Erdoğan’ın enflasyon çıkmazı

Doların yükselmesini önlemek için getirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi, Hazine’ye ilk üç ayda 17 milyar lira yük getirmiş. Prof. Şenol Babuşçu’ya göre, dolar haziran sonuna kadar ayda 50 kuruş artarsa Hazine’ye binen yük 63.1 milyar liraya, ayda bir lira artarsa 74 milyar liraya çıkacak!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Tokat’ta misafir olduğu çiftçilere “tarıma desteği 25 milyar liradan 29 milyar liraya çıkardık” diyordu.

Bütçede faiz ödemelerine 240 milyar lira ayrıldığını da belirtelim; KKM sisteminden ayrı olarak!

Kaynaklar nasıl yanlış yerlere akıyor, enflasyon nerelerden geliyor, görüyorsunuz.

‘FAİZ SEBEP’ Mİ?

Türk ekonomisinin üç asırlık sorunu tasarruf yani sermaye birikimi yetersizliği ile sürekli dış ticaret açığıdır. Her devirde yabancı sermaye ve dış krediye ihtiyaç duymamız bundandır.

Özal’ın 24 Ocak 1980 programı ile Ecevit ve Kemal Derviş’in 14 Nisan 2001 programı çözüm yolunda ciddi yapısal reformlardı.

AK Parti iktidarı, Kemal Derviş reformlarının ve AB sürecinin gerektirdiği disiplinle ekonomiyi on yıl başarıyla yönetti. Ekonomi büyüdü, faiz yüzde 7’ye indi. Ak Parti’nin 2001 Programında da “IMF ve Dünya Bankası’yla ilişkilerin sürdürüleceği” yazılıydı. (Bölüm III, parg. 7)

Fakat Başbakan Erdoğan’ın 2011’de “faiz sebeptir” ve “sıfır reel faiz” diyerek konuşması, politika değişikliğinin, ‘hetorodoks’ politikalara yönelişin işaretiydi. (Bloomberg HT, 29 Nisan 2011)

Uzun vadeli reformlardan kısa vadede piyasayı canlandırıp oy getiren tüketim (borçlanma) ve inşaat öncelikli politikaya yöneliş başlıyordu.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2015 yılında alarm vermişti:

“Reformlar uzun vadede sonuç veriyor diye kaçınılıyor… Reform yapılmazsa Türkiye yata kalka gider ama o bizi bir yere götürmez. 90’lı yıllar bunun en güzel örnekleriyle doludur.” (13 Eylül 2015)

Bugün canavara dönüşmüş olan enflasyonun sebebi faiz değil, işte budur.

DÇM DERSLERİ

Borçlanmayı arttırarak, ‘128 Milyar Dolar’ı ve Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesini sarf ederek bir yere kadar gidilebilirdi… TL eriyor, dolarizasyon artıyordu…

Kur Korumalı Mevduat, dövizi frenlese de Hazine’nin yükünü arttırdı. İşte iktisatçılar, Kur Koruma için Hazine’den çıkan milyarlarla iki Çanakkale köprüsü, dört Avrasya Tüneli yapılabilirdi diye hesaplar çıkarıyorlar.

Tarihin tekerrürü!.. 8 Haziran 1967’de Demirel Hükümeti “Dövize Çevrilebilir Mevduat” tebliğini yayınlamıştı. Avrupa’daki Türk işçileri dövizlerini Türk bankasına yatırırlarsa geri çektiklerinde döviz değeri üzerinden paralarını alacaklardı. 1973’e kadar 463 milyon dolar geldi, o zaman iyi paraydı.

Bugün iktidarın “dövizi istikrara kavuşturduk” diye sevinmesi gibi o zamanki iktidar da çok sevinmişti. Fakat yıllar içinde faturası büyüdü, ödenemez hale geldi. Başbakan Turgut Özal, 1989’da DÇM’lerin tamamen ödenerek tasfiye edildiğini açıklarken şöyle diyordu:

“İnşallah gençlerimiz bundan ders alır. Bir daha böyle hesapsız kitapsız hatalar yaparak, gelecek nesilleri zor taşınan yük altına sokmaz. 84-89 arasında bu ödemeleri yapmasaydık aile başına herkese 1 milyon TL para ödeyebilirdik. 9 bin ilave okul, 900 orta boy fabrika, 500 hastane ve 4 bin km otoyol daha yapardık. 100 bin insan iş sahibi olabilirdi. İşte geçmişin hatalarının bir topluma ne kadara mal olduğunun basit bir bilançosu budur.” (17 Eylül 1989)

Şimdi de vatandaşa, eğitime, fabrikaya, tarlaya gitmesi gereken milyarlar faize ve KKM’ye gidiyor!

Erdoğan’ın gündeminde ise Özal gibi, Derviş gibi veya kendisinin ilk on yılı gibi rasyonel reformist politikalar yok; bu noktaya getiren politikalarda ısrarlı…

Rasyonel reformist politikalar ortaya koymak muhalefetin görevi.

YORUMLAR (149)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
149 Yorum