Sıra ile Tanışan Aileler

Yeni bir eğitim öğretim yılının zilleri öğretmen için çaldı. İlkokul öğrencileri içinde çalıyor.
Bu yıl ülkemizde 1 milyon 200 bine yakın öğrenci ilkokul sıraları ile tanışacak. İlkokula yeni başlayan velilerin kaygısı diğer öğrenci velilerine göre daha yüksek. Haklı olarak okula yeni adım atacak olan çocuklarını bekleyen birçok sorunun nasıl çözüleceği kaygısı.
Çocuklar; okul ortamına adapte olmaları, öğretmenlerine alışmaları, okuma yazmayı sökmeleri, akademik bilgiyi kavramaları, sınıf arkadaşlarıyla uyumlu bir sosyalleşme süreci yaşamaları gibi birçok sorunu aynı anda yaşayacaklar.
Ülkemizde okullarda özellikle ilkokul çocuklarına gereğinden fazla büyük insan muamelesi yapılıyor. Çocuklar çok fazla büyük insan sözlerine muhatap oluyor. Akabinde de emir cümleleri ile yola getirilme (!) aşaması başlıyor. Çocukların neşeli olmaları kadar ağlamaları da okula renk katıyor. Her çocuğun mizacı aynı değil. Her çocuk aynı duruma farklı tepki gösterebilir. Hepsinden uyumlu bir tepki beklemek doğru değil. Uyumda zorlanan çocukları pedagojik yöntemler ile çocuklara emir cümleleri kullanmadan okul ile uyumlarında herkesin ( okul, öğretmen, veli) üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi sorunu çözmeye kafidir.
İlkokul, çocuklar için öncelikle akranlarıyla uyumlu bir sosyalleşme alanıdır. Sıraya yeni oturan çocuğa Einstein muamelesi yapıp okuma yazma yarışına sokmak ne kadar doğru değil ise onlardan büyük insan davranışları bekleyip hemen uyum sağlamlarını beklemek de o kadar doğru değil.
Gelişmiş dünya ülkeleri ilkokulda çocukların akranlarıyla oyun ortamı içinde bilişsel becerilerini geliştirmeyi akademik bilgiyi öğrenmelerinden daha öncelikle hale getirmiş durumdalar. Erken okuma yazmayı öğretip matematik yaptırmak yerine çocukları spor, sanat, düşünsel bir beceri ile besleyip desteklemek daha doğru bir eğitim yöntemi. Çocuk zamanı gelince zaten okuma yazmayı öğrenecektir.
Alman yazar Herman Hesse okulu:” Çocuklara yaşamın kapısını aralaması, onların yaşamına hizmet etmesi, yapay bir yaşam yerine gerçek bir yaşam sunması, ürkek öğrencilerin soğuk öğretmenler karşısına çıkmaması ” olarak tanımlar.
Ahmet Pulat ve Beyzanur Pulat eğitime gönül veren iki insan. Eş, ebeveyn ve öğretmen kimliklerini örnek şekilde kendilerinde bulunduruyorlar. Okula yeni başlayacak çocukların ebeveynleri için onların kalemlerine müracaat ettim.
Yaz tatili tüm hızıyla devam ederken, yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin son derece heyecan duydukları bir dönem geldi çattı. Bu dönemde bir sınıf öğretmeni olarak en fazla merak edilen ilkokula başlama dönemini ele almaya karar verdim.
Birinci sınıfa alışma döneminden evvel, ilkokula karar verme sürecine gelirsek yaz tatilinde mutlaka başlanacak okul öğrenci ile birlikte gezilmeli ve okula karşı heyecan uyandırılmalıdır. Eğitim-öğretim yılı başlamadan önce okulunu tanıyan çocuk okulun ilk günü daha motivasyonlu ve kendinden emin başlayacağı şüphesizdir. Eğer farklı okul tercihleri sunulan bir çocuk ise, karar aşamasında çocuğun aktif katılımı sağlanmalı ve fikirlerine değer verilmelidir. Öğrenci yaz tatili sürecinde okula duygusal anlamda ne kadar hazırlanırsa, birinci sınıf sürecinin o kadar verimli geçmesini beklemek gerekir.
Yukarıda bahsedilen aşamadan sonra ise artık yeni bir hazırlık dönemine girmek gerekir. Artık evladımız, ilkokul öğrencisi ünvanını kazanmıştır. Eğitim-öğretim yılı başlamış ve okula hazırlık dönemi içerisine girilmiştir. Bu dönem gerek veliler gerek öğrenciler için zorlu ve bir o kadarda heyecanlı bir süreçtir. Çocuğun bireysel farklılıklarına göre mutlaka uyum sürecinde gereksinim duyulan ihtiyaçlarında değişmeler görülür. Bu bireysel gereksinimleri öğretmen ve veli ortak iletişiminde belirlemeli ve buna uygun bir planlama yapılmalıdır. Sınıf öğretmeni olarak ilk olarak gözlemlediğimiz ihtiyaç güven olmaktadır. Öğrenci okula güvendiği kadar, ailesine de güven duymalıdır. Bu sebeple öğrenciyi aile alacaksa mutlaka zamanında okula bırakma ve okuldan alma sürecinde çok dikkatli olmalı. Servis araçılığı ile ulaşım sağlıyorsa çocuğu servisten karşılama noktasına dikkat edilmeli. Bu durum öğrencinin okulda kendini daha rahat ve güvende hissetmesine destek olacaktır. Ebeveynlerinden ayrılmak istemeyen öğrenciler günün en heyecan verici durumlarıdır. Bu öğrenciler zorla ailelerinden ayrılmamalıdır. Kademeli bir ayrılık söz konusu olmalı. Öğrencinin duyguları mutlaka dikkate alınmalı. Unutulmamalıdır ki çocuk için okul, aileden ayıran bir yapı değildir. Bunun için hassas davranılmalı. Okulun ilk günleri ne kadar olumlu bir duygu oluşturulursa aslında eğitim öğretim yılı o derece uyumlu geçecektir. Öğrenciler ile kuvvetli bir duygusal bağ oluşturulursa ve ihtiyaçlarına cevap verilirse, çocuk o derece olumlu duygulara sahip olacaktır. Bu süreçte sınıf öğretmeninin verimli olması adına okuldaki diğer öğretmenler ve personeller tarafından gereken destek sağlanmalı.
Dönemimize baktığımızda iyi bir okul mu iyi bir öğretmen mi yapısı üzerine düşünülmekte. İyi bir öğretmen kadrosu olan okul zaten iyi bir okuldur. Bu sebeple okulun kriterlerinde bakılması gereken ilk unsur okulun kadrosunda yer alan verimli ve mutlu öğretmenlere sahip olmasıdır. Velilerin ve öğrencilerin öğretmenleri tanımaları en büyük hakları. Bu yoldan çıkarak kriterlerimizin en önceliğine öğretmeni koymakta fayda vardır. Tutkulu bir öğretmen, okula büyüleyici bir hava katarken, tutkusunu yitirmiş bir öğretmen harika bir okulda bile heyecan uyandırmayabilir. Bu konuda en iyi özetlerden birini sayın Buket UZUNER yapmıştır: “Hayatta en büyük mucize, küçükken iyi bir öğretmene rastlamaktır.” İfadesi ile öğretmenin, özellikle ilkokul sürecinde öğretmenin önemini ifade etmiştir.
Öğretmen ne kadar mükemmel olsa da, mutlaka çocuk bazı sorunlar ile yüzleşecek.
Bir veli olarak öncelikle bunları kabul etmekte fayda vardır. Okulun önemli bir işlevi, bireyi toplumsal düzene hazırlamak ise mutlaka burada sorunlar yaşanabilir. Toplumsal hayatta çocuğu bekleyen sorunlar ile çocuk bu süreçte baş etmesini öğrenir.
Ebeveynler bu sorunları fazlaca büyüttüğünde veya çok yoğun kaygılar taşıdığında çocuk için daha küçük olan olay büyür ve içinden çıkılmaz bir sorun haline gelir.
Bu durum çok tehlikeli bir sürece ilerleyebilir. Sorunlar çocuklar için daha kolay ve basit görülebilir, sorunları gerekli kişiler ile görüştüğünde kendisinin çözebileceği güveni çocuğa verilmeli. Ebeveynler kaygılarını çocuğa yansıtmadan, özelde öğretmen ve idare ile görüşmelidirler. Çocuğumuzun daha özgür ve toplumsal hayatın içinde aktif rol almaya başladığını kabul etmek ve buna uygun davranmak için birinci sınıf harika bir süreçtir. Bu süreçte çocuğa verdiğimiz tüm güvenler, onun ileride kararlarını verebilen sorumluluk sahibi ve kendini tanıyan bireyler olmasına en önemli zemini hazırlayacaktır. Tutkulu öğretmenler, tutkulu öğrenciler ve destekleyici velilerin olduğu eğitim öğretim ortamı; öğrencinin mutlu, başarılı olmasına giden merdivenlerin tırmanıldığı heyecanlı bir sürece dönüşür.”

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum