Flaubert’in delisi bize ne soruyor?..

Sonsuzluğun içinde güzeli aradım, yalnızca kuşkuya rastladım.” der, Gustave Flaubert’in “Bir Delinin Anıları”ndaki (Çev. Ayberk Erkay, Sel Yay., 2018, s. 80) kahraman. İnsan, doğuşundan beri bunu aramaz mı? Güzel’i!.. Ama arayış bitmez hiç! Çünkü kuşku, her kapının ardında başka bir kapı arar.  Ve böylece hep kendimizin dışında bir şey ararız, ama her bulduğumuz eksiktir, tam olanın peşinde koşarız! Ne ise o tam?.. Bu zavallı arayışımızla, Flaubert’in deyişiyle; “kendimizden ötede bir şeyin oyuncağı olan bir maymun…”a (s. 80) benziyoruz. Sanki her birimizi, Sadık Hidayet’in “Kör Baykuş”undaki gibi ‘siyah elbiseli bir kadın’ çağırıyor. O davetle ‘emel gurbeti’ne çıkıyoruz. 

Flaubert’in kahramanı -ki bir delidir- Sezai Karakoç’un “Fizikötesi kazazede” dediği şair bence. Necip Fazıl’ın “Çile”sindeki avcının yukarıdan üstüne ok çektiği kazazede… Ve bu okun “Ateşten zehrini” tadınca, sorular düşüyor kalbine.  “Kederlere gömülü[yor], günler boyu, geceler boyu, beyhude yere yanıt ar[ıyor] bir soruya: Tanrı, Ebediyyet, Sonsuzluk, nedir bunların anlamı? Ense[sinde] ölümün rüzgârı, dolanır durur… bu sorunun labirentlerinde…” (Bir Delinin Hatıra Defteri, s. 81) 

Yanılgı bu! İnsan, hep kendi dışında arar hakikati ve güzelliği. Ama uzun yolları aştıktan, yorulduktan ve birçok kapıyı çaldıktan sonra, gelir kendi kalbinin kalesine dayanır. Hüsn ü Aşk’taki veya Mantıku’t-Tayr’daki gibi…  Bu iyi! O arayışta labirent içinde kaybolan, zamanı ve mekânı yitirip kısır bir döngü içinde çırpınan da var. Gelip sonunda kendi kapısına dayanmak iyi.  

Ah Flaubert’in meczup kahramanı, soruların girdabına düşen biçare kazazede!.. Tüm kazazedeler gibi ilk aşkla dolanır sorulara ayağı. Ama çözemez asıl soruyu: Yaprakların rüzgârda titreyişini, ırmakların çayırlar arasında kıvrılarak coşkunca akışını, insanların yaşama gayretini, gökyüzünün ışıklara gark oluşunu!.. Nedendir bu yaşama hevesi, nedendir bu bitmeyen arayış? Niçindir bu emel?.. Ve her şey neden yok oluyor ölümün hudutsuz denizinde?.. 

Nice kapıları çalar, ama vardığı yer ‘Hiçliğin kapısı’dır Flaubert’in kahramanının;  ‘çıkışı olmayan karanlıklar’da kalmıştır. Ve sonra kuşku gelir: Deliliğin kapısı! “Kuşku ruhun ölümüdür” (s. 83) diyor yazar. Bilimden doğan ve insanı deliliğe sürükleyen bir maraz…” (s. 83). Nedir delilik? Mantığın kuşku girdabına kapılmasıdır! Belki de mantığın kendisi… 

Ve son! Flaubert âdeta tüm hayatı ve insanı boşa çıkarır sonunda… Zavallıdır insan, acizdir, sefildir, kendine verileni yaşar, önceden biçileni. Ne doğarken ne ölürken özgürdür. Ne bedenini ne de ruhunu yaratmıştır. İradesi yoktur. Kitabın XX. bölümü, insanı, aklı, bilimi ve teknolojiyi kutsayan modernizme karşı yazılmış bir manifesto gibidir. “Büyüksün ama ölüyorsun” der insana; yarattığı medeniyeti yerden yere vurur. Öyle de cevap? Cevap yok!.. 

İnsanın varlık, yaşam-ölüm, irade, sonsuzluk, özgürlük, medeniyet, hayat karşısındaki gücü/ güçsüzlüğü üzerine sorular soran ayrıca bir aşkın ruhta bıraktığı izleri anlatan bir roman “Bir Delinin Anıları”…  Kahramanı, Beckett’in, Sartre’ın ya da Camus’nünküler ya da Sadık Hidayet’in “Kör Baykuş”unun, Dostotevski’nin “Yeraltından Notları”nın kahramanı gibi absürdün tam ortasına düşmüş bir ‘anti-kahraman’ değil. Şuuru sınırları zorlasa da duvarı yıkamıyor. 

Peki Türk romanı? Ya da şiiri? Türk edebiyatında metafiziğe yeniden kapıyı açtığı söylenen Necip Fazıl, felsefeyi güncel politikaya feda etti bence. Daha doğrusu politik mücadele şiirinde de metafiziğin önüne geçti. Sezai Karakoç da şiirini metafizikten ziyade bir medeniyetin yıkılışı-direnişi ve dirilişi üzerine kurdu. Kısaca edebiyatımızda ‘ulusal alegori’nin egemenliği eskisi kadar olmasa da hâlâ sürüyor… 

Flaubert’in delisi bana Türk edebiyatında kendisi gibi deliler olup olmadığını soruyor! 

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum