Devalüasyon ihtiyacı
Kamuoyuna döndüklerinde “iktidarım çok yaşa” diyen bir iş dünyamız var. Kendilerine sorunları söylediğimizde “Ooo siz bilmiyorsunuz, kapalı kapılar ardından neler söylüyoruz neler” diyorlar.
Gerçi kamuoyuna geldiklerinde de bazen mıy mıy mıy derecesinde oldukça şifreli ince, nazik şekilde sorunları söyleyebiliyorlar. Mesela diyorlar ki “Merkez Bankası’nın düşürdüğü faizler piyasada düşmüyor. Bankalar faizleri düşürmüyor”
Yerseniz...
Biri de çıkıp “Yahu piyasada tahvil faizleri düşüyor mu; bankalar neye dayanarak faizleri düşürsün” diye akıl yürütmüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bile Mart ayında görüntünün bozulduğunu söylüyor ama Mart ayında ne olduğunu açık ve mert şekilde söylemiyor.
Sizin yerinize ben söyleyeyim: Mart ayında ülkenin iktidar adayı hapse atıldı. Tüm piyasalar allak bullak oldu. Merkez bile faiz artırmak zorunda kaldı. O günden sonra ipler koptu. Kısaca ülkenin riski arttı ve risk artışı faizleri olması gerekenin üzerinde tuttu. Mesele bu.
Hiç mıy mıy mıy etmeye gerek yok. Yargı üzerinden süren süreç ekonomiye çok ama çok ağır darbe vurdu. Bugün yaşadığımız sıkıntıların önemli bir kısmı buradan geliyor.
ÜCRETLER ARTTI MI?
Haziran 2022’de asgari ücret 250 dolardı. (12 aylık ortalama ise 291 $). Yeni asgari ücret ise bugünkü kur ile 655 $.
Bakın ne güzel değil mi… Asgari ücret dolar bazında iki kattan fazla artırılmış.
12 aylık ortalamalar üzerinden söyleyeyim: Asgari ücret 290 dolardan 558 dolara çıkmış durumda. Hem de 3 yıl içerisinde. İyi ama 1 aylık mutfak masrafı da 300 dolardan 652 dolara çıkmış durumda.
Yani ülkede dolar bazında fiyatlar patladı. Asıl mesele burası.
Hazine bile 150 milyar dolar olan harcamasını 330 milyar dolara yükseltti. Bu artış reel bir artıştan gelmiyor; TL’nin aşırı değerli olmasından geliyor.
Resmi TÜİK enflasyonuna göre ortada bu derece değerli bir TL görülmüyor. Ama açlık sınırı olsun, İTO fiyatları olsun, Hazine harcamaları olsun tüm veriler aşırı değerli TL’ye işaret ediyor.
Bu durum neye yol açıyor?
İthalat yolu ile ürün alıyorsanız mesele değil; dışarısı ucuz. Lakin yurtiçinden mal alıp yurtdışına satıyorsanız yandınız.
1-Yurtiçinde fiyatlar dolar bazında iki kattan fazla arttı
2-Yurtiçinde finansman maliyeti risklerden dolayı bir türlü enflasyona paralel düşmüyor.
Ve siz bu maliyet kalemleri ile yurtdışına ürün satıyorsanız bittiniz demektir. Alırken pahalı ama satarken ucuz fiyatlarla iş yapıyorsunuz demektir.
Mesela, yurtiçinden ürün veya hizmet, işçilik alırken fiyatlarınız dolar bazında feci şekilde artarken siz bunu ihracat fiyatına yansıtamıyorsunuz.
Geçenlerde bir yazımda söylemiştim: Türkiye’de fiyat seviyesine baktığınızda sanırsınız ki dolar 68,5 lira. Hadi bunu düz yapalım ve 70 lira diyelim.
Bugün dolar 70 lira olsa açlık sınırı 705 dolar yerine 430 dolar olacaktı. Ve olması gereken seviye de burası.
Şimdiden söyleyeyim: Tekstil-giyim sektöründe yaşadığımız şokları diğer sektörlerde yaşamamak için bir ana önce kur ayarlamasına gitmemiz gerekiyor. Tabii ki bunu bir gecede vs yapamayız. Zamana yayılı kademeli kur artışı artık kaçınılmaz seviyeye geldi.
Peki enflasyon nasıl düşecek?
İşte kilit soru burada. Kur artarken enflasyon nasıl düşecek sorusunun cevabında. Ben hemen cevap vereyim: Millet değil bu sefer kamu kemer sıkarak enflasyonu frenleyebiliriz.
Bugüne kadar ücretleri sınırlayarak ve kurları tutarak enflasyonu düşürmeye çalıştık. Maliyeti çok ağır oldu ve oluyor. Ama asıl sorumluluk üstlenmesi gereken kamu bir türlü kemer sıkmadı. Bir de şımarık zenginlerimiz.
Ama ülke çıkmaz sokağa girdi. Bugün bu çıkmaz sokağın maliyetleri çok yansımış değil ama yansıyacağı da açık şekilde belli. O nedenle artık çözümleri başka yerlerde aramak zorundayız.
İlk iş olarak devalüasyon ya da TL’nin değerlemesini durdurmaktan başlayabiliriz. Hatta TL’nin kademeli şekilde değer kaybetmesinden…
Unutmayın ki son 3 yılda dolar bazında fiyat artışları ABD’de bile bizdekinin çok azını yaşadı. Hatta söyleyeyim: 3 yıl önce 300 dolarlık ürün şu an ABD’de 335 dolara çıktı. Oysa bizde 300 dolarlık ürün şimdi 700 doları bile aştı.
Anladınız mı?
Asıl sorunumuz enflasyon değil pahalılık.
