LGS’ye bir hafta kala

Türkiye’de her yıl 1 milyon 200 bin öğrenci 8. sınıftan mezun olup ortaokul diploması almayı hak kazanıyor. Bu öğrencilerden ortalama 1 milyonu LGS’ye girip nitelikli bir lise kazanma yarışına kendini dahil ediyor.

Liselere Giriş Sınavı’na bir hafta kala aslında kimin hangi okula gireceği şu ana kadar girdiği denemelerin ortalaması ve yüzdelik dilimine bakıp tahmin etmek mümkün. Aksini düşünmek şapkadan tavşan çıkarmaktır.

LGS’ye bir hafta kala üzerinde durulması gerekenler; öğrencilerin doğru davranışlarla bir haftayı geçirip dikkat hatası, yanlış okuma, yanlış anlama, okuduğunu anlamayı pekiştirme, üşenmeden soruyla uğraşma, bilgiyi çağrıştırma, işlem hatasından uzak durma, motivasyonu yüksek tutmak vb.

İkinci bir noktada öğrencilerin kendini yetersiz gördükleri konular üzerinde yoğunlaşmak, konu eksiği olan ders ve konu üzerinde çalışmalar yapmak, zaman zaman Fen Teknoloji, İnkılap Tarihi ve Dün Kültürü ders ezberlerini gözden geçirmek.

Bu yıl sorular nasıl gelecek diye bir merak herkesin aklında. Bu merak tuzak bir soru. Sorular kolay veya zor gelince herkese kolay ve zor olacak. Bunun bir kazananı olmayacak.

LGS kaç net kaç ve doğru yaptığından ziyade bir sıralama sınavı. Her okul yüzdelik dilimindeki sıralamaya göre öğrenci alıyor. 2017’de yapılan TEOG’un Nisan sınavında 17 bin öğrenci tam yapmıştı. 17 bin birincinin geldiği sınavın memnun olanı pek azdı. Bu bir sınav. Sınavın kazananı ve kaybedeni olacak bir eleyiciliği olmalı. Benim bu konudaki temel felsefem, emek veren öğrenciler için soruların eleyici ve zorlayıcı olması daha doğru bir sınav olur.

Gelelim asıl meselemize sınava bir hafta kala bizi yanlıştan arındırıp doğruya yöneltecek son hamlemiz neler olmalı?

LGS’nin yüzde ellisi bilgi yüzde ellisi davranış üzerinden öğrenciyi sorgulayıp başarıya tırmandırıyor veya başarıdan eliyor.

O zaman öğrencinin doğrularını pekiştirici ve öğrenciyi yanlıştan arındıran neler yapılabilir? Neler yapabiliriz gençlerle?

Dijital dünyadan arınmayı başa alalım. LGS’ye bir hafta kala öğrencilerle beraber ebeveynler de ekrandan uzak tutmalı kendini. Malum ekran zihnen ve bedenen öğrenciyi yorduğu yetmiyor gibi bir de öğrencinin soruya odaklanmasını engelleyip dikkatini çalıyor. Zihnini bulandırıyor. Öğrenciyi düşünme tembelliği tuzağına düşürüyor. Gençlerin bu süreci yönetmelerinde ebeveynin de ekrandan uzak kalması öğrenciye de motivasyon olur.

Diğer bir mevzu uyku. Gecenin dinlenme, sükun olma, huzuru yakalama için yaratıldığını anımsayalım. Gece 23.00 ve sabah 08.00 uyku düzeni olmazsa olmazımız olsun. Uykusuz kalan öğrenci; okuduğunu anlayamama, yorgun bedenli, dikkat hatası makinesi gibidir. Gece 23.00’ten sonra odasında hiçbir dijital alet olmamasına dikkat edip ebeveyn çocuğuyla birlikte yatabilir. Çocukları uyutarak uyuyalım. Hem böylece kendisine duygusal destek vermiş olursunuz.

Nasihatten uzak, ebeveynin baskı yapmadığı huzurlu bir hafta. Bu saatten sonra aynı nasihatleri vermek öğrenciye faydadan çok baskı yapar ve zarar verir. Öğrencinin içindeki bilgiye ulaşma heyecanını kaygı, stres, paniğe dönüştürür. Bilindik nasihatler olan; dikkat et, heyecan stres yapma, doğru oku, ben sana demiştim, işlem yap vb sözlerden uzak huzurlu bir hafta yaşatalım ki davranış hatası öğrenciyi bulmasın. Hatta sınav sabahı özellikle mesaj nasihat, talimat vb dikte edici sözlerden uzak duralım. Kendi doğallığında sınava girmesini sağlayalım. Sınav gelip geçici öğrenci ile yakaladığınız huzur kalıcı, ebeveyne kalan bu mükafat.

Kötü örnek üzerinden motive etmekten, öğrenciyi huzursuz eden ortamlardan, görünce kendini huzursuz kılan söz ve kişilerden, ebeveyne ve öğrenciye bir yararı olamayan sınav amaçlı yapılan eylemlerden arındıralım kendimizi. Olur olmaz eş, dost, akrabaların çocuğa sınav merkezli bir şeyler söylemesine izin vermeyelim. Olağanüstü bir hava estirip çocuğa ve kendinize duygu yüklü olağanüstü bir dünya yaşatmayın. Ebeveyn ne kadar sakin, doğru adreste İkamet ederse çocuk da o kadar doğal bir son hafta geçirir. Dünyanın sonu değil. Çocuklarınızla geçireceğiniz daha nice beyaz sayfalar sizi bekliyor.

Her gün yarım saat ailecek yürüyüş. Baharın, göğün, ağacın, yeşilin gözünün içine baka baka derin derin doyasıya nefes alıp yürümek. Doğanın sesine kulak verip, sokağın doğallığına bakıp yürümek. Yürürken, uyuturken, sofradayken sınav merkezli konuşmalardan uzak durup öğrenciye huzur veren ortamlar oluşturalım. Onların kendilerini ifade edecekleri doğal ortamlar oluşturalım. Kendilerini ifade ederken de onları yargılamayalım. Her yerde ve zamanda sınav merkezli konuşmak öğrencinin nefes almasını engelleyip onu boğmak anlamına gelir.

Malum bu yıl öğrenciler kendi okulları dışında sınava girecekler. Bu durum her öğrenci için geçerli. Başka bir okulda öğrencinin sınava girmesine moral bozucu, olumsuz bir durum olarak algılayıp çocuğun yanında dillendirmeyelim. Hatta bunun yararları var. Öğrenciler ara molada birbirine yabancı oldukları için konuşup zihin karışıklığı yaşamadan durup dinlenmiş sükunet bulmuş olacaklar. Sayısal sınavına dingin ve dinlenmiş olarak girmiş olacaklar.

Beklenti yükünü çocukların sırtından alalım. Öğrenciler uzun bir süredir çalışıyor. LGS’de denemelerde üç aşağı beş yukarı aldıkları puana yakın bir sonuç alır. Sınavda bir sihirli el çocuklara dokunup denemelerden çok daha yüksek bir not almalarını sağlamayacak. O yüzden çocuktaki beklentinizi daha gerçekçi kılalım. Hatasız, dereceli bir sonuç bekliyorum gibi olmayacak duaya amin dedirtmeyin hem veli olarak kendinize hem öğrenciye. Elinden geleni yapacağına inanıyorum, deyip kucaklaşıp sevmek en yüksek motivasyon.

Gelelim 28 yıllık eğitimci olarak bu yıl soruların nasıl geleceği konusunda tahminime. Geçen yıl malum matematikten gereğinden fazla kolay soruldu. Türkçe ve Fen eleyiciydi. Bu yıl da okuduğunu anlamaya dayalı soyut düşünme ve dikkat gerektiren sorular eleyici olacak. Bunun için de öğrencilerin normal bir günmüş doğallığında sınava girip duygu düşünce ve kalemini kullanmaları gerekir.

Halil Cibran’ın “Çocuklarınız Sizin Çocuklarınız Değil” şiiriyle bitirelim:
“Kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları onlar…
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar…”

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum