Çarliston marka pudra şekeri
‘Çarliston' bir sivri biber adı olduğu kadar bir dans türü ve moda deyimi. Züppe anlamı da var.
Çarliston paça, pantolon giymek haytalığa, züppeliğe yorulurdu.
Keresteyle kullanıldığında ise 'çarliston marka kereste' deyimine can veriyor. Yani ender bulunur, orijinal züppe.
'AK Parti Genel Merkez Büro Elemanı' denilen Kürşat Ayvatoğlu sayesinde, 'pudra şekeri' de artık böyle geniş bir kullanıma kavuştu.
Neticede, alametleri devirden devire değişse de züppelik modası değişmiyor.
Ve herkes biliyor; Ayvatoğlu türünün tek örneği, nadir rastlanan bir istisna değil.
Rahatlığından, pervasızlığından da anlaşılıyor zaten. Çarliston marka bir haytadan söz etmiyoruz.
Örneklerini sağda solda görebileceğiniz, yaygın ve olağanlaşmış, neredeyse kanıksanmış bir 'iktidarı kötüye kullanma' salgınının taşıyıcısı.
Kalabalalıkta fark edilmeyeceğine güvenmese, göze batmaktan korksa bu suistimale cüret edebilir miydi?
Lise terk, 'pudra şekeri' içinde yüzüyor, deli paralarla oynuyor, arabanın süper lüksüne lüks demiyor, kumar masasından kalkmıyor, gece hayatında namı yürüyor, alemlerde saçıp savuruyor, zevkinden sefasından fedakarlık yapmıyor...
Ve bu gösteriş merakıyla, bu sefahat düşkünlüğüyle Ankara, Kastamonu gibi şehirlerde dikkat çekmediği gibi...AK Parti Genel Merkezinde de kimsenin gözüne batmıyor.
Üstüne başına giydiği servetken, haksız kazanç paçalarından akıyorken hem de. Bir Allah'ın kulu da mı sormaz, değirmenin suyu nereden akıyor diye!
Hala meseleyi Necip Fazıl'ın "Beyza Hanım, adı sanıyla kokain" dediği 'pudra şekeri' tartışmasına indirgeyerek kapatma gayreti öne çıkıyor.
Üstat zamanında tebeşir, aspirin tozu da denirdi ama nereden bilecek yeniyetme!
Kötü alışkanlık kurbanı olarak Ayvatoğlu, acındırıla acındırıla aklanacak neredeyse.
Gençleri zehirleyen kötü alışkanlıklarla mücadele ve CHP'ye suçlamalar üstünden savuşturulabilir mi?
Ya CHP'ye saldırarak AK Parti'yi savunma aklına ne demeli! Velev ki CHP öyle; onun, bunun tenceresinin dibinin seninkinden kara olması seninkini aklayıp paklıyor mu!
Aylarca en üst perdeden "Halkın gerçek gündemi CHP'deki taciz ve hırsızlıklar, Bay Kemal ekonominin kötü yönetildiğini söyleyerek gündem saptırıyor, amacı CHP'deki rezillikleri örtmek" kampanyası yürüteceksin...
Sonra da "Genel Merkez Büro Elemanı" Ayvatoğlu için diyeceksin ki: "Münferit vaka, AK Parti'yle ne ilgisi var, gereği yapılıyor, mesele siyasallaştırılmak isteniyor, bu noktaya getirmek çok ayıp, çalışanınız eroin kullanınca siz mi suçlu oluyorsunuz, bütün partiye mal edilebilir mi?"
Üstüne de Bakan Soylu gibi "Bakın iş icabı herkes hakkında çok şey biliyorum, mahrem bilgilere sahibim, konuşuyor muyum" diyerek olayı diline dolayan muhalefet milletvellerine gözdağı vereceksin...
10 yıl önce Kılıçdaroğlu, 400-500 liralık İtalyan marka bir hediye gömlek giydiğinde yer gök inletilmişti.
Şimdi "Büro elemanı maaşıyla o hayatı nasıl yaşadı, eline o paralar nasıl geçti, nereden buldu" diye sormak ayıplanıyor.
Ayvatoğlu "İktidarın gücünden, avantajından yararlandığı"nı itiraf ettiği halde "Abartmayın, büyütmeyin" deniyor.
Haliyle sıra şunları sormaya gelmiyor bile:
Acaba Ayvatoğlu, gardıropları milletvekili maaşıyla açıklanamayacak büro büyüklerinden mi böyle gördü? Necip Fazıl'ın "Nasıl bir gençlik, dava şuuruna sahip bir gençlik" hitabesiyle gençlere talkını verirken kendi salkımı yutan rol modelleri mi kötü örnek oldu?
AK Parti, siyaseti haksız kazanç kapısı olmaktan çıkaracaktı, çıkarabildi mi? Yoksa ateşinin eğriliğini bıraktı da bütün derdi artık "Dumanım doğru çıksın yeter"den mi ibaret?
Faiz için ne bekleniyor?
Yeni Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, dün bir kez daha piyasaları temin etti: “Nisan’da ya da sonraki aylarda faizin hemen düşürüleceği önyargısını doğru bulmuyorum”.
O zaman Naci Ağbal’ın günahı neydi, niye başkanlıktan alındı, hani sebep faizi yükseltmesiydi?
Hem madem Kavcıoğlu, Cumhurbaşkanı gibi “faizi indirirsen enflasyonun düşeceği” teorisine inanıyor. Ve bu yüzden Ağbal’ın yerine atandı...
Önce enflasyonu düşürerek faizin indirilemeyeceğine, faizi indirmeden enflasyonun düşürülemeyeceğine gerçekten inanılıyorsa...Milleti enflasyon canavarıyla boğuşturmanın alemi ne! İndirin faizleri, enflasyon bitsin gitsin.
Ne duruyor Merkez, doğru bildiğini yapmak yerine niye faizi hemen indirmeyeceğine söz veriyor kaçtır? Var mı izahı!