Türkiye 2025’te 53 bin 262 deprem yaşadı: En sarsıntılı ikinci yıl

Türkiye 2025’te 53 bin 262 deprem yaşadı: En sarsıntılı ikinci yıl

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, 2025’te Türkiye genelinde 53 bin 262 depremin kaydedildiğini belirterek, bu sayının 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinin ardından en yüksek ikinci yıllık deprem sayısı olduğunu söyledi. Özmen, verilerin deprem tehlikesinin sürdüğünü ve yapı güvenliği ile afet farkındalığının hayati önem taşıdığını vurguladı.

Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, 2025 yılı deprem verilerine ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye’de yıl boyunca 53 bin 262 deprem kaydedildiğini açıkladı. Özmen, bu rakamın, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşandığı yılın ardından, Türkiye’de en fazla sarsıntının görüldüğü ikinci yıl anlamına geldiğini ifade etti.

Özmen, “Bu yıl meydana gelen deprem sayısına baktığımızda 53 bin 262’ye ulaştığını görüyoruz” diyerek, deprem tehlikesinin güncelliğini koruduğuna dikkat çekti.

BÜYÜKLÜK DAĞILIMI: HER 73 GÜNDE BİR 6 VE ÜZERİ DEPREM

Depremlerin büyüklüklerine ilişkin verileri de paylaşan Özmen, 2025’te 4 ve üzeri büyüklükte 437 deprem meydana geldiğini söyledi. Bu depremlerin;

  • 412’sinin 4–5,
  • 20’sinin 5–6,
  • 5’inin ise 6–6,9 büyüklüğünde olduğunu aktardı.

Özmen, bu tabloyu şöyle yorumladı:

“Bu tablo bize, Türkiye’de ortalama olarak her gün 4 büyüklüğünde bir deprem, yaklaşık 15 günde bir 5 ve üzeri, 73 günde bir de 6 ve üzeri büyüklükte bir deprem meydana geldiğini gösteriyor. Verilere baktığımızda Türkiye'nin saatte ortalama 6, günde ise 146 depremle sarsıldığını söyleyebiliyoruz.”

BALIKESİR İLK SIRADA, SINDIRGI ÖNE ÇIKTI

Deprem yoğunluğunun illere göre dağılımına da değinen Özmen, Sındırgı merkezli depremler nedeniyle Balıkesir’in 2025’te en fazla depremin yaşandığı il olduğunu belirtti. Balıkesir’i sırasıyla Kütahya, Muğla, Malatya ve Kahramanmaraş izledi.

Özmen, yılın en dikkat çeken depreminin 23 Nisan’da Silivri’de meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem olduğunu vurgulayarak, bu sarsıntının İstanbul’un deprem tehlikesinin devam ettiğini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.

SINDIRGI’DA YAKLAŞIK 21 BİN DEPREM

Sındırgı’daki sismik hareketliliğe özel bir parantez açan Özmen, 10 Ağustos ve 27 Ekim’de meydana gelen iki ayrı 6,1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede yoğun bir deprem dizisi yaşandığını belirtti.

Özmen, şu bilgileri paylaştı:

“10 Ağustos'tan bu yana geçen yaklaşık 4,5 aylık süreçte Sındırgı'da 21 bine yakın deprem meydana geldi. Bu, Türkiye tarihinde bir ilçede kaydedilen en fazla deprem olarak değerlendirilebilir. Bu depremlerin 82'si 4 büyüklüğünün üzerinde. Sındırgı halkı günde ortalama 146 depremle, neredeyse her gün 4 ve üzeri bir depremle sarsıldı. Bu nedenle bölgenin deprem aktivitesini yakından izlemek gerekiyor.”

Özmen, Konya’nın Kulu ilçesinde meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremin yılın üçüncü önemli sarsıntısı olduğunu ifade etti. Ankara’da ise 17 Şubat, 21 Şubat ve 11 Ağustos’ta Etimesgut merkezli, büyüklüğü 3,6’ya ulaşan depremler yaşandığını belirten Özmen, bu durumun başkentteki deprem riskini yeniden gündeme taşıdığını söyledi.

CAN KAYBI VE YARALANMALAR: PANİK ETKİSİ ÖNE ÇIKIYOR

Depreme dayanıksız yapı stokunun halen önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Özmen, 5’ten büyük depremlerin bile zaman zaman ciddi hasarlara yol açabildiğini belirtti ve kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de 24 ilin ve 81 ilçenin altından diri fay geçtiğini hatırlatan Özmen, bu alanlarda yapılaşmaya öncelik verilmemesi gerektiğini dile getirdi.

2025 yılına ilişkin can kaybı ve yaralanma verilerini de paylaşan Özmen, şunları kaydetti:

“2025 yılında depremler nedeniyle 3 kişi hayatını kaybetti, 594 kişi yaralandı ve bu yaralanmaların tamamı panik kaynaklı. Bu tablo, Türkiye'de afet farkındalık eğitimlerinin sayısının artırılması ve bu eğitimlerin işi bilen, alanında uzman kişiler tarafından verilmesi gerektiğini açıkça gösteriyor.”

AFET RİSKLERİ BİRLİKTE ELE ALINMALI

Doç. Dr. Özmen, mekânsal planlamalarda yalnızca depremin değil, sıvılaşma, heyelan ve diğer afet risklerinin de birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, diri fayların geçtiği alanların yapılaşmaya kapatılmasının önemli bir adım olabileceğini ifade etti.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN