Trump ve Putin nerede anlaşabilir?

SAMUEL CHARAP - KINGSTON REIF

ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya’ya yönelik yaklaşımına, ülkenin Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı sona erdirme çabaları damgasını vurdu. Ancak yönetimin, bir başka acil ulusal güvenlik önceliği olan nükleer silah kontrolü konusunda ilerleme kaydetme fırsatı da bulunuyor. Nitekim Trump, bu yıl göreve döndükten sonra, Rusya ve Çin ile “çok büyük ölçekte nükleer silahsızlanma” için müzakerelere başlanması çağrısında bulunmakta gecikmedi.

***

Elbette özellikle Çin’in de dahil olduğu yeni bir anlaşmaya ulaşmak zaman alacaktır. Ancak ilk adım olarak, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri halihazırda yürürlükte olan ama şu anda işlevsiz hale gelmiş 2010 tarihli New START anlaşmasını yeniden uygulamaya koyabilir. New START’ın Şubat 2026’da sona erecek olmasına rağmen, bu anlaşmanın yeniden canlandırılması ve düzenli bir diyaloğun yeniden başlatılması daha geniş kapsamlı anlaşmaların temelini atabilir ve dünyaya ABD ve Rusya’nın nükleer riskleri yönetmek için hala iş birliği yapabileceğini gösterebilir.

***

New START, ABD ve Rusya’nın stratejik nükleer cephaneliklerini 1,550 konuşlandırılmış savaş başlığı ve 700 konuşlandırılmış uzun menzilli füze ve ağır bombardıman uçağı ile sınırlandırmaktadır. Anlaşma, uyumu doğrulamak için ayrıntılı bir veri paylaşımı, izleme ve yerinde denetim rejimi içermektedir. Daha önceki ABD-Rusya silah kontrol anlaşmaları gibi bu anlaşma da sınırsız nükleer rekabet üzerinde güçlü bir fren işlevi görmüştür.

***

Her iki taraf da on yıllık süresi boyunca Yeni START’a sadakatle uymuştur ve 2021 başında, anlaşmanın beş yıl daha uzatılması konusunda mutabakata varılmıştır. Ancak Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya yönelik geniş çaplı işgalinin ardından, stratejik istikrarı korumaya yönelik ikili diyalog gibi, bu anlaşma da fiilen çöktü. Şubat 2023’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’ya verilen ABD desteğini gerekçe göstererek, Rusya’nın New START’tan ve denetim hükümlerinden çekildiğini ilan etti. Birkaç ay sonra ABD de benzer hukuki karşı önlemlerle buna tepki verdi.

***

Dönemin ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, stratejik istikrar konusunda Kremlin’le diyaloğa geçmeye çalıştıysa da, Putin bu girişimleri reddetti ve ABD’nin, Ukrayna’da Rusya’nın “stratejik yenilgisi”ni hedeflerken stratejik istikrar bekleyemeyeceğini belirtti. Ancak durum değişti.

***

Trump’ın göreve başlamasının ardından pek dikkat çekmeyen bir değişimle Putin, ABD askeri yardımının tamamen durmasını açık bir önkoşul olarak ileri sürmeden silah kontrolü konusunda ikili müzakerelere açık olduğunu belirtti. Putin’in bu tutumu ve Trump’ın “nükleer silahsızlanma” yönündeki beyanları, ABD ve Rusya için nükleer silah kontrolünün hâlâ mümkün olduğunu kanıtlama fırsatı doğurdu.

Elbette geçmiş örnekler yol gösterici olursa, New START’ın yerine geçecek yeni bir anlaşma müzakeresi aylarca, hatta yıllarca sürebilir. Görüşmelerin, son 15 yıldır yeni düzenlemelere engel olan zorlu konuları ele alması gerekecek. Bunlar arasında taktik (stratejik olmayan) nükleer silahlar, Çin’in büyüyen nükleer cephaneliği, stratejik füze savunmaları ve gelişmiş konvansiyonel saldırı kabiliyetleri yer alıyor.

***

New START’ın herhangi bir yedek anlaşma olmadan sona ermesi durumunda, onlarca yıl sonra ilk kez dünyanın en büyük iki nükleer cephaneliği üzerinde herhangi bir sınır kalmamış olacak. Buna karşılık, New START’ın yeniden yürürlüğe girmesi ve stratejik istikrar diyaloğunun yeniden başlatılması, daha geniş kapsamlı müteakip düzenlemeleri takip etmek için gerekli bir temel sağlayacaktır. Buna ek olarak, her iki taraf da anlaşma süresi sona erdikten sonra bile bu sınırlamalara bağlı kalacaklarına dair siyasi bir taahhüt verebilir ve bu süre zarfında yeni sınırlamalar üzerinde müzakere edilirken Çin’in de bu sürece dahil edilmesi sağlanabilir.

***

Antlaşma sınırlarına tabi olmayan ve giderek büyüyen bir Çin cephaneliği karşısında bile New START sınırlarını yürürlükte tutmak mantıklıdır. Çin’in, konuşlandırılmış savaş başlığı sayısı bakımından her iki ülkeye de eş düzeye gelmesi en az bir on yılı bulacaktır ve ABD’nin bu durumu geciktirecek yeterli askeri esnekliği mevcuttur.

***

Dahası, aktif bir ABD-Rusya silah kontrol rejimi muhtemelen Çin ile gelecekte yapılacak herhangi bir silah kontrol düzenlemesi için gerekli bir koşuldur. Bu aynı zamanda Çin’in Rusya ve ABD ile eşit seviyeye gelmek için acele etmesi yönündeki teşvikleri de ortadan kaldırabilir ki bu hem Rusya hem de ABD’nin kaçınmak istediği bir sonuçtur. ABD ve Rusya’nın New START kuvvet seviyelerinde kalma taahhüdü, yeni üst sınır arayışlarıyla birleştiğinde, ABD’nin nükleer modernizasyon çabalarının halihazırda büyük bütçe ve program zorluklarıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde kuvvetlerini geliştirmek için maliyetli yatırımlar yapma ihtiyacını azaltabilir.

***

Dünyadaki nükleer savaş başlıklarının %85’inden fazlasını ellerinde bulunduran ABD ve Rusya’nın, bu silahların oluşturduğu varoluşsal tehdidi azaltma konusunda özel bir sorumluluğu var. New START’a uyuma geri dönülmesi ve stratejik istikrar konusunda diyaloğun yeniden başlatılması bu yönde atılabilecek acil bir adım olacaktır.

SAMUEL CHARAP - KINGSTON REIF KİMDİR?

Samuel Charap, Rusya ve Avrasya Politikası Seçkin Kürsüsü Başkanı ve RAND’da kıdemli siyaset bilimcidir. Charap, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Silah Kontrol Bürosu’nda görev yapmıştır. RAND’da kıdemli uluslararası/savunma araştırmacısı olan Kingston Reif, ABD Savunma Bakanlığı’nda Tehdit Azaltma ve Silah Kontrolünden sorumlu Bakan Yardımcısı olarak görev yapmıştır.

YORUMLAR (4)
4 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.