İktidara yakın, uzak ayırmadan iş insanlarına operasyonlar, gözaltılar, el koymalar ne anlama geliyor; herkeste bir merak...
Komplo sever bir toplum olunca altında hep bir bit yeniği aranıyor. İlk ve en çok akla gelense servet transferi teorisi.
Sanki amaç mal varlıklarına, şirketlerine, paralarına el koymak da suçla mücadele bahane. Moda tabirle 'çökme' operasyonuna kılıf uyduruluyormuş gibi bakıyor çoğu kimse.
Peki kazın ayağı gerçekten öyle mi? Sırrı ne?
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Borsalar Federasyonu Genel Kuruluna bir video mesaj gönderdi.
"Kara para aklama, yasa dışı fon transferleri küresel piyasalara güveni zedeliyor" diyordu.
"Bu tehditlere karşı uluslararası işbirliğimizi" güçlendirdiklerini de söylüyordu. "Şeffaflık, denetim ve bilgi paylaşımı mekanizmalarının geliştirilmesine önem" verdiklerini de...
Bence mesele bu, olan-bitenin arka planını yansıtan bir mesaj.
Yaşananlar, kara parayla sözde değil özde mücadele ettiğimize küresel finans düzenini ikna operasyonlarına benziyor.
ABD'nin de ikna beklentisi olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. Paramount Otel, deyince Sezgin Baran Korkmaz; Korkmaz deyince de ABD Hazine'sinden dolandırılan kara paraları aklama suçlaması anlaşılmıyor mu?
Suç gelirlerini aklamaya yönelik son operasyonların gizemi böyle açıklanabilir belki ama kara parayla mücadeleyi lâfta bırakmayıp eylemle göstermemiz neden icap etti?
Hatırlarsanız; Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, geçen yıl haziranda Gri Liste'den çıkmayı başardığımızı müjdeliyordu.
Terörün finansmanıyla ve kara para aklayanlarla etkin mücadele etmiyoruz diye girmiştik o listeye.
Gerçi eski İçişleri Bakanı Soylu, Gri Liste'ye neden girdiğimiz konusunda farklı düşünüyordu. 22 Ekim 2021'de şöyle ifade etmişti:
"Osman Kavala’yı serbest bırakmadık, Demirtaş’ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık diye Türkiye’yi Gri Liste'ye aldılar."
Duyan da Kavala, Demirtaş serbest bırakıldığı için Gri Liste'den çıkarıldığımızı sanırdı. Ya da PKK ve FETÖ ile mücadelede artık iktidar, talimat almaya başladığı için...
Oysa terörün finansmanı ve suç paralarının aklanmasıyla mücadele etmek yerine barışmayı seçmemiz bizi Gri Liste'ye sokmuştu.
Bingo! Bildiniz... Varlık Barışı düzenlemelerini bize kim çıkarttıysa Gri Liste'ye de bizi o dahil ettirmişti.
Gri Liste'yi, OECD bünyesindeki terörün finansmanı ve mali suçlarla mücadele birimi FATF hazırlıyor.
Türkiye, kara parayla mücadele etmeyenler listesinden çıktı çıkmasına da nasıl girmiştik, orası konuşulmuyor.
Son 14 yılda, en az 8 kez Varlık Barışı düzenlemesi çıkardığımız için olmasın!
Yıllık ortalama 10 milyar liralık kara parayı ekonomimize kazandırmak uğruna... Kaynağını sormayıp vergi dahi almama garantisiyle davet ettiğimiz paralardan söz ediyoruz.
Suçun parası gelir de örgütü gelmez mi? Soylu'dan sonra Yerlikaya, sokaklarımızı dünya suç çetelerinin cenneti olmaktan kurtarmak için temizliğe başladı. Ama ne çok doluştularsa kazıya kazıya bitiremedi hâlâ örgütleri.
Son Varlık Barışı, Mart 2023'te sona erdi. O tarihten beri kirli paradan piyasanın elini yıkayıp çamaşırhaneye dönen sistemi düzeltmeye uğraşıyoruz.
Bu istikamete giderken ağır bir bedel ödedik zaten; kötü para, iyi parayı kovdu. Şimdi dönerken daha ağır bir bedel ödüyoruz.
İş dünyasına operasyonlarla el koymalar, güvensizliği ve belirsizliği artırarak ürkek sermayeyi tedirgin, bıçak sırtında tutuyor. Hâliyle ekonomimizden para kaçırmaya devam ediyor.
Geriye tek bir soru kalıyor: Kendimize bunu niye yaptık, değdi mi?
