İmamoğlu iddianamesinin mahkemece kabul edildiği dün, Başsavcı Gürlek'in Yeni Şafak'ta özel röportajı çıktı. Tam sayfa.

Zamanlaması tesadüf mü, bilmem. Fakat davanın hukuki mi, siyasi mi olduğu konusunda Başsavcı'nın konuşma gereği duyması kesinlikle manidar.

'Savcılar, hakimler kararlarıyla konuşur' sözünü hatırlatacaksınız belki...

Yine de hukuk ve demokrasimizin en azından zevahirini kurtarmak bakımından, böyle bir iddianameyi halka iktidar partisi sunacağına Başsavcı'nın sunması tercih edilir.

Siyasi rakipleriyle ilgili bir iddianamenin hukuki mi, siyasi mi olduğunu halka iktidar partisinin anlattığını düşünün. Siyasi değil hukuki olduğuna daha güçlü mü ikna ederdi? İmamoğlu'yla ve CHP'yle değil de yolsuzlukla, suçla mücadele edildiğine daha çok mu inandırırdı?

O yüzden deniyordu ki; iktidar artık çoğunluğu ikna etmeyi umursamıyor, gözden çıkardı. Çıkarmamış işte, bakın.

Başsavcı, rol kaptırmayıp iddianameye sahip çıktığı için değil sadece.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçen hafta, AK Parti grubunda iddianameyi sahiplenmekle aralarına mesafe koymuştu.

Demişti ki: "Biz bu davanın hiçbir yerinde yokuz ve olmadık, tarafı değiliz..."

Oysa daha geçen haftaya kadar, AK Parti'nin sokağa inip iddianameyi halka tanıtma kampanyası başlatması bekleniyordu.

O yöndeki haberler üzerine şunu sormuştum:

İktidar partisi, siyasi rakibiyle ilgili suçlamaların kamuoyundaki savcısı, hâkimi olmaya soyunursa halk ne der? 'Bağımsız ve tarafsız yargının işi bunlar, bizim dışımızda, siyasi değil hukuki' şeklindeki AK Parti tezlerini destekler mi, çürütür mü?

Lekelenmeme hakkını geçin, sormazlar mıydı: Etkisi ne olur, halk ne der? 'Bağımsız ve tarafsız yargının işi bunlar, bizim dışımızda' şeklindeki AK Parti tezlerini destekler mi, çürütür mü? İddianamenin inandırıcılığına zarar mı verir, yarar mı?

Şaşkınlıkla karşılamış ve önü arkası iyice düşünülmüş bir karar olup olmadığını sorgulamıştım.

Anketlerde hukuki mi, siyasi mi diye sorduğunuzda zaten hukuki değil siyasi olduğu kanaati ağır basıyordu.

İddianameyi halka AK Parti sunarsa bu kanaati pekiştirir mi, değiştirir miydi?

Evet, belki geçen haftaya kadar mücadelenin muhalefetle değil de yolsuzlukla olduğuna inanmayanları böyle ikna edebileceklerini zannediyorlardı.

Ancak amaçlarının tersine hizmet edeceği uyarıları etkili olmuşa benziyor.

'Bakın işte siyasiymiş, yolsuzlukla mücadele sandık dışı yollarla ön kesmek için kullanılıyormuş, suçlamalar muhalefeti dizayna âlet ediliyormuş' dedirtme ihtimalini hesaba kattılar demek ki.

CHP'nin karşı argümanlarını halkın gözünde doğru, haklı çıkarma riskini almamayı seçtiler.

İktidar partisinin sahaya inip hakkındaki iddianameyi köpürte köpürte halka anlatma kararına İmamoğlu şöyle teşekkür etmişti:

"Bu iddianamenin kampanyasını yapmaya karar veren Ak Partili ilgililere teşekkürler. Tutuklanmamın, operasyonun ve iddianamenin tümüyle siyasi olduğunu ve sahibinin belli olduğunu tüm Türkiye’ye ve dünyaya kanıtladınız."

CHP'lilerin artık kendilerini yormasına ihtiyaç kalmayacaktı, onlar yerine iktidar göstermiş olacaktı.

Muhtemel ki AK Parti yeniden değerlendirdi ve halka anlatmayı iddianamenin savcısına bıraktı.

Şimdi Başsavcı, parti ayrımı yapmadıklarını savunurken İmamoğlu'nun etrafından iddianameye giren bazı isimlerle tutuklu iş insanlarının çoğunun AK Parti'ye yakın olduğunu söylüyor. Bir kamu şirketinden kendisine maaş bağlandığı suçlamalarına bile doğrudan cevap veriyor.

Böylesi, öbüründen daha sağlıklıdır. İktidar da Başsavcı da halkı ikna ihtiyacı duyuyor, kamuoyu desteğini kazanmaktan vazgeçtikleri yok, çoğunluğun ne dediği hâlâ önemliymiş, fena mı!