Erdoğan’ın ötesi…

Uluslararası arena, son birkaç yıldır devletler arası sıcak çatışmaların ve gerilimlerin doğuşuna ve artışına tanıklık ediyor.

Bu gelişmelerin kuvvetli ve yeni bir iklim oluşturarak devletin stratejik hesaplarını ön plana çıkardığı açık.

Siyasetin topluma arz ettiği artan oranda, çatışmalar ve çatışma ihtimali, güç, silah, güvenlik ulusal fayda ve varoluş unsurları... Buna paralel olarak dengeler ve algılar da kayma yaşıyor. Devlet, topluma oranla, güvenlik; pasif güce kıyasla, çatışma kültürel etkileşim karşısında alan ve değer kazanıyor. Bütün bunlar, milliyetçilik, göç, millî ekonomi esintileri içeriyor. Önemlisi, sınırları kapalı “ulus-devlet” fikrine geri dönüşe dair ipuçları taşınıyor. Pek çok ülkede, güçlü siyasi irade, ulusal güç ve güven arayışı tekrar siyasetin temel taşlarından birisi olmaya doğru ilerlerken, çok kültürlü toplum fikrinin yerine tek kültür düzenini talep eden bir toplumsal irade büyüyor. Bunun bir ucu, otoriter eğilimlere, popülist düzenlere ve meşruiyetine, sindirmesine açılıyor. Diğer ucu ise toplumlarda içe kapanma eğilimini besliyor.

Velhasıl; dünya ufku, geleceği, bireyi açık toplumun tanımladığı, özgürlükçü değerlerin hükümran olduğu günlerden uzaklaşıyor; hatta bunlara, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi liberalizme dair krizler yaşayarak kapalı arenalara doğru ilerliyor.

Bu gidişin riski veya anlamı, bu köşede sık dile getirdiğim üzere, devletlerden siyasete ve toplumlara uzanan otoriterleşme eğilimidir.

Tekrar ve sistematik olarak vurgulayacak olursak buna zemin hazırlayan üç büyük faktör bulunuyor.

Nüfus baskısı altındaki taşıyıcı ekonomilerin her yere sirayet eden büyüme krizi, enerji tedarik sarsıntıları ve maliyet enflasyonu gibi unsurlarıyla derinleşen, hızla toplumsal alt ve orta katmanlara yansıyan global ekonomik sarsıntı faturaları bunların birincisidir. Kriz, tahrik ettiği işsizlik ve eşitsizlik hâlleriyle ciddi sınıfsal ayrışmalara yol açarken, ortalama refah gibi temel beklenti ve talepleri sistematik olarak karşılıksız bırakıyor.

Bir diğer faktör, tarihte birçok kez görüldüğü gibi büyük göçler ve büyük kültürel karşılaşmaların sarsıcı etkilerinden oluşuyor. Bunun ürettiği içe kapanma, içe kapanmanın beslediği öteki alerjisi, demokratik ilkeler ve siyaset arasındaki doğru orantıyı olumsuz etkiliyor.

Üçüncü faktör ise sert siyasal karşılaşma, irrasyonel ve radikal meydan okumaların yükselmesiyle karşımıza çıkıyor. Siyasal, ideolojik, kültürel, dinsel alan kontrolü arayışı ve bu istikametteki çatışmalar, toplum karşısında devlet ve hükümran siyaset alanını genişletiyor. İŞİD dalgası, Ortadoğu’nun silah ve ölümle altüst oluşu, meydan okumalar ve milliyetçilikler bunun örnekleri arasında bulunuyor.

Türkiye’nin bu gelişmelerden payını almadığı düşünülebilir mi?

Erdoğan’ın siyasi anlamı, son yazımda sözünü ettiğim sadece gerçekleştirdiği büyük dönüşümün yanında, yeni global dalgayı temsil etmesinden geliyor.

Şu iki husus önemli:

Erdoğan’ın otoriter güç siyaseti bu dalgaya uyumlu, doğrulanma/doğrulanma kaynaklarını bu dalgadan, bu dalgayı kuşatan global gelişmelerden alıyor, güç ve değer arasında ilişki kurarak onu tam temsil ediyor

Muhafazakâr toplumsal eğilimler ve beklentiler, Erdoğan’ın üzerinde sörf yaptığı milliyetçilik, güçlü devlet ve gelecekle, yeni global siyasi iklimle kesişiyor. İlke yerine faydayı, demokrasi yerine güç ve başarıyı ödüllendiriyor. Milliyetçilik böyle tarif buluyor.

Global siyaset ve ülke siyaseti ilişkisi güçlü…

Yeni siyaset zemini bu…

YORUMLAR (15)
15 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.