Mahşerin Dört Atlısı İle Savaşan Mustafa Merter ve Hekaton’la Son Tango
Mustafa Merter, 16 yaşında lise eğitimi için İsviçre’ye gidip oradan psikiyatri bilimine kadar maarifini sürdüren, dünya akademisine vakıf, çağın tıkanan insanlık damarlarına fıtrat bilimiyle şifa sunan nevi şahsına münhasır haza bir aydın bilge.
1975’te Lozan Tıp Fakültesi’nde Tıp tahsilini, Psikiyatri Uzmanlığını Zürih Üniversitesi Hastanesi’ne bağlı Burghölzli Psikiyatri Hastanesi’nde tamamladı.
2007’de “Dokuz Yüz Katlı İnsan” 2014’te “Psikolojinin Üçüncü Boyutu: Nefs Psikolojisi ve Rüyaların Dili” eselerini Kaktüs yayınevi yayımladı.
Mustafa Merter’in aralıkta Ketebe Yayınlarından “Hekaton’la Son Tango” kitabı çıktı. Kitap “İnsanlığı Yeniden Yapılandıran” küresel güçlerin hedef tahtası haline geldi.
Psofesör Merter “Hekaton’la Son Tango” kitabındaki düşünceleriyle bu saatten sonra hiçbir uluslararası psikiyatri seminerine davet edilmeyeceği gibi kitaptaki yazılanlar gerekçe gösterilerek Amerika ve Almanya gibi eşcinsel karşıtı söylemlerin suç sayıldığı ülkelerde suçlu (!) kürsüsünde kendine yer ayırmış oldu.
Sosyal medya üzerinden insanlığa boca edilen, insanların ne olduğunu düşünmeye dahi vakit bırakmadan hak hukuk insan hakları bilim kılıflarıyla dokunulmazlık tartışmazlık eleştirilmezlik makamına yükseltip insana dayatılan küresel kötülük şebekelerin dayatmalarına Mustafa Merter, insanlık adresinde ikamet yerini mukim kılıp eserinde okuyucuya çağın kılavuzluğunu yapıyor. Avrupa’da okumanın, dünyayı tanımanın, modern bilime sahip olmanın verdiği güvenle kadim yolun bozulmaması için tüm insanlığa çağrı yapıyor.
Haçlı seferleri, reform, coğrafi keşifler, rönesans, aydınlanma dönemi, sanayi inkılabı, şehirleşme, işçi sınıfı, şirketleşme, gücün tekelleşmesi, dünya savaşları, silahların gölgesi, medya ordusu, bilgisayar, internet, küreselleşme, covid 19. Ve dijital dünya ile Musevi Prof. Hariri’nin tabiriyle “matrix kafesine hapsettiğimiz insanlık.” Sonrası kolay. Sosyal medya devleri tarafından insanın kontrol altında yönlendirilmesi… İnsanlığın geldiği nokta ve dünyanın küresel mimarlarının dünyayı yeniden inşa projesi ile sürüklemek istedikleri uçurumlar…
Mustafa Merter “Aileyi İfsad Etme ve İnsanlığı Yeniden Yapılandırma Küresel Proje Savaşı”ında insanı yeniden yapılandırıp kontrol altına almadaki amaçlarını bize anlatırken insanlık tarihinin kadim öğretilerine tahribat hatta yıkımla başladıklarını başlıklar halinde ele alıyor.
“Kadim Terbiye Sistemi”nin çökertilmesi. Baba otoritesinin kasıtlı olarak yıkılması. Anne, baba ve çocukların en güvenli kalesi olan “Aile” ve “Ebeveyn” değerlerinin dinamitle patlatılması. Eğitimin içinin boşaltılması. İnsanların “Din ve Geleneksel Değerlerden” arındırılması. Kadın erkek farkının ortadan kaldırılması, transeksüellik. Alkol, uyuşturucu, hapçılık.
İnsanlık “Değersiz”leştirilip “Alık”laştırıldıktan sonra tahribatın uçurumlarına insanı sürüklemek: Eşcinsellik, her türlü cinsel sapkınlıkları mübahlaştırma, sübyancılığın normalleştirilmesi ve dünya nüfusunun azaltılmasına giden yollara döşenen kaldırımlar.
Ve esas amaç “goyim’leri (Yahudi olmayanları) kontrol etmek ve gelecekte kendileri için zararsız hale getirmektir.”
Bunları yaparken “insanlık fıtratına mugayir ve insan tahribatına sebep olan her türlü sapkınlığı reva görecek bilimsel veriyi, hukuki düzenlemeyi, medyayı, sivil toplum örgütü desteğini, aktivisti, sponsorcuyu, filozofu, sosyologu… “Minareyi çalan kılıfını hazırlar.” misali her sapkınlığa hukuki ve bilimsel kılıf hazırlayıp inandırıcılığı tartışmasız hale getirildi.
Mesela, cinselliğin doğuştan değil sonradan edinildiği algısı Batı’da ergenlerde tartışmasız doğruya dönüşmüş durumda.
Mustafa Merter “2021 yılında Dünya Çocuk ve Aileyi Koruma Platformunu’nun konuşmacı olarak davetlisiydim. Bizimle sunum yapan bir İrlandalıya şu soruyu yönelttim: “Siz İrlandalılar bildiğim kadarıyla dindar Katoliksiniz nasıl oldu da eşcinsel evliliğine izin verdiniz? Muhatabım bir müddet sustuktan sonra: George Soros gelip bu iş için bir buçuk milyar dolar yatırırsa olur... Merter, bir Macar Yahudisi’nin İrlanda’da ne işi var, sorusunu sormadan da edemiyor.”
Soros küreselci. Peki ne demek küreselci. “Küreselciler, ulusal sınırları ve yasaları önemsemeyen sermaye ve teknolojiyi elinde tutan vatansız seçkinler grubuna verilen isimdir.”
Covid 19 virüsünün küreselciler ile ulusalcılar arasında bir savaş olduğu söylemini anımsayalım. Küreselcilerin ulusalcıları kontrol altına alıp her isteklerini dayatma, kabul ettirme, kendilerine kul kılma savaşı.
“Eşcinselliğin insan ömrünü ortalama 20 yıl kısalttığını, AIDS, Maymun Gribi, Habatit B, birçok kanser türü, depresyon, kaygı bozukluğu, intihar gibi hastalıkların tetikleyicisi olduğu bilimsel olarak kanıtlandığı halde başta Amerika ve Almanya’ya olmak üzere birçok Batı ülkelerinde eşcinsellik ve Transseksüellik karşıtı söylemler ve saydıklarımı söylemek neden suç?”
“Cinselliğin Tarihi” kitabının yazan filozof M. Foucault “Erkeklik ve kadınlık içi boş kavramlardır.” bilimsel havasıyla yardıma koşar.
Eşcinsel Yazar 1984 yılında AIDS’e yakalanıp 57 yaşında ölür. Bunu kimse dillendirmez. Gerçeği gizle, yanlışı yay.
Hukuk, kulağa hoş gelen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ile insanları sokağa döker.
Dünyada çok satanlar listesinin ön sıralarına yerleştirilen ve Vikipedi’ya göre özgür iradeyi inceleyen İsrailli Prof Yuval Noah Harari:
"İnsan hakları bir kurgudur, din gibi, cennet gibi. Biyolojik realitiye uymaz.” bilimsel (!) desteği dumanlı havada yumurtlar gerçeğini.
Yine psikanalistin tanrısı kabul edilen Yahudi Kökenli Erich Fromm “Bu hayat senin. Korkmadan dolu dolu yaşa” kışkırtmasıyla insanları hedonizmin kalesinde hazlarının esiri olmaya pışpışlar.
Ailesini Alman toplama kamplarında kaybetmiş Judith Butler “Yeni İnsan” eserinde on binlerce yıldır kadın erkek kimliğiyle yaşamış insanlar hastalıklıymış. Cinsellik doğuştan gelen değil senin kendini nasıl anlamlandırdığına bağlı. Ve Butler’in resmi onur yürüyüşlerinde afiş bayrağıdır.
Film ve televizyon endüstrisi Hollywood, yıllardır eşcinsel ve sapkın filmler ile buna alt yapı oluşturmuş. Film ve sinema sekteörünün yeni nesli Netfliks devreye girer: Ebeveyn, okul, aile,din, toplum otoritesine karşı çıkan çocuk ve diğer filmlerinden her türlü sapkın ilişkilerin yaşandığı filmler dayatır. Bu filmlere Oscar ödülleri verilir. Sinema ve platformlarda insanlar sıraya dizilir. Yeşil Rehber (Green Book) filmi bunlardan biri.
“Bal” filmiyle “Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı ödülünü alan yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun eşi yazar Leyla İpekçi Hanım’a neden film festivallerine katılmadıklarını sorduğumda “Eğer filmlerinizde eşcinsellik ile ilgili bir karakter, rol, mesaj yoksa bırakın film festivallerinde ödülü sizi film festivallerine dahi kabul etmiyorlar.” demişti.
Aynı durum diğer sektörler için de geçerli. Daveti bırakın çeşitli yasal kılıflar bulup yasaklamaya kadar götürülür baskı. Profesör Mustafa Merter “Hekaton’la Son Tango” eseri bu açıdan önemli. Küreselcilerin yaptıklarını yapmak istediklerini somut verilerle büyük emek vererek hazırlanmış.
Başı ABD’de olan bir ahtapotun kollarıyla tüm dünyaya uzanıp veri toplayan META: facebokk, instagram, whatsApp. Ve bunların sahibi Alman-Leh kökenli yahudi ailenin zeki çocuğu (!) Zuckerberg.
Sosyal medya deviyle “Bakın bundan sonra kaderinizi ben belirleyeceğim.” Subliminal mesajıyla dünyayı gözetliyor.
Geogle’in musevi sahipleri Lary Page-Sergey Brin ve Mark Zuckerberg seçim sonuçlarından, eşcinsel yürüyüşlerine, sansürden ifşaya kadar dünyada etik olmayan eylemlerin bir numaralı destekçileri.
Reşit olmayan kızları tedarik eden Jeffrey Epstein olayı, ABD New York'ta sinagogun altındaki tünellerde çocuk istismarına ait kanıtların hahamlarca saklanması, ABD'NİN İsrail'in yaptığı katliama ses çıkarmaması, Netanyahu’nun “Arap liderlere söylüyorum, eğer çıkarlarınızı korumak istiyorsanız, tek bir şey yapmak zorundasınız: Sessiz kalın" demesi… ve daha birçok küresel olay. Bir amaca çıkıyor dersek abartmış mı oluyor Profesör Merter:
”Esas amaç duygusallığın ötesinde goyim’leri (Yahudi olmayanları) kontrol etmek ve gelecekte kendileri için zararsız hale getirmektir.”
Aslında 7 Ekim’den beri İsrail tarafından öldürülen 20 bin çocuğun ölümünü 8 milyarın her gün seyredip ses çıkarmayacak hale getirilmeleri, ses çıkarmamaları abartmayı kanıtlıyor Profesör Merter’in tespiti.
15 yüzyılın sonlarında İspanya’dan sürülen Yahudileri hiçbir Avrupa ülkesinin kabul etmemesinden Yahudi karşıtlığı söylemin suç sayıldığı bir Avrupa’yı inşa etti bugünkü küreselcilerin ataları.
Bakalım dünya yönetimini elinde bulunduran yüzde iki buçuk dünyayı daha nerelere sürükleyecek?
Mustafa Merter Hoca’nın Hekaton’la Son Tango eseri bize 21. yüzyılı yaşamamızda rehberlik yapıyor.
Eseri okumadan önce “Kadın Nedir?” belgeselini izlemeyi de not alalım.
İnsanlığın Kullanma Kılavuzu
Üzülmezsen sen başkalarının sıkıntısına Yaraşmaz insan demeleri sana