Bir belediyecilik faaliyeti olarak Filistin meselesi...

Galip Dalay

Filistin meselesi uzun bir süredir bölgede yaşanan diğer krizlere ikincil kılınmış durumda. Ne Arap Birliği toplantılarında, ne İslam İşbirliği Örgütü buluşmalarında ne de Batılı liderlerin bölgeye yönelik söylemlerinde kendisine bir yere bulabiliyor. Gittikçe gündemi belirleme gücü azalan bir meseleye dönüşüyor Filistin sorunu.

Bölgenin her yanının ateş çemberine döndüğü, devlet yapılarının bir bir çöktüğü, devlet-dışı aktörlerin bölgesel jeopolitiği şekillendirdiği ve bölgesel rekabetin kızıştığı bir vasatta, Filistin meselesine acil mesai gerektirmeyen ‘donmuş’ bir kriz muamelesi yapılıyor. Filistin’de yeni bir trajedi veya büyük bir dram yaşanmadığı sürece de bu resimde bir değişiklik yaşanmayacak gibi duruyor.

Bu durum İsrail’e büyük imkan sağlıyor. Bölgesel krizin ana menbaını Filistin meselesinin oluşturduğu yönündeki genel kanının gerçeği yansıtmadığı tezini Batı’da daha güçlü bir şekilde işleme imkanına sahip oluyor. Aynı zamanda birçok Arap ülkesiyle de Filistin meselesine dokunmadan bir normalleşme evresi yaşıyor.

Bu durum Filistin sahasında kayda değer gelişmeler yaşanmadığı manasına gelmiyor. Sadece Hamas’ın son birkaç ayda yaşadığı gelişmeler dahi başlı başına önemli bir dönüşüme işaret ediyor. Hamas kurucu belgesini değiştirdi. Artık 1967 sınırlarına dayalı iki devletli çözümü kabul ediyor. Yine, Hamas’ın en önemli ve en bilinen siması olan Halid Meşal Hamas’ın siyasi büro şefliğini İsmail Haniye’ye devretti. Bu devir dahi başlı başına önemliydi. Bölgede siyasal liderliğin ömür boyu yapılması gereken bir iş veya taşınması gereken bir ünvan olduğu anlayışının yaygınlığı dikkate alındığında, popüler bir siyasal ve devrimci liderin siyaset için genç sayılabilecek bir yaşta bu görevi başka bir yol arkadaşına devretmesi başlı başına mühim bir adımdı. Bu davranışla Halid Meşal önemli bir emsal oluşturdu.

***

Bunlara ilaveten, Filistin’deki gruplar kendi içlerinde belli bir kırılma halini yaşıyorlar. Eğer bu süreç tamir edilmez veya geri döndürülemezse, Filistin sahasındaki mevcut aktörlerin bazıları bölünebilir ve yeni aktörler doğabilir. Burada özellikle Hamas içersinde ve çevresinde yaşananların dikkatle izlenmesi gerekiyor. Uzun bir süredir Birleşik Arap Emirlikleri - Mısır cephesi Filistin meselesinde ve Gazze’de kendilerine ait yeni bir dizayn ortaya koymaya çalışıyorlar. Dahlan üzerinden icra edilen bu siyasetin hedefini ya Hamas’ı ‘ehlileştirmek’ ya da Hamas içerisinde bir kanat üzerinde kontrol sağlayarak Hamas’ı ve Gazze sahasını dizayn etmek oluşturuyor. Körfez’de Katar’a abluka uygulayan devletler, krizin ilk aşamalarında Katar’ın ilişkisini kesmesini istedikleri ‘terörist’ gruplar arasında Hamas’ın ismini de zikretmelerine rağmen sonradan bu grubu Katar’a sundukları 13 maddelik listeye dahil etmemeleri, BAE ve Mısır’ın Hamas ve Gazze’ye yönelik izledikleri dizayn siyasetiyle yakından ilintilidir. Zaten bu süre zarfında Gazze’de şu anda fiili kontrölü elinde bulunduran ve askeri kanattan gelen Yahya Sinwar’ın da Mısır’da Dahlan’ın ekibiyle görüştüğü ortaya çıktı. Bunun emir-komuta zinciri veya istişare mekanizmasının işletilerek yapılan bir görüşme olmadığı kısa bir süre sonra ortaya çıktı. BAE ve Mısır, Dahlan üzerinden Hamas ve Gazze’ye yönelik ablukanın hafifletilmesini, Mısır sınırının açılmasının yanı sıra ekonomik yardımlar karşılığında hem Hamas’ı hem de Gazze’deki iktidar yapısını yeniden şekillendirmek istiyorlar. Tabii ki Filistin siyasetini de...

***

Bu süreç hem Filistin meselesi hem de Hamas için zorlu bir döneme işaret ediyor. Türkiye, Katar’a müzahir ve Filistin meselesinin siyasal boyutunda ısrarcı olan bir damara karşı, BAE-Mısır ile iş tutan ve Gazze’deki teknik ve maddi sıkıntıları gidermeyi önceleyen diğer bir damar filizleniyor. Tabii ki bir süredir İran ve Hizbullah’la ilişkilerin tekrardan tamir edilmesini ve işbirliğinin tahkim edilmesini salık veren bir damar zaten momentum kazanmış durumda. Siyasal damarda ısrar edenlerin üzerinde ‘terörist’ yaftası Demokles’in kılıcı gibi sallandırılıyor.

Öyle görünüyor ki, yeni dönemde Filistin meselesinin siyasal boyutunda ısrar eden Hamas içerisindeki ana damar sakınılması gereken bir ‘terörist’ grup olduğu kampanyasını İsrail’den ziyade Arap devletleri yapacak. Bu kampanya sadece Hamas’ın mevzubahis damarıyla sınırlı kalmayacak. Bir ‘siyasal mesele olarak Filistin’ ile bir ‘belediyecilik faaliyeti olarak Filistin’ meseleleri birbirlerinden ayrışıyor. Mevzubahis kampanya, bir siyasal mesele olarak Filistin sorununun da gayrı-meşru hale getirilmesi hedefini güdüyor. Yani Filistinlilerin siyasal talepleri gittikçe Hamas’la, hatta Hamas içerisindeki bir damarla özdeşleştirilip gayrı-meşrulaştırılırken, bir ‘belediyecilik faaliyeti olarak Filistin’ veyahut teknik başlıklara indirgenen Filistin’i ise ya Filistin Yönetimiyle ya da Hamas içerisindeki başka bir damarla özdeşleştirilip ön plana çıkarılacak.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.