Prof. Dr. Ayşegül Yüksel’den Dünya Tiyatro günü bildirisi: Acılarımızı yüreğimize gömüp yaralarımızı tiyatro ile saralım

Prof. Dr. Ayşegül Yüksel’den Dünya Tiyatro günü bildirisi: Acılarımızı yüreğimize gömüp yaralarımızı tiyatro ile saralım

Bu yılki ‘Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’ni kaleme alan duayen tiyatro eleştirmeni Prof. Dr. Ayşegül Yüksel: “Pandemide yok olma noktasına yaklaşan gösteri sanatları, depremin ardından sessizliğe gömüldü. Şimdiyse acılarımızı yüreğimize gömerek yaralarımızı sarma zamanı.”

Tiyatro dünyası 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü kutlamaya hazırlanırken, bu yılki Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi ise duayen yazar, tiyatro eleştirmeni ve akademisyen Prof. Dr. Ayşegül Yüksel tarafından kaleme alındı. Prof. Dr. Yüksel, Türkiye’de ilk kez 1978 yılında Muhsin Ertuğrul tarafından yazılan bildiriyi, ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) Üniversiteler Türkiye Temsilcisi Jason Hale ve ITI Türkiye Temsilciliği Yönetim Kurulu’nun (Turan Oflazoğlu, Engin Uludağ, Ayşe Emel Mesci ve Savaş Aykılıç) aldıkları ortak kararının ardından yazdı.

Bildirinin ilk satırlarında teknolojinin gelişmesiyle birlikte insani ilişkilerin zayıfladığına dikkati çeken Prof. Dr. Yüksel, vicdanın sesinin duyulması için ‘tiyatro yaşantısı’na gereksinim olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Yüksel, tiyatro dünyasının son birkaç yıldır içinde bulunduğu zorlu süreci ise şöyle aktardı: “Toplumumuz zor bir geçitte yol almaya çalışıyor. Amansız bir pandemi dönemini tam atlatamamışken, uğradığımız deprem felaketinin yarattığı yıkımla yüz yüzeyiz. Tiyatromuz her iki aşamada da yara aldı. Pandemi döneminde neredeyse yok olma noktasına yaklaşan gösteri sanatları, depremin ardından bir süre daha sessizliğe gömüldü. Hem de tiyatro yaşantısının yarattığı duygu ve düşünce birliğini en çok özlediğimiz aşamada.”

“Şimdiyse acılarımızı yüreğimize gömerek yaralarımızı sarma zamanı” diyen Prof. Dr. Yüksel, “Ekonomik iyileştirme aracılığıyla insanca yaşama koşullarının sağlanması nasıl önemliyse, tiyatronun, ortak yaşantılarda buluşturduğu insanlara, yalnız olmadıklarını duyumsatma, onların dayanma, direnme ve dayanışma gücünü destekleme yönünde yarattığı sanatçı/izleyici enerjisi de aynı düzeyde önemli” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Yüksel, bildiride tiyatro dünyasının, hem Türkiye hem de dünya insanları adına, bugünden geleceğe ulaşacak, iyiye ve doğruya sahip çıkacak duygusal-düşünsel yaşantıları oluşturma görevinin altını çizdi.

‘BARIŞÇIL BİR TOPLUMDA YAŞAMAK İSTİYORUZ’

“2023 yılı ülkemiz için önemli bir dönemeç oluşturuyor. Cumhuriyet’imizin 100. yılındayız. Yakında kutlayacağımız ikinci yüzyılımız için dilediğimiz gelişmeler birer düş olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmeli. Hepimiz, gelecekte çocuklarımızın esenliğini sağlayacak oluşumlara özlem duyuyoruz: Hukukun üstünlüğünün tartışılmaz olduğu, düşünce ve söz özgürlüğünün özenle korunduğu, yoksulluk ve işsizlik sorunlarını aşmış, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımcılığından arınmış, çocuk haklarına saygılı, genç kuşağın eğitimi adına doğru yatırımlara yönelmiş, kavga ve çekişmeleri geride bırakmış, barışçıl bir toplumda yaşamak istiyoruz.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN