Suudiler bunu nasıl yapabiliyor?

Mustafa Karaalioğlu

Dış politika tabiatı gereği dinamiktir ama sonuç almak için zaman gerekir. Uzun süre beklemek de tıpkı dinamizm gibi bu süreçlerin tabiatındandır. İçinden geçtiğimiz zamanlarda olduğu gibi hızlı ve kalıcı sonuçlar almak pek seyrek görülür.

Birkaç gündür Katar’a karşı medyaya yansıyan bir kuşatma girişimi gözleniyordu. Benzeri girişimler gibi uzun süreli bir diplomatik oyunun habercisi olarak görünen manzara birdenbire yakın dönemin en büyük kuşatması ile noktalandı. Suudi Arabistan İslam dünyasındaki ağırlığı hiç böyle kullanmamıştı. Baskıyı böylesine acı bir şekilde tadan ülke Katar oldu. Suudilerle birlikte Mısır ve körfezdeki diğer ülkeler hepsi birden çullandılar ve küçücük körfez ülkesini daha da küçülttüler.

***

Bilindiği gibi Katar, Türkiye’nin yakın dostu ve aynı zamanda ABD’nin de müttefiki. Dahası, yakın zamana kadar Sünni bloğun bir parçası olarak Suudi Arabistan’la da oldukça yakın bir siyaset izliyordu. Hatta, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan birlikte Suriye’de muhalefetin destekleyicisi blok olarak çalışıyordu.

Bugün ortada ittifak kalmadı ve küre de paramparça oldu. Şimdi bölgenin kaderini ABD Başkanı Trump’ın Riyad ziyaretinde Kral Selman ve Mısır’ın asker lideri Sisi ile birlikte tuttuğu küre şekillendirecek. Ya da kimin umurunda… Hiç de sanıldığı kadar derin hesapların dönmediği bir düzende yaşıyor olabiliriz. Suudi Kralı’nın mahalleden arkadaşlarını toplayıp köşedeki evin küçük çocuğunu dövmeye gittiği bir dünyadan söz ediyoruz sonuçta… Katar böylelikle yola gelecek ve Bahreyn gibi laf dinleyecek.

Evet, olaylar kesinlikle çok hızlı gelişti. Çünkü artık daha fazla ülke “yapanın yanına kar kalıyor” felsefesiyle hareket ediyor. Uluslararası sistem ve kurumların zaten mecalsiz olan rolleri iyice azaldığı için, kendi işini görmeye hevesli ülkelere kapılar ardına kadar açılıyor. Sonuçta, ABD’nin kuyruğuna basılmadığı müddetçe gerçekten yapanın yanına kar da kalıyor. Malum, Suud daha önce Mısır darbesine destek verdi ve o da kâr hanesine yazıldı.

Mısır’dan Katar’a, Suriye’den Yemen’e kadar fazlasıyla gösterişli bir hamleler zinciri kurduklarını kabul etmek lazım.

Peki, dış politikada gerilimimiz yüksek olmasına rağmen biz niye böyle şeyler yapamıyoruz? Suriye’de, Irak’ta çok haklı güvenlik gerekçelerimiz var. İsrail ile Mavi Marmara’dan kalma hiç de istediğimiz gibi kapanmayan bir problem var. Terör örgütleri etrafımızda cirit atıyor. Madem uluslararası hukuk ve diplomatik düzen işimize yaramıyor, o zaman neden yumruğu vurup geçmiyoruz?

Birincisi hukuk olmaması işlerin istediğiniz şekilde çözülmesini garanti etmiyor. Hukuk yoksa güç oyunu var ve sandığımızın aksine güç rezervlerimiz çok geniş değil. Problemli vak’amız fazla ve gücümüz paylaştırıldığında herhangi birini çözmeye yetmiyor.

***

İkinci ve olmazsa olmaz şart da rest çekmeyi ya da vurup geçmeyi düşünen ülke, ABD çıkarlarına dokunmamalıdır. Bizim talihsizliğimiz yapmayı planladığımız işlerin tamamının ABD’nin çıkarlarına dokunması, arta kalanların da Rusya’nın canını sıkması. Suriye, Irak ya da İsrail’le yaşanan sorunlarının çözümsüzlüğü bundandır. Müttefikimiz olmasına rağmen ABD’nin bizim güvenliğimizi tehdit eden sahalardaki öncelikleri önümüzü kesiyor.

Parçası olduğumuz ittifak düzeni bizi müttefiklerimizle birlikte harekete zorluyor. Suudi Arabistan o yüzden Katar’dan hevesini alabiliyor ve buna karşılık diplomasi bizim için o yüzden yavaş işliyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.