Listeler, listeler…
Eskiden Sovyet hakimiyeti altında olup da bir şekilde Türkiye’ye göç etmiş olanlar ellerinde “Bizi görün ibret alın” şeklinde pankartlar taşıyarak gösteri yaparlardı.
Şimdilerde eski Gülen cemaati mensupları “Bizi görün ibret alın” diye sokaklara çıksalar yeri.
Kılıçlarının her tarafının kestiği günleri düşünün bir, mesela, Emniyet’teki – Yargı’daki fevkalade cesur (!) elemanları ve tabii iktidarın desteği sayesinde Ergenekon – Balyoz davalarının fırtına gibi estiği, kimsenin “Ne oluyor, kurunun yanında yaş mı yanıyor?” diye sorgulamaya cesaret edemediği, çünkü cunta – darbe belası ile boğuşmaya engel olma pozisyonuna düşmekten çekindiği günleri…
Bu işler böyle olurdu. Akıl almaz operasyonlar böyle meşrulaşırdı.
15 Temmuz’un üzerinden 5 yıl geçti, daha önceki gün tv’ler, Ankara’da “FETÖ’nün Jandarma örgütlenmesine yönelik” bir “Mahrem İmam” operasyonu gerçekleştiğini ve 98 kişinin yakalandığını bildiriyordu. Özel harekat polisleri ya da terörle mücadele timleri, ellerinde kapı kıran aletlerle evlere yöneliyor, “Yere yat, polis” diye sesleniyorlardı. Karanlıktı, şafak vakti miydi, gecenin bir yarısı mıydı?
Bu tür operasyonlarda evde kimin olduğuna bakılmaz, çoluk çocuk uyuyor mudur, nedir, hesap edilmez, ya içerde silahlı gruplar varsa…Ne de olsa bir terör operasyonudur!
Topla topla bitmiyor “FETÖ’cü teröristler.”
Önceki gün Karar’da Figen Çalıkuşu’nun yazısında vardı: Mustafa Yeneroğlu bir araştırma yapmış, 15 Temmuz’dan bu yana 1 milyon 576 bin 566 kişiye “terör soruşturması” açılmış.
“Terör operasyonu” damgası vuruldu mu, kimsenin diyeceği bir şey olmuyor. Ama 1 milyon 576 bin 566 kişinin “terör örgütü mensubu” diye damgalandığı bir Türkiye… Daha HDP’ye oy verdiği için “terörle iltisaklı” hale gelenler bu sayının içinde olmamalı. Çünkü zaten onlar 6 milyondan fazla.
Baksanıza, “topla topla bitmiyor” şu FETÖ’cü teröristler. Ne de olsa “kılcal damarlar”a sızmışlar.
Meğer bunlardan KHK ile atılan 15 bin kişiye “yanlış işlem uygulandığı”nı açıklamış OHAL komisyonu. Tabii bugünlerin olağanüstü şartlarındaki “cesaret gerektiren” araştırmalarıyla…
Yukarda “Gülen grubunun iktidarın gölgesi altında kılıçlarının her tarafının kestiği günler”den söz ettim. O zaman farklı cemaat mensuplarına “Ayağımızın altında dolaşma” derlermiş. Emniyet’te, Yargı’da gerçekleşen “FETÖ yapılanması”nın hiç kimse farkında değil miydi acaba? MİT’in gerçekten 15 Temmuz gecesi dahil, olan bitenden haberi yok muydu? Yoksa herkes “İktidar böyle istiyorsa bize ne?” anlayışına mı yatmıştı? O günlerin jargonuyla “Camia”, ele geçirme, sızma, kadrolaşma, su akarken küpünü doldurma vs. her türlü “şehvet”in, ya da benim ifademle “Grup nefsi”nin kışkırtması ile kimseyi gözü görmeden operasyon yürütüyordu.
Bu iş böyle olur. Gözünüz görmez. Size alan açılır ve “Yürü ya kulum” dendiğini, “çağın zaten sizi beklediğini” farz ederek tırmanırsınız. “Altın nesil sizsinizdir” Sonra bir gün gelir, ne olur, medyadan bir vatandaşın ifadesiyle “tavuk tarda sayılır” ve hedef alanına girersiniz.
Listeler, listeler çözülür. 5 yılda operasyonlar bitmez. Ev ablaları, ev abileri, polistekiler, jandarmadakiler, yardım derneğindekiler, bankaya para yatıranlar vs… Listeler, listeler, listeler. Sanki listeler tam da böyle operasyonlarda kolayca toplanabilsinler diye hazırlanmıştır.
“Bizi görün ibret alın!” diye kime sesleniyor bir vaktin Cemaat – Camia mensupları acaba?
15 Temmuz’dan az önce mi, az sonra mı, örgütlenmeye başlayan arkadaşlara olmasın…
Listeler uçuşuyor ortalarda. Polise girecekler, Kaymakam olacaklar, Yargıya girecekler…. Böyle gidiyor listeler.
Bakın bu listeler içerden “sızdırılmış.” Hep sızdırılır bu listeler, hatta devir değişirse, “itirafçılık”lar devreye girer. “Kendini kurtaracaksan isim ver” denilir, “maklubeye birlikte kaşık salladığınız” kişilerin isimleri verilir.
Vatandaşın birisi “Kimse yığılmadı TÜGVA’nın önüne korumak için” diye hayıflanmış. Böyle olur, böyle zamanlarda “Sarı inek hikayeleri” devreye girer.
İşin garip tarafı şu ki, kimse kimsenin başına gelenden ibret almaz. Kendi adamlarını bir adım öne geçirmek için “soru çalma”nın meşrulaştırıldığı zamanlarda, “Grup nefsi”nin çıldırttığı ortamlarda, her şey “dava – misyon adına” içe sindirilir.
1 milyon 576 bin 566 kişiye terör soruşturması. HDP’lilerin “potansiyel terörist” sayılması ya da “iltisaklı – irtibatlı” bir yerlere sayılması ayrı.
İnsanlar birbirlerine böyle zamanlarda “TURGEV’e gir, TÜGVA’ya gir, KADEM’e gir” tavsiyelerinde bulunurlar. Tırmanmanın yolu oralardan geçer diye. Vaktiyle, “Cemaat – Camia” ile iltisaklı hale gelmenin tırmanma şeridine soktuğuna inanıldığı gibi. Koca koca iş adamları ile “Ananas” ilişkisi yaşanmadı mı?
Yazıyı çok bilinen tarih, tekerrür, ibret alma…. Hatırlatması ile bitirelim en iyisi… Devletin “parsel parsel” hale geldiği durumlar hiçbir devlet için hayra alamet değildir arkadaşlar.