Çocuklar Tatil Kurbanı

Türkiye’de bir milyon öğretmen, 20 milyon öğrenci tatilin havasını içine çekti. Dün İstanbul’un her muhitinde çocuk cıvıllığı vardı.

Takdir ve teşekkürler havada uçuştu. Akademik anlamda başarısız öğrenci yoktur. Okula uyum sağlayan ve sağlamayan öğrenci vardır.

Özel okuldan bir velim aradı. Hocam bizim delikanlılar takdir almış. Beşinci sınıfta okuma yazamayı zar zor öğrenen öğrenciler var. Onlara da takdir vermişler. Bizim oğlan elindeki takdire baktı ve bana “Anne bu takdirin hiçbir önemi yok. Sınıfın en yaramazı ve okuma yazmayı zar zor öğrenen o kıza da takdir vermişeler.” deyip takdiri yırtarak çöpe attı.

Ben de düzenli ödemesini yapan her öğrenciye özel okullar takdir, teşekkür veriyor deyince anne; takdiri bize verdiler desenize sözleriyle gülüyor.

Özgüveni yüksek çocuklar yetiştirme gereği devlet okulları da takdir ve teşekkür verme konusunda özel okullardan geri kalmıyor. Kalmamalıları da lazım. Devlet okulunda okuyan çocukların özel okulda okuyan veletlerden neleri eksik. Devlet okullarında da okuma yazma bilip uslu durana takdir teşekkür konusunda bonkör davranılıyor.

Silah çıktı mertlik bozuldu misali takdir ve teşekkürün de suyu çıktı.

Benim takdir ve teşekkür kriterim PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sorularına çocukların verdiği cevapların doğru ve yanlışlığıdır.

Milli Eğitim Bakanımız önemli sorunlarla uğraşmaktan eğitimin güncel sorunlara çözüm bulmaya vakit bulamıyor.

Geçen hafta arkadaşım erken kayıt avantajından (!) yararlanmak için çocuğunu önümüzdeki yıl için okumakta olduğu okuluna kayıt etmeye güle oynaya gitti.

Bir saat sonra bana açtığı telefonda burnundan soluyarak: “Hocam, Okul erken kayıt avantajına yüzde iki yüz zam yapmış.”

Özel okulların öğretmene verdiği maaşlar birçok okulda asgari ücretin altında.

Yine geçtiğimiz hafta; Türkiye’nin birçok ilinde şubesi bulunan LGS ve Üniversite hazırlıkta isim yapan bir okul, önümüzdeki yılın ücretini 600 milyon olarak velilere bildirdi.

Devlet, alacağı vergiye; okul sahipleri kazanacağı paraya bakarak çocukların varlığı develete ve patrona armağan olsun kontrolsüzlüğüne bırakılmış görünüyor.

Milli Eğitim Bakanı sosyal medyada ve okullara gönderdiği yazıda 15 tatilde öğrencilere ödev vermeyi yasakladı.

Memleket rahatladı ! Öğrenciler, veliler ve ne ödev vereceğim diye karar kara düşünen öğretmenler de rahatladı !

Artık çocukların tatilde dijital dünyanın onlara dayattığı oyunlar oynamasına, yaşa uygunluk kriterlerine bakılmaksızın istedikleri videoları izleyebilecekler.

Dijital dünyanın gönüllü köleleri olmalarında beis yok. Yeter ki çocukların canları sıkılmasın !

“TikTok’un sahibi Çinli. Çin’de TikTok ülkemizdeki ve dünyadaki haliyle yasak. Çin çocuklarına; “Çin Güvenlik Seddi” veya “Altın Kalkan Projesi” olarak geliştirdiği sistemle yabancı internet erişimlerini yasaklıyor. Çin, kendi çocuklarını korumak için çok özel bir uygulama oluşturmuş ve kültür eğitim ağırlıklı içerikler eklemiştir. Ayrıca 14 yaş altı çocuklar için internete günlük erişim 4O dakika ile sınırlıdır.

Yapılan bir araştırmada ergenlik öncesi çocuklara hangi mesleği seçecekleri sorulmuş; ABD’li çocuklar sosyal medya ünlüsü (influencer) , Çinliler ise astronomi cevabını vermişlerdir.”

Hekaton'la Son Tango kitabında Mustafa Merter bunları söyledikten sonra ekliyor: “Geogle’ın eski çalışanlarından Tristan Harris şu yorumu yapar: ‘Çin bu teknolojinin çocukları olumsuz açıdan ne kadar etkilediğini anlamış ve ıspanaklısını kendi çocuklarına afyonlu sürümünü ise dünya çocuklarına sürmüştür.”

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Milli Eğitim Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere ülkenin geleceğinde söz sahibi olan devlet erkanı Türkiye’nin geleceğini inşa ve ihya eden pırıl pırıl gençleri afyonlu sürümlerden kurtarmaları bir elzeme dönüşmüş. Tahribat gün geçtikçe arttıyor. Artışın önüne ivedilikle geçmek gerekir.

Hatta Türkiye bir an önce çocukların bilimsel deneyler yapabileceği, nitelikli oyunlar oynayabileceği, milli duygular uyandırabileceği dijital dünyasını kurmalı. Yoksa küresel dijitale çocuklarını kurban vermiş olur.

Gelelim on beş tatilde çocuklarımızın ödev yapmamasının sevincini nasıl kutlayalım meselesine.

On beş tatilde ne yapmalıyız, sorusuna benim naçizane önerilerim: çocuklarımızla mümkünse daha çok vakit geçirmek, ailecek ekran diyeti yapmak, çocuklarla film izlemek (Koro ve Ters Yüz filmini başa alabilirsiniz), çocuklarla bulundukları şehrin mekanlarını müzelerini saraylarını sergilerini dolaşmak, bir yerde durup tatlı veya sıcak bir içecek tadında konuşup hatıra biriktirmek, birlikte mutfakta yemek tatlı kek kurabiye vb yapmak, sofrayı hazırlamak, onlara yapacakları sorumluluklar verip onları hayata hazırlamak, evi onlarla temizlemek, kitap okumak, beştaş satranç dama gibi oyunlar oynamak, imkanlar dahilinde spor yapmak, evin koridorunda top oynamak, çocukları birbiriyle buluşturup dijitalizmden uzak birlikte oyun oynamalarını sağlamak, bir müzik aleti çalmak, şarkı ezberleyip birlikte söylemek, tiyatroya gitmek, yaşlı yoksul ziyaretleri yapıp onlara çam sakızı çoban armağanı bir hediye almak, akraba komşu ziyaretleriyle insanlık bağını pekiştirmek…

Kısaca insanın insan ile tamasına dayalı yapacağımız her paylaşım çocukların aklını, duygularını, meziyetlerini kullanmalarını sağlayacaktır.

İnsan insana yapılan her paylaşım, oyun çocukları çağın dikkat dağınıklığından, hırçınlığından, taşkınlıklarından koruyacaktır.

İnsan insanın yurdudur ve selam.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum