Kadınların öğretmenlik ısrarı

Ülkemizde öğretmenlik mesleğine çoğunlukla kadın Öğretmenler hakim. Liseden anaokuluna kadar çoğunluğu kadınlardan oluşuyor öğretmenlerin.

Bu durum ister istemez bize şu soruyu sorduruyor: öğretmenlik kadın mesleği mi? Bu soruya Tolstoy’un tabiriyle cevap verecek olursak: "Yanlış soruya doğru cevap verilmez."

Amerikan üniversitelerinde yapılan araştırmalarda yaygın kanaat şudur:

“Araştırmalar, kadın öğretmenlerin, erkek öğretmenlere göre öğretmenlik mesleğine daha yatkın olduğunu ortaya çıkarıyor. Sınıf içi sıraların yerleşimi, masa düzeni, temizlik, ders materyalleri, ders saatini boşa geçirmeme, eğitsel etkinlikler yapabilme gibi konularda da kadın öğretmenler daha etkin."

Öğretmenliğin kadın mesleği olup olmadığı tezini ülkelerin toplum yapısı belirliyor. Ülkelerin toplum yapısındaki farklılık ( ataerkil- anaerkil ) öğretmenliğin kadın mesleği olduğu iddiasıyla ilgili birbirine zıt sonuçlar çıkıyor karşımıza.

Bizim kadim geleneğimizde öğretmenliğe bayanların daha yatkın olduğu görüşü hakim. Dini öğretimiz de kadınları bu anlamda erkeklerden daha ön plana çıkarıyor.

Kadınların, fıtratları gereği insani hassasiyetleri de erkeklerden bir adım önde. “Yuvayı dişi kuş yapar” atasözü de toplum yapımızda kadının yapıcılığının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Öğretmenlik, bana göre cinsiyet kabul etmeyen bir meslek. Öğretmenlikte daha çok aranan özellik, kişinin mizacıdır. İnsanın mizacına bağlı olarak bazı insanların öğretmenliğe yatkınlıkları daha fazladır. Bu Kişiler öğretmenlik mesleğini isteyerek ve severek yaparlar. Öğretmenlikte de daha başarılı ve verimli olurlar. Bazı insanlar ise öğretmenlik yapmalarına rağmen mizaçları gereği öğretmenlik mesleğine yatkınlıkları azdır. Ekonomik ve toplumsal nedenlerden dolayı öğretmenlik yapmaktadırlar. Eğitimde verimlilikleri ve ders başarıları da düşüktür.

Okullar kadın öğretmenlere emanet.

Türkiye’de öğretmenlerin yüzde 65’i kadın. Bu oran her yıl gittikçe artıyor. Kız öğrenciler, üniversite sınavlarına erkek öğrencilerden daha çok çalışıyor. Yüksek puan gerektiren öğretmenlik bölümünü de çoğunlukla kızlar tercih ediyor. Hakeza KPSS’de de kız çocuklarının başarısı erkeklerden daha yüksek. Ataması yapılan üç öğretmenden ikisi kadın. Ayrıca ülkemizde aile içinde çocuklarına bakmakla babalara göre daha çok sorumluluk alan ( verilen) kadınlar, daha rahat çalışma imkanı sağladığı için öğretmenlik mesleğine erkeklerden daha fazla ilgi gösteriyor.

Kadın öğretmenlerin çok olmasından kaynaklı eğitim aksıyor. Okul idarecileri bu şikayetlerini artık yüksek sesle dile getiriyor. Eğitim seminerleri için gittiğim okullarda da şikayet her seferinde sohbet konusu oluyor. Kadınlar, doğumdan sonra uzun süre izin alabiliyor. Bu süre zarfında okulda kadrolu öğretmen görüldüğü için okula yeni öğretmen ataması yapılamıyor. Ataerkilliğin hakim olduğu ülkemizde kadın öğretmenler; ev işlerini, çocuklarını gerekçe göstererek izin alma, ders sayısını azaltma, nöbet sürelerini değiştirme vb sorunlar ile okulların işleyişini zor durumda bırakıyor. Okulda, gündem eğitimden ziyade ev meseleleri oluyor.

Çalışan iki çocuklu bir annenin sözleriyle yazıyı sonlandıralım:

“İzin dönemleri ve ev işleri arasında kalan kadın öğretmenler kendilerini bu süreçte ne kadar geliştirebiliyorlar ne kadar öğrencilere katkı sağlayabiliyorlar tartışılır. Mesleğin prestijini nasıl artırırız, nasıl öğretmenliği kadın egemenliğinden kurtarıp kaliteyi daha artırabiliriz ? Bu ancak mesleki şartların iyileştirilmesi ile olur. Bu durum kadınlar için de öğretmenlik mesleğini pozitif anlamda etkileyecektir.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.