döneme daha çok uyuyor.

Hatta bu “buharlaşma” öyle bir hâl aldı ki, ultra liberal “anything goes” yahut “laissez faire laissez passer” mantığının, belli bir açıdan bakıldığında münafıklığı ortadan kaldırdığı bile söylenebilir!

Çünkü her tutumun makbul ve muteber sayıldığı bir vasatta, “tutarsızlık” diye bir şey kalmıyor.

Eğer çelişeceğiniz, üzerinde uzlaşılmış bir tanım yoksa münafıklık da ortadan kalkıyor.

Artık, -her gün hayatımızı biraz daha kuşatan- tutarsızlıkların sorgulanamadığı bir devirde yaşıyoruz.

Bir bakıyoruz ki, en liberal görünen iş adamları, ticaretlerine zarar geleceğini gördüklerinde, devletin serbest piyasayı tamamen kontrol etmesi gereken durumlar olabileceğini söylemeye başlamışlar!

Birden anlıyoruz ki, hayatını demokrasi mücadelesine adamış gibi görünen bazı kimseler, meğer aslında bir diktatörlük kuracak güçleri olmadığı için demokrasi taraftarı görünüyorlarmış.

Başkalarına zulmetmenin, kul hakkına girmenin, rüşvet almanın yahut hırsızlık yapmanın, yapılan zulmü görmezden görmenin “duruma göre” meşru sayılabileceğine inanan “Müslümanlar” görüyoruz.

Terörist olduğuna kanaat getirdikleri kimselere işkence yapılmasında mahzur görmeyen “insan hakları savunucuları” görüyoruz.

Soydaşlarına yapılan zulmü haklı bulup savunabilen “milliyetçiler” görüyoruz.

İcap ettiğinde “sosyal Darwinizm’i” savunan “sosyalistler” görüyoruz.

Hukukun “bazı şartlarda” askıya alınabileceğini söyleyen “hukukçular” görüyoruz.

Bir kere çoğunluğun oyunu elde ettikten sonra toplumun geri kalanının hassasiyetlerini, hak ve özgürlüklerini ihlal etmeyi normal görebilen “demokratlar” görüyoruz.

Zorbalardan, zorbalıklardan korumakla sorumlu olduğu kimselere karşı bizzat kendisi zorbalık yapmakta beis görmeyen “güvenlik görevlileri” görüyoruz.

Rüşvet var mı diye teftiş yapmakla görevlendirildiği yerde rüşvet alan müfettişler, dolandırıcılığın fenalığını anlattığı cemaatini bizzat kendisi dolandıran “din adamları” görüyoruz.

Geçmişin buharlaşan yapıları ile birlikte ayaklarımızın altındaki zemin de kayboluyor.

Bu böyle olmaz.

Toplum diye bir şeyin mümkün olması için kurallarımızı yeniden tanımlamak, o kurallara uymayı ve zihinsel tutarlılığı bir “onur meselesi” haline getirerek her yanımızı saran “münafıklıktan” yakamızı kurtarmak zorundayız.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum