İnsan laboratuvarı

İnsana yönelik yaptığımız her uğraş bizi sosyoloji ve psikoloji bilimlerinin laboratuvarında teorik bilgilerimizin eylem karşılığını görmemizi sağlıyor.

Ahmed Yüksel Özemre’nin “Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı” kitabını okuduğumda Üsküdar insanının profili canlanmıştı zihnimde.

Mahalle esnafı ,özellikle orta halli esnaf, toplum psikolojisini her gün insan laboratuvarında yaşayarak görüyor.

Kitaplara alınmayan ruh hallerinin bizzat yaşayarak şahidi oluyorlar.

Mahallenin esnafı, mahallenin insan profilini hafızasına kazıyan insan sarrafıdır.

Öğretmenlikte insan laboratuvarında hayat buluyor.

Gençlerin yedi yaşından yirmi yaşına kadar geçirdikleri süreci takip etmemizi sağlıyor.

Gençlerin zeka, hafıza, davranış gibi birçok özelliğini sınıf ortamında görmemizi sağlıyor.

Gençlerin en debdebeli inişli çıkışlı yıllarında gençleri doğru yönetmenin, bilgiye ulaştırmanın rehberliğini yapma imkanını da bize sunuyor.

Gençlerin enerjisi en yüksek yıllarını

düşünce verimliliğine dönüştürüyoruz.

Sadece öğrencileri değil ebeveynleri de farklı ruh hallerinde görmenin şahidi oluyoruz.

Öğretmenlik, insan laboratuvarında kendimizi okumamızı da sağlıyor. Öğretmen eğitirken eğitiliyorda. Farklı insanlar içindeki kendi fotoğrafını da görüyor. Kendini okuma fırsatı da yakalıyor.

Mesleğimin yirmi beşinci yılında öğrenciler ile birebir yaptığımız çalışmalar da sürekli dirsek teması içinde olduğumuz birde ebeveynlerdir.

Çocuğu şekillendiren, çocukların aynı ekosistemde yaşadıkları ebeveynlerin her halini öğrencinin hayatına etkisini öğrenciler ile masaya otururken öğrencinin hayatında görüyorum.

Bir adım daha ileriye taşıyayım cümleyi,

bir evin eşyalarından tutunda eşya düzenine kadar baktığımızda öğrencinin nasıl olduğu konusunda tahmin yürütmek mümkün.

Aslan yattığı yerden belli olur misali.

Kütüphanesi olan evde yetişen çocuğun hayata bakışı ile evde sürekli eşyanın paranın konuşulduğu çocuğun hayata bakışı ve kişiliği çocuk olmalarına rağmen aynı olur mu?

Nasıl her ağacın yaşamına uygun toprak ve iklim gerekirse çocuklarda büyüdükleri aile, mahalle, toplum ve ülkenin hayat tarzına uygun toprağa ve iklime dönüşüyor.

İnsanı tanımanın eğitim laboratuvarında epeydir öğretmenlik yapmak bana farklı kişiliğe sahip ebeveynleri tanımamı da sağladı.

Kimileri kapının arkasında ders dinleyip soluğunu hissettiriyor ders çalışan öğretmen ve öğrenciye.

Bazıları hedeflerini öğretmen aracılığıyla çocuğa kabul ettirip çocuğunu hedef tahtasında koşuşturuyor.

Hiçbir şey bilmeme ruh haline bürünen bazı ebeveynlerde çocuğunu ilk kez tanıyormuş gibi cüceden deve oluşturmanın hayaline soyunuyor.

İdeolojisini veya inancını öğrenciye kabul ettirmede hedefe ulaştırmada kamçı gibi kullanan ebeveynlerin sayıları da çok.

Pusuda bekleyip çocuğunun önüne geçmesin diye yakın arkadaşlarının çocuklarına çerme atıp düşürenler ebeveynlerin de sayıları bir hayli kabarık.

Çözdüğünü, okuduğunu, aldıkları eğitimi, gittikleri kursu, birbirinden saklayan ebeveynler de yanlış yaptıklarının farkına zararlı çıktıklarında ve dürüst olmanın trenini kaçırdıklarında varıyorlar.

Çocuğun zaaflarını öğretmen ile paylaşmayıp öğretmenin çocuğu İle doğru yola girmesine yardımcı olmayan ebeveynler kaybedenler listesinde yerini alır.

Hocam çocuğum LGS’de dijital olmayan saat takabilir mi, mesajına karşılık: Sınav salonunda herkesin göreceği tahtada saat olacak diyorum. Ebeveyn; sınıftakinde sorun çıkarsa diye kol saati aldım, diyor.

Ben de sınıfa sorunlu saat neden taksınlar diyerek hem kaygısını boşa çıkarmaya hem de ebeveynin kaygılı ruh halini anlamaya çalışıyorum.

Sermayelerine ve egolarına güvenen ebeveynler yüz yüze konuşma ihtiyacı duymadan mesaj ile emir verme haklarını kendilerinde görüp öğretmenin ve okulun iradesini yok sayıyor. Yanlış adreste oturanların doğru sözü olur mu?

Çocuklarına söz geçirmeyip öğretmeni dilek tahtası görenler de masum rollerini oynuyor: Çocuk bizi dinlemiyor.

Doğru hayat habitatında yetişen çocuklar mesleğimizin bize mükafatı.

Nezaket, zerafet, eleştirel düşünme, neyi anlayıp anlamadığını bilen, soru üzerinden doğru bilgiye ulaşmanın adresine kulaç atan, acabasını iyi ki ile pekiştiren, iletişim köprüleri açık, kendi başına çalışırken not alarak anlamadığını merak eden, öğretmen ile yol alırken kendi başına da yola devam etme güvenini öğretmenden olan, asık surattan yüzünü arındırıp gülümseyen, gülümsemeyi yüzünün sadakası gören, neşeli olmanın sevinci içinde kendisiyle barışık olan, birine bağımlı olmadan yol alma cesaretini kaleminde daim kılan, paylaşmayı seven, doğru bildiğini arkadaşlarıyla da paylaşmak için sabırsızlaşan, arkadaşının başarması için elinden geleni eyleme dönüştüren, paylaştıkça bilginin ve duygunun çoğaldığına inanan... çocuklar geleceğin dünyasını inşa eden insanlardır.

Ahmed Yüksel Özemre, Gel de Çık İşin İçinden deneme kitabında Fransa’ya gittiğinde: “Fransızlar tavukları boğarak öldürdükleri için tavuk eti yemiyordum.” diyor.

Hassasiyet insanın doğru olmasını sağlıyor.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum