Alengirli ulaştırma projeleri

6-10 Aralık tarihlerinde İstanbul’da Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Haftası (Istanbul PPPWEEK) isimli bir toplantı düzenlenecekmiş.

https://www.istanbulpppweek.com/

Toplantıda KÖİ’lerin iyileştirilmesi üzerine de konuşulacakmış.

Bu çerçevede KÖİ’leri Birleşmiş Milletlerin 2030 gündemine nasıl daha uygun hale getirileceği de ele alınacakmış (Değerli okur buna daha sonra geri döneceğim).

Toplantıya KÖİ projelerinden para kazananlar katılıyorlar.

Kimler mi bunlar?

Tabii ki bu projelerin ihalelerini kazanan gelir garantili müteahhit şirketler.

Tabii ki bu projelerin sayesinde para kazanan yerli ve yabancı danışmanlar.

Tabii ki bu projelere hazine garantisi karşılığında kredi sağlayan finansal kuruluşlar.

Tabii ki siyasi talimatla bu projeleri hayata geçiren partili devlet memurları.

Değerli okur toplantıya katılmayı düşünüyorsanız, unutmayın bin avro (15 bin 560 TL) katılım ücreti ödeyeceksiniz. (Ancak bu toplantıya katılacaklar kayıt paralarını kendileri değil, sistemdeki şirketler, finansal kurumlar ve sivil toplum örgütleri ödeyecek. Bunlarla bir bağınız varsa sizler de katılabilirsiniz)

Kimler katılmayacak?

Tabi ki bu projelerdeki cömert gelir garantilerini ödeyen vergi mükellefleri ve hizmet kullanıcıları.

Tabii ki bu projelerde attırılan taklaları sizlere anlatan bağımsız araştırmacılar.

Değerli okur çok da dert etmeyin. Ben öykünün gerçek yönünü anlatayım.

Nasıl mı?

Gelin başlayalım.

NEDEN VE NASIL OTURUMU

Hatırlarsınız sondan bir önceki yazımda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının partili memurlarının sizleri kandırmak için hazırladığı bir grafiği paylaşmıştım.

Yazıda YİD yatırımlarının başarılarını açıklamak için attırılan taklaları göstermiştim.

O grafiği hazırlayan partili memurlardan birisi İstanbul’daki toplantının “Neden & Nasıl” başlıklı oturumda altyapının geliştirilmesi konusunda KÖİ’lerin oynayacağı kilit rolü anlatacakmış.

Muhtemelen o çakma grafik gibi afilli yeni grafikler hazırlayacaktır. Ancak şu gerçekleri değiştiremeyecektir.

HAVALİMANLARI

İstanbul havalimanının yapılma gerekçesini THY Yönetim Kurulu eski başkanı “Yerel’den Global’e” isimli kitabında açıkça anlatıyor.

THY tarafı, “Atatürk Havalimanına 1,2 milyar dolar maliyetle yeni bir pist yapıldığında İstanbul’un havalimanı sorununun çözüleceğini” söylemiş.

Ancak, “DHMİ tarafına ‘bunun nasıl olmayacağını anlatın’ talimatı verilmiş, katılanlar tembihlenmiş.

Dönemin Ulaştırma Bakanı “İstanbul Havalimanının ihalesinin 1 ay içerisinde yapılacağını söylemiş.” Başkana göre “Bakanının üçüncü dönemiymiş ve son eser olarak buna imza atmak istemiş.”

“Devasa bir yatırım, aynı zamanda Türkiye’nin dışa açılan en büyük kapısı olacak havalimanı, kısa bir şartnameyle ihaleye çıktı. Süreç uzadıkça uzadı. Kervan yolda düzülüyordu.”

(Partili memur bunu ve şunu da anlatacak mısın?)

Zafer Bölgesel Havalimanının siyasi bir proje olduğunu bu köşede yazmıştım.

https://www.karar.com/yazarlar/ugur-emek/zafer-havalimanini-bir-de-milletvekillerinden-dinleyin-1589600

İktidar partisinin bölge milletvekilleri havalimanının yapılması için nasıl siyasi mücadele verdiklerini TBMM’deki komisyon toplantılarında övünerek anlatmıştı.

Şu an bölge illerinden birisinde Belediye Başkanlığı yapan dönemin muhalefet partisi milletvekili şunu söylemişti:

“Bilindiği gibi, Kütahya, Afyonkarahisar ve Uşak illerinin ortaklaşa kullanması amacıyla Zafer Bölgesel Havaalanı Projesi, bizim milletvekillerimizin de, bölge illerinin milletvekillerinin de çabasıyla uygulamaya geçti ve geçen yıl, 2012 yılı 24 Kasım tarihinde söz konusu havaalanı uygulamaya açıldı. Sayın Bakanın da bu konuda büyük emekleri vardır.”

https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/genel_kurul.cl_getir?pEid=28183

Bu tespitler sadece bireysel gözlemler değildir. Devletin resmi raporların da benzer şeyler söyleniyor.

Özel İhtisas Komisyonu raporları KÖİ yatırımlarında ihtiyaçtan projeye değil, projeden ihtiyaca gidildiğini yazıyor.

El yordamıyla hazırlanan fizibilitelere dayanan şartnameler yeterince açık değilmiş. İşin tam olarak açıklanamadığı ihalelerde işi bilenler yerine, sözleşmeleri değiştireceğini inananlar teklif veriyormuş.

Değerli okur bu da ülke itibarına zarar veriyormuş. Yani itibardan tasarruf ediliyormuş.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 2030 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA GÜNDEMİ

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Dünya Bankası’nın ana borç veren kuruluşudur.

Dünya Bankası çalışmalarında KÖİ sözleşmelerindeki sözleşme değişikliklerinin yolsuzluk açısından endişe verici olduğu söylenmektedir.

https://openknowledge.worldbank.org/handle/10986/18224

Ancak Dünya Bankasının iştiraki EBRD şehir hastaneleri sözleşmelerini düzelttiğini söylüyor.

Değerli okur sizce bu düzeltme kimin lehine olur? Sizlerin lehine mi, EBRD’nin kendisi ve müteahhitlerin lehine mi?

Ben bilemedim! Kararı siz verin lütfen.

İstanbul KÖİ Haftası toplantısına katılanlardan birisi de EBRD çalışanıdır. Kendisine yıllar önce bir toplantıda şu soruyu sormuştum: “EBRD şehir hastaneleri projesinde çok aktif. Avrasya Tüneline kredi verdi. Ancak İstanbul Havalimanı ve Gebze-İzmir projesine kredi vermedi. Neden?”

EBRD çalışanı:” Ulaştırma politikamız nedeniyle!”

EBRD’nin ulaştırma projesini de ben söyleyeyim: Bu iki projede finansman çoğu kamu bankaları olmak üzere yerli bankalar tarafından sağlandı. Belirli ulaştırma yatırımları kısa dönemde hava ve gürültü kirliliğine neden olmakta ve biyoçeşitliliğe zarar verebilmektedir. Bu nedenle ulaştırma politikası çerçevesinde EBRD çevreye zarar veren projelere kredi sağlamıyor.

Sonuç olarak EBRD bahsettiğim ulaştırma projelerinin çevreye zarar vereceğine karar vermiş.

Dünya Bankası çalışmalarına göre uluslararası gerçekleşmeler KÖİ’lerin geleneksel kamu alımlarından daha pahalı olduğunu gösteriyormuş. Üstüne üstlük hizmet kalitesinin iyileştirilmesi ve etkinliğin artırılması konularında da başarısızmış.

https://blogs.worldbank.org/ppps/public-private-partnerships-and-2030-agenda-sustainable-development

Değerli okur Birleşmiş Milletlerin 2030 gündeminin özü yeşil dönüşümdür. Bu çerçevede üye ülkelerin altyapı yatırımlarında çevrenin korunmasına özel önem vermesi gerekiyor. Bu nedenle de finansal kaynakları yeşil altyapı yatırımlara yönlendirmeleri gerekiyor.

SORULAR

Şimdi bu toplantıda “Neden & Nasıl” oturumunda sunuş yapacak memura da ben sorayım.

Gebze-İzmir ve Kuzey Marmara otoyolları ile İstanbul Havalimanı yatırımında çevreye nasıl zarar verildi de EBRD’den kredi alınamadı?

Çevreye olumsuz etkileri yoksa bu projelere yabancı finans kuruluşlarından değil de neden yerli bankalardan kredi alınabiliyor?

(Biliyorum, ÇED raporu iyi olduğundan Ankara-Niğde otoyolunda dış finansman hızlı biçimde sağlandı).

Çevreyi mahvedecek Kanal İstanbul projesinin neden ve nasıl yapılacağını da anlatacak mısınız?

Dönemin Başbakanı Kanal İstanbul projesinin yapılacağını 2011 yılında açıkladı. 2017 yılında etüd ve fizibilitesi için yatırım programına ödenek konuldu. Açıklamadan 8 yıl sonra fizibilite çalışması tamamlandı ve açıklamaya uygun biçimde Kanal yapılabilir bulundu.

Hatta ÇED raporu açıklandığında Marmara Denizinde müsilaj yoktu. Müsilaj ortaya çıktığında, Kanalın buna da iyi geleceği anlaşıldı da der misiniz lütfen?

Siyasi talimatla belirlenen projeleri yapılabilir kılmak adına; fizibilite çalışmalarında nasıl taklalar attırıldığını bin avro ödeyecek katılımcılara da söyleyecek misiniz? Bin avronun üzerine onlar da bunları yiyecek mi acaba?

Sahi Dünya Bankasının da söylediği gibi Bakanlığınızın gerçekleştirdiği ulaştırma KÖİ yatırımları, geleneksel kamu alımlarından daha pahalı mıdır?

İyi pazarlar.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum