Amorti

Afrika’nın derin ormanlarında bir yabani hayvan avlar gibi yakalıyorlar Kunta Kinte’yi.

Ona fiyat biçebiliyorlar, onu satabiliyorlar. Onu öldürebiliyorlar.

Kendisine sormalarına gerek yok.

Ormandan canlı olarak yakalanmış ve bir Avrupalının mülkiyetine geçmiş bir mahluk o.

Bir hayvan.

Sadece etini yemiyorlar.

Ama çalıştırabiliyorlar, dövebiliyorlar, tecavüz edebiliyorlar.

Amerika kıtasındaki ırkçılığı ne kadar bilirsin diye sorsanız, eski ve yeni bazı Amerikan filmlerini söylerim.

Özellikle, asıl kahramanın, kurtarıcının, ‘beyaz adam’ olmadığı filmleri.

Beyaz adamı oraya, beyaz seyircinin vicdanını okşasın diye koyuyorlar herhalde.

Yani, hepten kötü değildik, iyiler de vardı diyebilmek için.

Sonra, köle taşıyan kargo gemilerinde ölen yüzbinlerce siyah insanı hatırlardım filmlerde gördüğüm.

Köle pazarlarındaki ‘new arrivals’ yazılarını... Şimdi de yazıyorlar lüks konfeksiyon mağazalarında. Ve ben, her ‘new arrivals’ yazısını görüşümde köleleri hatırlıyorum.

Kitapları söylerim.

Konuşmaları söylerim. Malcolm X’i, bize ev zencisiyle tarla zencisi arasındaki farkı öğreten ve hepimizi tarla zenciliğine meylettiren Malcılm X’i.
(Şimdi anlıyorum, ‘hepimiz’i meylettirememiş.)

Martin Luther King’i söylerim.

Ku Klux Klan’ın korkunç baskınlarını, cinayetlerini.

Ama en çok ‘Kökler’in izi kalmıştır ruhumuzda...

Şimdi bir TV kanalı gösterse Kökler’i yeniden seyrederdim, ya da en azından seyretmeye çalışırdım.

TRT 1’de yayınlanan bölümlerin çoğunu kaçırmışımdır. Bu defa o kadar kaçırmazdım.
(Yenisi de çıkmış Kökler’in. Belki onu seyrederim.)

Kimdi o, Kunta Kinte’yi adını değiştirmiyor diye kırbaçlayan adam?

O adam, bugün, Derek Chauvin, eğer adı hala önemliyse.

Sanki Derek Chauvin, George Floyd’un değil hepimizin boynuna yüklendi diziyle.

Öyle hissettiniz mi? Lanet olsun dediniz mi videoyu seyrederken?

Öyle hissetmeseydi insanlar, olay Derek Chauvin’de başlar ve biterdi hikaye.

Bitmedi.

ABD Başkanı Trump, cinayetin önemsenmesinden, protesto edilmesinden rahatsız olan tarafta durdu.

Göstericileri yağmacı ve anarşist olarak niteledi, gösterileri bastırmak için ABD ordusunu sokağa indirmekle tehdit etti.

Bu arada, eline bir İncil alıp kilise önünde pozlar verdi.

Politikacılar dinden istifade etmeyi seviyor!

Seviyor da, bu sefer kilise, kullanılmaktan hoşlanmadığını yetkililerinin ağzından ilan etti.

Bu tutumlar, insanların Trump’ın rolünü Chauvin’in rolüne yaklaştırmasına yardım etti.

Trump, yavaş yavaş kendisini Chauvin’in durduğu mevkie, protestoların hedefine yerleştirdi.

ABD’nin, Kunta Kinte filmlerinden etkilenmeyen, daha sağcı, hala içinde ırkçılığı taşıyan tarafına oynuyor.

Protestoların bu kadar genişlemesinde Trump aleyhtarı politik motivasyonun tesiri var mıdır?

Vardır, neden olmasın?

Bu politik motivasyon, protestoların Avrupa’ya, Afrika’ya, Güney Amerika’ya, Yeni Zelanda’ya sıçramasında etkili olmuş mudur?

Biraz.

Yine de güzel şey, insanların bir cinayeti lanetlemek için seslerini yükseltmesi. Protestoların siyahilerle sınırlı kalmaması, beyazların da katılması...

Hani filmlerdeki ‘kurtarıcı beyaz adam’a kızıyordun?

Filmlerdeki kurgu, gösterilerdeki gerçek.

İster misin, bu hadiseler yüzünden Trump seçimi kaybetsin?

İsterim.

Trump kaybedince daha iyisi mi gelecek?

Keşke öyle olsa. ABD’de daha insancıl birinin başkan seçilmesi dünyadaki herkesin lehinedir.

Tersi de olabilir. Gelen gideni aratabilir.

Ama bir siyasetçinin ırkçılık yüzünden seçim kaybetmesinin teselli edici bir tarafı var.

Büyük ikramiye bize çıkmaz.

Biz, ikinci, üçüncü dünyalılar, ya hiç bilet almayız... Ya da almışsak ‘amorti’ye fit oluruz.

Trump’ın kaybetmesini ‘teselli mükafatı’na benzetebilir miyim diyordum ama...

Benzemiyor... Olsa olsa amorti.

O da çıkarsa...

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum