Siyasi partiler şirket mi?

Son dönemde hep eleştiriliyor ya… Siyasi partiler ‘şirket’ gibi diye…

Bu tartışmaları izlerken niyeyse yıllar önce lisans döneminde hazırladığım bir projeyi hatırladım.

Kısaca belirtmek isterim:

Projede bir sektörün araştırmasını yapmıştım. Sektörde bulunan büyük firmaları incelemiştim ve tabii bunun için sahaya da inmiştim.

Ve birkaç haftalık bir araştırma sonucunda oligopol piyasa özellikleri karşıma çıkmıştı.

Yani az sayıda satıcının bulunduğu bir piyasa.

Piyasaya girmek zor ve bu nedenle piyasada az sayıda firma yer alıyor da denilebilir.

Burada can alıcı nokta şu:

Belli bir yapı tarafından piyasa kontrol ediliyor ve yenilerin ya da küçük firmaların piyasaya girişinde engeller çıkarılıyor.

Yani ‘eksik rekabet’ söz konusu.

Buna karşın ‘tam rekabet piyasası’ çok sayıda satıcının bulunduğu bir piyasa tipidir. ‘Her satıcı piyasaya tamamen aynı nitelikte mal veya hizmet arz eder ve sanayilere giriş ve çıkış tamamen serbest ve kolaydır.’

Şimdi ‘siyasi partiler şirket gibi’ eleştirilerine dönecek olursak;

Gördüğüm kadarıyla bu konuda ‘şu parti artık şirketleşmiştir’ diye net suçlamalar da olabiliyor.

Açıkçası bu eleştirilerin kaynağının parti içindeki eksik rekabetten kaynaklandığı düşüncesindeyim.

Yani kontrol belli yapıların elinde. Ve istenilmeyen kişi ya da gruplara geçit verilmiyor gibi.

Görünürde fikirlerin, taleplerin, değişimin, yenilenmenin çok değerli olduğu belirtiliyor.

21. yüzyılda aksi düşünülemez gibi büyük cümleler… Ama gerçekte buna geçit verilmiyor gibi.

Ve bu yapılırken de karşı taraftaki diğer partiler de fikirleri, talepleri dinlemiyor diye eleştiriliyor.

Yukarıdaki örneği özellikle belirtmek istedim zira oradaki firmalarda sanki rekabete çok önem veriyor gibi görünüyordu.

Rekabet şöyle önemli, böyle önemli.

Ki büyük firmalar. Büyük pazarlama bütçeleri, reklamlar, etkinlikler, sosyal sorumluluk projeleri, sponsorluklar vs.

Ama bunlar görüntü...

Piyasada herhangi bir fiyat artışı bile piyasayı kontrol eden firmalar tarafından belirleniyordu sanki.

Asıl piyasa kuralları da bu firmalar tarafından belirleniyordu denilebilir.

Ki çok küçük firmaların bunlara uymaması diye bir şey de söz konusu değil. Uymak zorunda. Diğer türlü yok olur.

Ancak ne yapabilir bu çok küçük firmalar?

Bir fırsatını bekleyecek. Avını bekler gibi fırsatını bekleyecek.

Rakip büyük firmalardan birinin ya da birkaçının belinin bükülmesini bekleyecek.

O şartlar oluşuncaya kadar da kendisini buna hazırlayacak.

Ki böyle bir şart oluştuğunda da büyük firma olma yolunda hamlesini yapacak. Bu arada penetrasyonunu artıracak, pazar payını artıracak vs.

Buradan hareketle;

Son dönemde CHP’nin şirketleştiğine dair eleştiriler yapılıyor ve fakat burada sadece CHP’nin değil birçok siyasi partinin bu vaziyette olduğu söylenebilir.

Dün taksi meselesiyle ilgili yazmıştım. Sorunlar büyük. Ama maalesef çözüm de yok gibi.

Peki, bu durum AK Parti tarafından görülmüyor mu?

Görüldüğü düşüncesindeyim. Büyükşehir belediyesiyle ilgili rekabetten ötürü bu süreç izleniyor gibi.

Ne zaman ki yerel seçimlere yakın bu durum ciddi şekilde seçmen algısında sorun olarak tespit edilirse… Çözüm için adımlar da o zaman gelebilir gibi.

Ya da bazı siyasi partiler kendileriyle ilgili seçmenlerden çok ciddi tepki gelmediği sürece çoğu adımı atmıyor gibi.

Yani genel bir sıkıntı söz konusu…

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum