“Bu bir özeleştiri mi Sayın Atalay!”

Elif Çakır

AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, üyesi olduğu TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun son toplantısında “Dünyayı yöneten zekaların kurguladığı, organize ettiği PKK-FETÖ gibi büyük terör örgütleriyle mücadele edilen bir tarihsel evre yaşıyoruz. Bu mücadeleyi yapmak zorundayız fakat bu mücadeleyi yapmak demek, insan haklarını ihlal etmeyi gerektirmez” deyince...

Komisyonun MHP’li üyesi Ruhi Ersoy, “Bu bir özeleştiri mi Sayın Atalay?” diye sormuş.

İktidar partisi üyesi bir ismin bu sözleri MHP Milletvekili Ruhi Ersoy’u bir hayli şaşırtmış olmalı ki “yanlış duymuyorum değil mi” psikolojisi içerisinde “teyit” etme ihtiyacı hissetmiş!

Sayın Atalay’ın “Terör örgütleriyle mücadele yapmak, insan haklarını ihlal etmeyi gerektirmez” sözünde şaşırmayı gerektirecek bir durum var mı?

Yok değil mi? Kaldı ki böylesi bir uyarıyı yaptığı yer TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun toplantısı.

Peki, AK Partili Orhan Atalay’ın cevabı ne mi olmuş?

Özetle şunları söylemiş Sayın Ersoy’a:

“Ben ideal olanı söylüyorum. Özeleştiri olarak kabul ederseniz o da olabilir. Özeleştiri yapmak zorundayız, kendimizi aynalarda çek etmek zorundayız. Çünkü benim şahsi kanaatim, inancım ve düşüncem sabah akşam kendinizi aynanın karşısında çek etmezseniz vicdanınız sizi rahat bırakmaz. Devlet erkini, devlet yetkisini kullanan insanların bireysel zaaflarından ya da içinde bulunmuş olduğu psikososyal şartlardan kaynaklı, ötekinin hakkının hukukunun ihlal edildiği, onurunun çiğnendiği birtakım olaylar olabilir. Bizim iktidar oluşumuz, iktidar mensubiyetimiz bunun üstünü örtmeyi gerektirmez, tam tersine bunun üstünü olabildiğine açma yükümlülüğünü ve vazifesini bize yükler. Biz bunu görmek durumundayız.”

“Şu bizim gerçeğimiz, Türkiye olağanüstü hal gerçekliğini yaşıyor. İnsan haklarının en fazla ihlal edilebilir ihtimalinin yüksek olduğu bir evreden geçiyoruz. Hapishanelerde yer kalmamış, ‘mağdur edildik’ diye bize gelen çok sayıda insan var. Olağanüstü hallerden geçen devletlerin ya da toplumların bu mücadeleyi hukukun, vicdanın, adaletin, hakkaniyetin sınırlarını aşarak götürme lüksü olmamalıdır. İnsan haklarını ihlal ederek verdiğimiz mücadele bizi başarıya götürmez.”

“İnsan Hakları Komisyonunun daha fazla mesai yapması lazım. Haklı ile haksızı, kuru ile yaşı devletin, parlamentonun, İnsan Hakları Komisyonu’nun tefrik etme mecburiyeti var. Biz böyle bir vazife ile karşı karşıyayız Sayın Ruhi Bey.” (http://t24.com.tr/haber/akpli-atalaydan-ozelestiri-teror-orgutleriyle-mucadeleyi-yapmak-insan-haklarini-ihlal-etmeyi-gerektirmez,405270 )

***

AK Partili isimlerin “özeleştiri” yapıyor olmaları neden şaşırtır insanı! Haklı bir uyarıda bulunmak “aman ha yanlış yapmayalım” demek kötü bir şey midir? Hasmane bir tutum mudur?

Bilakis toplumun bütün kesimlerinin AK Parti iktidarına güvenini tesis edecek, itibar sağlayacak bir tavırdır.

Nasıl mı?

“Aman ha haksızlık yapılmasın” uyarısı yapacak isimlerin varlığının bilinmesi toplum nezdinde “AK Parti hükümeti bilerek haksızlık yapılmasına müsaade etmez, çünkü haksızlığa itiraz edecek isimler var” orada güveni sağlar.

Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’da yeniden AK Parti Genel Başkanı olduğu gün tören konuşmasında “Şu kardeşinizin bir yanlışı olursa, milletin hilafına bir tavrı olursa uyarın, eleştirin” dedi.

Özeleştiri iktidarı da siyasetçiyi de yıpratmaz, bilakis hatanın farkına erken varmayı sağlayacağı için besler, güçlendirir.

Keşke AK Parti içerisinde böylesi sağduyulu itirazlar daha fazla olabilse. Ben AK Parti’nin yerinde olsam bunu teşvik dahi ederdim.

Türkiye’nin başında zaten kırk yıldır bir PKK terör belası vardı. Buna bir de FETÖ belası dahil oldu. Hatta FETÖ belası İbrahim Kiras’ın da yazdığı gibi “Sinsi ve habis Fethullah organizasyonu Türkiye’nin başına gelmiş en büyük beladır.”

İbrahim Kiras’ın 18 Mayıs tarihli “FETÖ’den farkımız olsun” başlıklı yazısı FETÖ ile mücadelede dikkat edilmesi gereken hususları anlatması bakımından oldukça önemli bir yazı. Okumadıysanız mutlaka geriye dönün ve okuyun derim.

Devletin ve milletin bekasını birinci dereceden ilgilendiren bu mücadele de toplumun adalet duygusunun zedelenmemesi gerekiyor. Toplumda adalet duygusunu zedeleyecek olayların vuku bulması, mağduriyetlerin her geçen gün artması, suçlunun da suçsuzun da aynı kefede yer alması, “at izinin it izine karıştırılması” hem FETÖ davasını sulandırır hem bu mücadelenin haklılığına gölge düşürür hem de yargıya olan güveni alaşağı eder. Bir ülkenin yargısına güvenin zedelene zedelene yapılacağı bir “FETÖ- PKK” mücadelesinden kimseye hayır gelmez. Şu günlerde en fazla ihtiyacımız olduğu şey sağduyu. Sağduyumuzu yitirirsek merhametimizi, adalet duygumuzu da yitirmiş oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (33)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.