Osmanlı’nın fotoğrafçıları

Bu hafta eski İstanbul’da dolaşmak istedi canım. Fotoğrafçılar aklıma geldi. Eski gazeteler arasında dolaşırken rastlamıştım onlara. İstanbul’daki ilk fotoğrafçı kim bilmiyorum. Ama sanırım Pascal Sébah ve ağabeyi Cosmi Sebah’ın 1857’de Pera’da açtıkları fotoğrafhane ilklerden biri. Bu fotoğrafhane elden ele devredilip Foto Sabah adıyla 1974’e kadar gelmiş.

Sonra 1870’lerde Beyazıt’ta Cosmi Abdullah’ın bir fotoğrafhanesinin bulunduğunu öğreniyoruz. Bu Pascal Sebah’ın ağabeyi Cosmi Sebah mı acaba? Stüdyoyu daha sonra Cosmi Abdullah’ın yanında çırak olarak çalışan Nicolas Andriomenos satın almış. Beyoğlu’nda Hazzopulo Pasajı’nın karşısında bir de şube açmış, 1909’da stüdyoyu Halep Apartmanı’nın bitişiğindeki 162 numaralı binaya taşımış, 1929’da ölmüş. Oğlu Athanasios, Beyazıt’taki fotoğrafhaneyi, 1955’e kadar Foto Saray adıyla çalıştırmış.

Sermet Muhtar Alus, bir yazısında Andriomenos’un stüdyosundan bahsediyor, diyor ki; “Çocukluğumda hatırlarım; Andriomenos’un yeri, Beyazıt Meydanı’na karşı idi; en üst katta salonuna, minareye çıkar gibi yüz elli ayak basamakla, karanlıkta soluk soluğa çıkılır, denize nazır penceresinin önünde, kan ter içinde yelpazelenirken mutlaka Bursa vapurunun dumanı görülürdü. Vitrindeki resimlerin hepsi çoluk çocuk resimleriyle esbak mutasarrıf, kalem mümmeyizleri, tahrirat kâtibi kılıklı, saçlı sakallı kimselerdi”
Andriomenos’ın yanı sıra İstanbul’un bir başka ünlü fotoğrafçısı Theodore Vafiadis’tir. 1890’larda Sirkeci Garı yakınlarında bir stüdyo açmış.

Sermet Muhtar bu fotoğrafhaneyi şöyle anlatıyor:

“İstanbul yakasındaki ikinci fotoğrafhane de Sirkeci’de, Vafıyadis’e aitti. Çinkografla meşgul olmuş ilk müesseselerdendir. Camekânında alaybeyi, kanun çavuşu, Fehim Paşa veya Çerkes Mehmet Paşa bendesi tavrında bir alay yıkık fesli, burma bıyıklı eşhas. Taşralı tacirler, Trablus kuşaklı kabzımallar, başları agelli Araplar, cepkenli Arnavutlar, poturlu Hırvatlar.”

Tabii meşhur “Serfotograf-ı Hazret-i Şehriyarî” (sultanın baş fotoğrafçısı) Abdullah Biraderleri (Abdullah Freres) unutmamak lazım. Ermeni asıllı üç kardeş: Viçen, Hovsep ve Kevork Abdullah. Abdülaziz döneminde başlayan fotoğraf maceraları yaklaşık 40 yıl sürdü. İstanbul’u fotoğraflarıyla kayda aldılar. Alus’un anlattığına göre stüdyoları Beyoğlu’nda Libraire Mondial’in karşısında imiş. Karanlık merdivenlerden duvara tutuna tutuna yukarı çıkıyorsunuz, işte stüdyo. Her yanda üniformalar, sırmalar, nişanlar içinde saray mensuplarının fotoğrafı dolu. O kadar rağbet görüyorlar ki!.. Mesela falanca paşanın veya beyefendinin kızına görücüye gidildikten sonra damat adayının fotoğrafı görülmek istendiğinde, önce kartın arkasına bakılırmış… Eğer arka tarafta armalı, tuğralı, nişanlı “Abdullah Biraderler” markası yoksa, iş tersine döner, “A!... Böyle yabancı, bir fotoğraf çektirmekten aciz kimselere hiç kız verilir mi?” diyerek bağırıp fotoğraf fırlatılırmış. Abdullah Biraderler, Rus generallerini evlerine davet edip görüştükleri için Sultan Abdülhamit tarafından görevlerinden azledilmişler. Alus bunu söylemiyor ama “Sonraları Abdullahların da işine nazar değmiş, nihayet top atmışlardı” deyip geçiyor.

Bir de “Gülmez Biraderler” var. Ermeni asıllı Artin, Kirkor ve Yervant kardeşler. 1870’te Pera’da bir fotoğrafhane açmışlar, sonra buranın adı Photographie Apollon adını almış, ardından da Aşil Efendi (Samancı) işletmeye başlamış. Alus, Aşil Efendi’yi “Azil Efendi, iri yarı, filozofmeşrep, sürekli bir vesile ile Victor Hugo’dan bir iki mısra okuan” biri olarak hatırlıyor.

Kısaca Febüs Efendiden de bahsedeyim. Asıl adı Bogos Tarkulyan. Abdullah Biraderler’in yanında çalışmış. Onun da stüdyosu Cadde-i Kebir’de…

Bu hafta böyle!.. Eski bir İstanbul’da Cadde-i Kebir’de fotoğrafçı tabelalarını aradı gözüm!

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum