‘Bir zamanlar cihana hükmediyorduk’

İyi mi hükmediyorduk? Araştırılmaya değer.

Hangi zamanlar?

İslam’ı doğru anladığımız zamanlar.

Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamıyoruz. İslam’ı doğru anlamıyoruz.

Ne kadar sağlam ifadeler, hadi hep birlikte katılalım bu ifadelere.

Tamam da nasıl anladığımız zaman doğru anlamış sayılacağız?

Senin anladığın gibi anlayınca mı? Senin patronunun (Senin şeyhinin, hocanın, üstadının, ağabeyinin) anladığı gibi anlayınca mı?

Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamaktan maksadımız gerçekten Kur’an-ı Kerim’i doğru anlayıp ona uymak mıdır, yoksa Kur’an-ı Kerim’i kendimize uydurmak mıdır?

Faydalı sorular. Herkes sorabildiği kadar sorsun.

Anlaşılması gereken şeylerin çokluğu, çözülmesi gereken sorunların karmaşıklığı daha baştan yıldırabilir insanı.

Birbirinin içine girmiş sayısız ahkam, sayısız efkâr, içinden çıkılması imkânsız tarih yumakları, mektepler, mezhepler, tarikler, aşılamayan, etrafını dolaşmak da kabil olmayan tarih ricali…

Üstüne üstlük ‘ezmanın tagayyürü,’ insan ilişkilerinin karmaşıklığı, paranın kılıktan kılığa girmesi ve girdiği her kılıkta aşıkların akıllarını başlarından alması, haramının da helalinin de faizlisinin de nemalısının da başımıza taç olması, teknolojinin insanın içine girmesi ve içinden geçmesi…

Nerde bizde bu kadar karışık işlerin içinden çıkacak akıl?

Belki de işler o kadar karışık değildir, biz karıştırıyoruzdur.

İman edersin, kötülük yapmazsın, iyilik yaparsın, ‘salih amel’ işlersin, temiz yaşarsın olur biter. Bunun için allame-i cihan olmağa gerek yok.

Bu sualler bu yaklaşımlar zihnimde duradursun, bir dostum Prof. Ömer Demir’in bir makalesini gönderdi. Ben de okudum.

Başlığı “İslam Ülkelerinin Bugünkü Sorunlarının Nedeni İslam’ın Doğru Anlaşılmamış Olması mı?” (Ankara Sosyal Bilimler Vakfı’nın internet sitesinde yayımlanmış.)

Bir metni okursun, okurken iyi şeyler görürsün, ‘güzel söylemiş’ dersin, bazı pürüzler görürsün, kafana takılır, iyi şeylerle pürüzlerin birbirine dolandığı bir kafayla metni bitirirsin.

Ömer Demir’in makalesini okurken hiçbir pürüzle karşılaşmadım.

Önce şu görüşün altını çiziyor Demir:

“Müslümanların gerilemelerinin temel sebebi İslam’dan uzaklaşmaları veya onu doğru anlayamamalarıdır. Eğer İslam’ı doğru anlamış olsalardı geri kalınmayacaktı. O zaman yapılacak tek şey yanlış anlaşılan hakiki İslam’ı doğru biçimde anlamak ve ona göre yaşamaktır.”

Doğru mu bu tespit? Prof. Dr. Demir’in cevabı:

“Akil baliğ olan herkes İslam’ı doğru anlayabilir, günümüz Müslümanlarının hakiki İslam’ı anlayamadığı için dünyanın efendileri değil de takipçileri oldukları tezi odağında İslam olması yönüyle kitlelere sempatik gelen ama daha çok kendilerine hakikati ortaya koyma rolü odaklı bir mesleki alan açmak isteyenlerin himayelerinde canlı tutulup geliştirilen, hayati hiçbir sorunu çözmediği gibi hedef saptıran özü itibariyle elitist bir şehir efsanesidir.”

Sağlam cevap.

İslam’ı anlamayı ya da Müslüman olmayı önemsizleştirmiş olur muyuz böyle demekle?
Olmayız.

“İslam inancını benimsemenin ve hayatını ona göre düzenlemenin kişiyi diğerlerinden farklılaştıracağı, dünyaya, hayata, ölüme ve ölüm sonrasına bakışını değiştireceği konusunda kuşku yoktur. Bu yönüyle bireyin Müslüman olması ile olmaması arasındaki fark olası tüm sonuçları dikkate alındığından muazzamdır.”

Öyleyse?

“İslam’ı doğru anlama konusu hayati öneme haizdir.”

Yani?

İslam’ı doğru anlamamız gerekiyor. Fakat bugünkü sorunlarımızın İslam’ın yanlış anlaşılmasından kaynaklandığını söylemek asıl sorunları görmemizi engelleyebilir.

Mesela, ‘İslamilik endeksi’nde üst sıralarda çıkan Danimarka, Lüksemburg gibi ülkeler İslam’ı doğru mu anlamış oluyorlar?

“Benzerlerine sık sık rastlanan ‘İslam dininin esaslarına sıkı sıkıya sarıldığımız dönemlerde dünyaya hükmeden bir millettik’ diyerek insanları İslam’ın esaslarına sıkı sıkı sarılmaya teşvik eden bir kanaat önderi bu ifadesiyle aslında asıl değer verdiği şeyin dünyaya hükmetmek olduğunu, dinin ilkelerine sarılmanın bunun bir aracı olduğunu söylediğinin çoğu zaman farkında değildir.”

Tamam, İslam’ı doğru anlamak önemlidir. Ancak şu kötü hallerimizin İslam’ı yanlış anlamaktan kaynaklandığı görüşü hiçbir şeyi düzeltmez.

“O zaman ‘sorunlarımızın kaynağı nedir?’ sorusuna tatmin edici olmasa da gerçekçi bir cevap vermek gerekir. O da bir sonraki yazının konusu olsun.”

Karıştırılmasın. Ben vermeyeceğim cevabı. Prof. Ömer Demir verecek. Bekliyoruz.

YORUMLAR (74)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
74 Yorum