Beylerbeyi’nden daha güzel

Kibirsiz, gürültüsüz, mütebessim bir adam, Beylerbeyi’nde, durağın az ilerisinde sağda, berber dükkanında.

Dükkanın adı var mıydı? Hatırlayamadım. Şimdi arayıp sorsam öğrenirdim. Ama onu yazdığımı bilmesin.

Bir haftadan fazla oldu. Adresimi istedi. Kitap gönderecekmiş. Ben de hayli zamandır aranıp duruyorum, evdeki kitaplarımın arasında bulamıyorum bir Nurettin Durman kitabı. Kim bilir hangi kolide kaldı.

Bir tane buldum. Güzel İsimler’i yazmış. Nesir. Okudum gerçi, ama ben şiir arıyorum.

Ramazan Dikmen’in kızı Ayşe Rikkat Hanım’ın düğünü var. (İki cihanda mesut olsunlar.) Ankara’ya gidiyorum. Gidince teşehhüt miktarı da olsa Fatih Yurdakul’a uğrarım.

Uğradım.

“Şiir Kalır Sonunda”yı gördüm. (İz Yayıncılık.)

Nurettin Abi gönderecek ama o göndersin ben bir tane aldım.

İstanbul’a döndüğümde kitap gelmiş. Şimdi okuduğum, kırmızı kalemle mısralarının altını çizdiğim Nurettin Abi’den gelen kitap.

Tanıyorum Nurettin Durman’ı. Dükkanında tıraş olmuşluğum, iskeledeki kahvelerde onunla çay içmişliğim var.

Küplüce’de üç ay kadar oturduğumuz evi de o bulmuştu bize. Allah razı olsun.

Bir Pazar sabahı ev sahibini kapının önünde dikilirken görünce... Selam verip hatırını sorduğumda soğuk bir sesle ‘Kira’ dediğini duyunca... Kirayı hazırlamıştım, nezaketen Pazartesi’ye bırakmıştım. Hemen verdim. Sonra yeni ev aradım.

Dosttur Nurettin Abi. Küplüce’de daha uzun zaman oturup Nurettin Abi’yle daha uzun zaman komşuluk etmek isterdim. Nasibimiz İstanbul’un hiç de İstanbul olmayan uzak ucunda ikamet etmekmiş. Kaldık İkitellilerde!

Tanırım. Severim. Ama henüz birbirimizin hudutlarından içeri girecek kadar haşır neşir olmadık.

Bir şairin şiirini okumak, hayatını okumak gibi. Hayatını dediysem, biyografisini değil, içini. İşte beraberiz. Onun henüz haberi yok.

Bingöllü, Nurettin Durman. İlk gençliğinde gelmiş İstanbul’a.

Bir denizci değil/Bir dağ adamı gibi/Kaba nefesler doldurarak içime/Hayatı isyanlardan kopartarak/Taşımak için gençliğimi...”

Çok da İstanbul var şiirinde. Hele de Beylerbeyi. Hamid-i Evvel Camii, İskele, Deniz, Çamlıca Caddesi’ndeki çınar... “Penceresi kıbleye doğru kocaman çınar.”

Haydi git bana/Hamid-i Evvel Camii’nin/Deniz bahçesinden bir yumak/Vapur dumanı getir”

Biz ki itaatkar bir milletiz efendiler/Denize utanmadan bakabiliriz.”

Tarih, 12 Eylül 1987.

Sorasım geldi. Şimdi utanıyor muyuz denize bakarken?

Şurada duraksadım.

O zaman solingen usturalar/Makbul ve pahalı/Konuşmak tehlikeli ve yasak/Benim aklımda kamçılar/Münafık kollardı.”

Keskin bir şey söylemiş Nurettin Durman.

Mısralar imliyorum Nurettin Durman şiirinden.

Adamın biri/Suratında kırk firavunla dolaşıyordu.”

Üstelik çarşılar şaşkınlıktan/Temizlenmiş olacak.”

O iyi adam şehre artık koşarak gelmeyecek/Bu böyle olmayacak bu kabus dağılmayacak”

Caminin önünden denize baktığım zaman/iki köprünün arasında/masmavi olmuştum”

Hoca efendi kalas/düştü ses gümbürdedi ortalık bizse kös kös/İki gözüm bile kulağım/şimdi ormanı ve ormanın kanunlarını anlatacağız/diyememiştir/Ey faiz yiyen hacıların kahraman çocukları/diyememiştir.”

İşte orada Mescid-i Aksa/Orada inceden inceye bir ağrı/Süleyman mülküne gözyaşı düştü.”

28 Şubat 1997 tarihli bir şiir var. “Hoşça kal hüzünbaz çocuk.” Tevafuk. Kitabın 97. sayfasına denk gelmiş.

Bu ne telaş şubat hanım gidiyorsunuz demek/yağmurlar dökünüp ağır havalar sarındırıp şehre/sahi n’oldu birden böyle çıtı pıtı şubat hanım/kar getirmediniz bu yıl güzel İstanbul’umuza”

Yirmi küsur sene sonra, diyebilirim ki, 28 Şubat bu şiiri hak etmiş.

Şiiri boyunca çok çok kendisiyle söyleşiyor Nurettin Durman. İçindeki fırtınalarda savruluyor. Düşüyor, kalkıyor.

Dünya hali işte mektebi hayat/Hırkanı ne yaptın sordular bana/Bir halden bir hale dönünce yüzüm/Beni tutan elden nasıl utandım/Hırkamı attım yere kapandım”

İnsan ki sonunda biraz balçıkla nefes

Oyalıyor kendini sabah akşam bir heves”

İnsan gariplikler dünyasıdır içinde hicran

Öyle dolaşır durur etrafında kendi adının.”

Elbet okuyordum Nurettin Durman şiirini. Fakat bir kitabın içinde iki-üç gün haşır neşir olunca, şiirine dokununca, daha iyi tanıdım.

Güzel tanıdım.

Memnun oldum.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum