Birkaç bin can kurtarmak veya PKK'nin son kışı.

Güvenlik Zirvesinden, PKK’ye karşı operasyonların kış koşullarında da ara verilmeden sürdürüleceğini kararı çıktı dün akşam saatlerinde…

İlk bakışta beklenen ve rutin bir açıklama gibi görünse de bu ifadenin arkasında çok daha başka bir şey var.

Son savaşın başladığı an olarak kabul edilebilecek hava bombardımanından bu yana resmi açıklama, PKK’nin 2300 militanının etkisiz hale getirildiği yönünde.
Kesin tespitlere dayalı bu sayının gerçekte olandan birkaç yüz kişi daha eksik olduğunu düşünülebilir.

Bu ciddi kaybın yanında PKK’nin uyuşturucu ve para ile silah stoklarının, kurulu mevzilerinin, raylı Doçka mağaralarının vs tahrip edilmesi stratejisinin, PKK’ye karşı yürütülen bu son STK harekatında insan hedeflerden çok daha fazla öncüllendiği düşünüldüğünde, “PKK’nin beli kırıldı” söyleminin çok da yanlış olmadığı sonucuna varırız.

Kentlere yığdıkları silahların başlattıkları bu aptalca savaşa destek vermeyen Kürt halkı tarafından kullanılmayıp güvenlik güçlerinin eline geçmesi, YDGH çetelerinin bir büyük hata olduğunun anlaşılması ve bunların acemice saldırılarıyla asker polisten çok sivillere zarar vermeleri, medyalarının ise pompaladığı yalanlarla konuyla ilgili bütün rekorları kırmasının, yani apaçık yenilgilerinin üzerine şimdi bir de, seçim sonuçları geldi.

Ortada açık bir gerçek var; AkParti hükümeti bu işin sonuna kadar gidecek.

PKK’den istenen halâ aynı; Türkiye sınırları içinde bir silahlı tehdit oluşturmaya son vermeleri.

Bu işin askeri boyutu.
Bir de siyasi boyutu var.

Her ne kadar AkParti, anayasa değiştirecek, daha doğrusu kendi stratejileri doğrultusunda halk oylamasına sunacak çoğunluk vekil sayısına ulaşamadıysa da oldukça yaklaştı ve parti kurmaylarıyla Erdoğan’ın ifadeleri, bu son 4 yıllık dönemde, Yeni Anayasa yapımı konusunda oldukça kararlı olduklarını gösteriyor.

Yeni Anayasa konusunda AkParti, kendi ilkelerinden ödün vermese de mecliste varlığı bulunan HDP, CHP ve MHP vekillerinin en az bir grupta bulunanlarından destek almak zorunda.

Bu zorunluluğun Anayasa içeriğine etkisinin, ilkeli tutum konusunda kararlılığı ile bilinen AkParti için oldukça az olacağı beklenebilirse de, gözden tümüyle çıkarılamayacağı da ortada.

Yine aynı şekilde, Barış Sürecinin başlangıcından günümüze kadar gelen dönemde, (birkaç çekingen ve belirsiz açıklama ayrı tutulsa da) HDP’nin ve özellikle de eşbaşkanların AkParti hükümetine karşı uzlaşmaz, yıkıcı tutumları da ortada.

Bileşkesinde bulunan ve tüm kifayeti provokasyon ile irrasyonel söylemlerden ibaret Türk Solunun dümen suyuna takılmış giden, bir PKK aparatı olmaktan başka bir şey yapmadan milyonlarca Kürdün iradesine örgütsel disiplin, silah zoru ve yalanlarla ipotek koyan bu siyasi hareket, Yeni Anayasa konusunda nasıl bir pozisyon alacak?

Yine her zamanki sekter tavırlarıyla HDP’liler, tümüyle red ve yalanlarla dokunmuş itham politikalarıyla her gelişmeye engel mi olacaklar?
Ve de en çok Kürtler için önemi büyük bu virajı ülke, onlarla mı, onlarsız mı dönecek?

Bu soruların cevabını vermek için, şimdiye dek PKK savaş ağalarından başka hiçkimseye bir faydası olmamış politikalarından vaz geçmek için vakitleri sandıklarından çok ama çok daha az.

Zira bu kış, barış sürecinin öncesindeki çatışma dönemlerine hiç benzemeyen bir kış olacak.
Geçmişte kış, PKK gerillasının kışlama bölgelerindeki köy ve mağaralarına çekilerek atıl duruma geçtiği ve yine dağların geçit vermez kar örtüsünün TSK operasyonlarına olanak tanımamasının sonucu olarak, diğer mevsimlere göre sakin geçerdi.

Ama bu seferki öyle olmayacak.

Son çatışma döneminde PKK’nin askeri kanadı HPG’nin unsurları, çoğunlukla kentlerde gerçekleşen çatışmalara, çatışma bölgesi güvenliğini alan askeri birliklerce yaklaştırılmadılar.
Savaş onlar için çoğu zaman F-16’larca yapılan saldırılardan saklanmakla geçti.
Bazen de iyi planlanmış ve yine hava desteğiyle üzerlerine gelen kara harekatlarındaki özel birlikler tarafından ezildiler.
Yine de önemli bir kısmı halen dağlarda ve artık kışlama pozisyonunda beklemeye geçiyorlar.

Üç yıldır kızılötesi görüşe sahip Göktürk uydusu ise uzayda gözlem yapıyor ve diğer insansız hava araçları ile elektronik harp donanımları, eskisinden çok daha gelişkin vasıflarıyla yine eskisinden çok daha koordine, yetenekli bir TSK’nın emrinde.

Kış iyice kendini hissettirip dağlar karla kaplandığında ve PKK’lilerin sığınaklarından uzaklaşma şansı kalmadığında, bulundukları yerlerde tespitleri, artan ısı görüşü kontrastında, çok daha kolay olacak.

Tesbit edilmiş sığınaklar ya nüfuz edici mühimmatla imha edilecek ya da bölgeye hava indirmesiyle ulaştırılan komandolarla karşılaşmak zorunda kalacaklar ve eğer teslim olmazlarsa da imha edilecekler.
Bu kaçınılmaz.
Dağlarda kışlayacak HPG’li sayısını tahmin etmek çok kolay olmasa da birkaç bin seviyesinde olduğu düşünülebilir ve bu insanların tümü ya yakalanacak ya da ölecekler.

Bunu engellemenin tek bir yolu var;
PKK’nin hemen, çok yakın bir zamanda, henüz halâ dağlardaki yollar ulaşıma açıkken geri çekildiğini açıklayıp ateşkes istemesi.
Tahminen hükümet bunu ancak silahsız olarak çekilmeleri şartıyla kabul edecek ve çıkışlarına göz yumacaktır, ancak zaman çok az.

Kışın bastırdığı koşullarda ateşkes istemek ve baharla birlikte çekilme sözü vermek de yetmeyecektir.
PKK ne kadar güvenilmez ve akıl dışı davranmak konusunda ısrarlı bir örgüt olduğunu, geçtiğimiz iki yılda açıkça gösterdi.

Hükümetin ise önünde Kürt oylarını riske atacağı bir seçim bulunmuyor.
İşini sağlama almak ve dağları temizlemek isteyecektir.

Yani önümüzdeki haftalarda bir çekilme olmaz ise, PKK’nin Suriyedeki şimdilik güvenli bölgelere sığınmış kurmayı, yine ve yeniden birkaç bin Kürt gencinin ölümüne sebep olacak.

Bunun meclise yansımasının ise, HDP’nin diğer birçok meclis çalışmasıyla birlikte, Yeni Anayasa yapımının da dışında kalması şeklinde gerçekleşeceği kesin.

Yani bu kış bastırdığında HDP bir işlevsel siyasi aktör olmaktan çıkacak, yüzlerce Kürt genci hayatını veya geleceğini yitirecek ve Kürtler büyük oranda, temsiliyet yetenekleriyle haklarını, savaş ağalarının bekasına terketmiş olacaklar.

Çekingen birkaç demeç ve yaygın suskunluk, akılların başlara az da olsa devşirildiğini düşündürse de PKK/HDP cephesi ne yazık ki halâ gerçeğin çok dışında yaşıyorlarmış gibi görünüyor.

Bu konudaki belki tek umut, Öcalan’ın sahne alıp yuvarlak sözlerle kendini ifade etmekten vazgeçerek, HDP ve PKK’yi sert biçimde eleştirdikten sonra açık ve net bir “çekilme emri” vermesi, muhatapların da bu emri eksiksiz yerine getirmesi.

Yoksa yine çok canlar yanacak.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.