Tavşanı da öldürdünüz…

Hukukun üstlüğü sıralamasında 140 ülke arasında 116. sırada,

Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 165. sırada,

Organize suçlarda Avrupa birincisi,

Cumhuriyet tarihinde ilk kez gri listeye girmeyi başarmış,

Yüksek enflasyonda Avrupa ülkeleri arasında zirvede, dünyada ise 8. sırada olan bir ülkeyiz.

Ülke öyle bir hale gelmiş ki nüfusun en zengin yüzde 10’luk kesimi toplam servetin yüzde 69,8’ine sahip, geri kalan yüzde 90 toplam servetin yüzde 30’undan nasipleniyor.

Nüfusun en yoksul yüzde 30’luk kesiminin ise servetten aldığı pay ekside.

Yani yetişkin nüfusun yüzde 30’unun servetini topladığınızda ortada servet değil yaklaşık 1 milyar dolarlık net borç oluyor.

İşte bu ülkenin 22 yıldır yöneteni olan siyasi iktidar, günlerdir Türkiye’nin “sivil” bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Daha 6 yıl önce kapsamlı anayasa değişikliğine giden ama yaptığı bu anayasaya da uymayan bir iktidardan söz ediyoruz.

Vazgeçilmez laiklik ilkesi anayasada hala yazılı iken Nass’lar ile ekonomiye yön verilebiliyor örneğin.

Diyanet açıklamaları, Milli Eğitim politikaları ile laiklik ilkesi defalarca saldırıya uğruyor.

Anayasayı yok sayan hakimler Yargıtay üyesi yapılıyor, Bakan yardımcısı oluyor.

“Anayasa Mahkemesi kararları da AİHM kararları da bize bağlamaz” neredeyse bir motto haline getirilmiş durumda.

Cumartesi anneleri her hafta sonu Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen göz altına alınabiliyor.

Cumhuriyet tarihinde görülmemiş derin bir yoksulluk, durdurulamayan bir enflasyon yaşanıyor.

Ama ülkeyi bu hale getiren siyasi iktidar toplum yeni anayasayı tartışsın istiyor…. Biz de tartışıyoruz nitekim.

“Bu tartışmaları niye yapıyoruz” diye sormuyoruz.

Gerçekleri görelim… Demokratik anayasa yapılması koşulları bugün bu ülkede yok…

Zaten iktidar da “demokratik” demiyor, “sivil” diyor.

Anayasa demokratik olmadıktan sonra ister askeri olmuş ister “sivil”, ne fark eder… “Sivil” lafıyla çocuk kandırır gibi bizi kandıracaklarını sanıyorlar.

Anayasaya ihtiyacımız olacak ise, o anayasa sadece sivil değil aynı zamanda demokratik anayasa olmalı.

Peki, siyasi iktidarın demokratik bir anayasa isteyip istemeyeceğini test etmeye gerek var mı?

Ya muhalefet?

Kendi örgüt yapılarında dahi demokrasi alerjileri olduğunu kendileri bize çok güzel göstermediler mi? İtina ile de göstermeye devam ediyorlar.

Siyasi iktidarın demokrasi talebi olamayacağı bilinirken, muhalefetin de demokrasi vizyonu yokken Türkiye’de yeni ve demokratik bir anayasa yapılamaz.

O zaman bu anayasa tartışması neden yapılıyor?

Çünkü siyasi iktidar OHAL altında gönlünce yaptığı anayasa değişikliğinden tatmin olmadı.

Cumhurbaşkanı seçilebildiği kadar seçilsin, %50+1 oranı değişsin istiyorlar büyük bir ihtimalle.

Daha yeni bir genel seçim yaptı ülke.

Sisteme karşı çıkan yüzde 48.5 nerede ortaklaştı?

Özgürlük, refah ve eşitlik için demokratik cumhuriyette, hukukun üstünlüğünde.

Bu vaatler ile umutlanarak oy verildi ve verilen oylar ile muhalefet vekilleri mecliste yerini aldı.

Peki yüzde 48,5’un isteyeceği demokratik bir anayasanın, ülkeyi giderek koyulaşan bir baskı ile yöneten siyasi iktidarın getireceği tekliften çıkmayacağı aşikâr iken, oyları alıp meclise giden muhalefet neden siyasi iktidarın anayasa tartışmasına nokta koymuyor?

Siyasi iktidara oy verenler de dahil toplumun ortaklaştığı en yakıcı, en önemli dertleri neler?

Yüzde 68,6 ile en başta ekonomi ve hayat pahalılığı geliyor.

Sonra işsizlik, adalet, şiddet, asayiş güvenlik, eğitim, sağlık, sığınmacılar …

22 yıldır iktidarda olan yönetimin sebebi olduğu toplumun bu ortak dertleri konuşulamıyor.

Konuşulmasın isteniyor belli ki…

Gelin bu tuzağa düşmeyin. Gelin bu tuzağa düşmeyelim.

Asıl soruyu soralım:

Bu yokluk, bu yoksulluk nasıl bitecek?

Bu iktidarın yapacağı yeni anayasa ile değil elbette, hukuka dönmekle bitecek.

Hukuka dönemeyeceklerin önümüze koyduğu bu anayasa tartışması faydasız, akıl çelen, zaman çalan bir tartışmadır.

Bu oyuna muhalefetten dahil olacaklar çıkarsa, bilin ki siyasi iktidarın örtülü yandaşıdır.

Ekonomi ve hayat pahalılığı …

İşsizlik, adalet, şiddet, asayiş güvenlik, eğitim, sağlık, sığınmacılar…

Bunları nasıl çözeceksiniz, onu söyleyin…

Şapkadan tavşan çıkarmayı da artık denemeyin…

Çünkü o tavşan çoktan öldü.

YORUMLAR (28)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
28 Yorum