Bolu’nun Kartalkaya bölgesinde bulunan Grand Kartal Otel’de 167 gün önce meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin ise yaralandığı yangına ilişkin açılan davanın ilk duruşması devam ediyor. Duruşma, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, geniş katılım nedeniyle Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda görülüyor.
Yangında ailesinden sekiz kişiyi kaybeden Avukat Yüksel Gültekin, duruşma öncesinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, yargı sürecinin sadece otel personeli ve yöneticileriyle sınırlı tutulmasına tepki gösterdi. Turizm ve Çalışma Bakanlıkları yetkililerinin sorumluluğunun göz ardı edildiğini belirten Gültekin, suçun şahsiliği ilkesine dayanarak bakanların da yargılanması gerektiğini vurguladı.
35 yıllık avukat olduğunu belirten Gültekin, facianın ardından yürütülen soruşturmayı titiz bulduğunu ancak eksik bırakıldığını dile getirdi. Gültekin, bilirkişi raporlarında iki bakanlığın da birinci derece sorumlu olarak işaret edildiğini hatırlatarak, bu kurumların göz yumması nedeniyle felaketin önlenemediğini söyledi.
GÜLTEKİN’İN SÖZLERİ ŞÖYLE:
"167 gündür benim evlatlarım çok kıymetliydi, ama en az benim evlatlarım kadar kıymetli 70 evlat da benimle aynı duygular içerisinde ailelerin. Biz herhangi bir şekilde yemiyoruz, içmiyoruz, uyumuyoruz; gündüzler, geceler karıştı. Evlatlarımızı geri getirmemiz mümkün değil. Ben aynı zamanda 35 yıllık avukatım. Bizim bundan sonra tek görevimiz, gerek yaklaşık bir saat boyunca devam eden yangında 2-3 defa odalarına çıkan, inen otel sahiplerinin, ailelerinin 12. kattaydılar, benim evladım Rümeysa ve Bilal 6. kattaydılar. Netice itibarıyla, garajdaki 2 arabayı örtbas etme derdine düşmeselerdi, şu an burada böyle bir manzara olmayacaktı. Ben bütün ailemi kaybettim. Netice itibarıyla yaşadığım süre boyunca, bizim artık tek gayemiz var. Bu olayda sebep olan irili ufaklı, yani resepsiyonistinden tutun da aşçısından, otel sahibinden, müdüründen...
Savcıya teşekkür ediyorum. Titiz bir soruşturma yürütüldü. Ama maalesef, bu olayda onlar kadar, şu an yargılananlar kadar belki daha suçlu olan Turizm Bakanlığı yetkilileri ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri, koruma kılıfı altında huzura getirilemediler. Şimdi bizim tek görevimiz var. Bu konuda da sizlerden de basından duyarlılık rica ediyoruz. Adalet Bakanımızın bir sözü var, Bakanımız diyor ki: 'Hiç kimse kanunlar ve hukuklar karşısında layüsel değildir' 35 yıllık avukat olarak katılıyorum, eğer hiç kimse kanunlar ve hukuklar karşısında layüsel değilse...
"BAKANLAR VE İLGİLİ YETKİLİLERİN YARGILANMASI İÇİN ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİM"
Bilirkişiler yaptığı incelemede, Turizm Bakanlığı'nın yetkililerinin birinci derecede sorumlu olduğunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin de birinci dereceden sorumlu olduğunu tespit etti. Böyle bir turizm tesisinin 3 yıldan beri iş sağlığı güvenliği uzmanı yok; ondan önce de yalnızca 10 dakika sağlık güvenliği uzmanı çalıştırmışlar. Turizm Bakanlığı yetkilileri, 2005 yılında burada inceleme yapmışlar, rapor düzenlemişler, eksiklikler var demişler. Netice itibarıyla herhangi bir işlem yapmamışlar. 2008'de yine aynı şekilde bir rapor düzenlenmiş ve işlem yapılmamış. Türkiye'de konjonktür zaman zaman değişebilir, bunun üstünü bugün örtebilirsiniz, yarın örtebilirsiniz ama öbürsü gün örtemezsiniz. Yaşadığım süre boyunca, mevcut Turizm Bakanı'nın, ilgili yetkililerin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın ve ilgili yetkililerin içeride olduğu gibi yargılanması için ömrümün sonuna kadar mücadele edeceğimden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
"CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE CHP GENEL BAŞKANI ÖZEL'E TEŞEKKÜR EDERİM"
Bu olay sebebiyle başta Cumhurbaşkanımız, kıymetli eşi, evlatları, kardeşleri ve tüm ailesi, 167 gündür olayın ilk meydana geldiği andan itibaren bugüne kadar ilgilerini, desteklerini, dualarını esirgemediler. Ben çok teşekkür ediyorum. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel Bey, hem taziye ziyaretinde bulunduğu hem evlatlarımın mezarını ziyaret etti, kendisine çok teşekkür ediyorum.
Bu olay bir turizm tesisinde meydana geldi, arkadaşlar. Netice itibarıyla bu turizm tesisinin başında kim var, ülkede turizmin başında kim var, turizm bakanı var, be merhametsiz yürek. Biliyorum ki senin de iki tane evladın var. Allah'tan korkmuyorsunuz da kuldan da utanmıyorsunuz. Bir kere bile olsun, 8 tane evladı toprağa verdim, bir kere bile olsun adam gelir taziyede bulunur. Yüzün tutmadı, telefon eder, gelemedin, yardımcını gönderirsin, gelemedin, genel müdürünü gönderirsin, hiçbir şey yapamazsan, il turizm müdürünü gönderirsin. Bugüne kadar bu merhametsiz yürek adını anmak istemiyorum. Bir kere bile bizi arayıp sormadın, nasıl bir empatidir bu? İşin siyasi boyutuna girmek istemiyorum, AK Parti'nin kuruluş felsefesini biliyorum. Bu adamları burada nasıl barındırırlar, bir şey söylemek istemiyorum. Zannediyor mu ki, iki tane otele ETS tur şirketi, Yunan adalarında gezdiği yatı, kendini kurtarır mı? Kurtarmaz. Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah'ı var.
"NETİCE İTİBARIYLA BEN SUÇLULARIN KULAĞINDAN TUTULUP BU YARGININ ÖNÜNE ÇIKARILMASINI İSTİYORUM"
Yaşadığım süre boyunca yakasındayım, bu görevler bugün gelip geçer. Biz devletimizi seviyoruz. Ben devletime, hükümetime zarar gelmemesi için bugüne kadar sustum, susmaya devam edeceğim ama suçun şahsiliğine inanıyorum. Bu ülkede Kültür ve Turizm Bakanı, çünkü bu silsile kendisine gidecek, bundan kurtulamaz. Çok merak ediyorum, bu Grand Kartal Otel'in sahibi, aynı zamanda başka bir otelin de sahibi. Acaba bakanın şirketi, ETS tur, son 3 yılda buraya kaç yolcu gönderdi? Nasıl bir ticari ilişkileri var? Bunların tamamını ben açığa çıkaracağım, yaşadığım müddetçe. Bu konuda basınım da hassas olmasını rica ediyorum. Ben bu yargıya inanıyorum, adalete güveniyorum. Bu davanın asla siyasallaşmasını arzu etmiyorum. Ben suçluların kulağından tutulup bu yargının önüne çıkarılmasını istiyorum. Yaşadığım sürece, nefes aldığım sürece tüm çabam ve diğer ailelerinin çabası bunun için olacaktır. Bu olayı unutmayın, unutturmayın. Elim, Turizm Bakanı'nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın, bürokratlarının yakasındadır. Bu dünyada da yakasındadır, öbür dünyada da yakasındadır. İkisinin de yaşı netice itibariıyla 50'yi geçti, ölüm var, ölüm. Biz bu ölümün olduğunu çok acı bir şekilde öğrendik, öbürlerini de hatırlatmak istiyorum. Ölüm var, değil bu dünyada, öbür dünyada yakalarını bırakmayız. Buna sebep olanların hiçbirinin yakasını bırakmayacağız."
