2019’u görür müyüz?

14 yıldır borçla yaşıyorsun... Bırak bu hayatı, sonu iyi değil. Gel biraz çalış, üret ve kazanarak yaşamaya başla” diyorsun.

Ama hiç umurunda olmuyor.

“Ben hayatımdan o kadar memnunum ki” diyor.

“Her istediğimi yapıyorum, herkes benden bahsediyor, herkes beni seviyor.”

“Çıkar şu süslü ütülü elbiseleri de mavi işçi kıyafeti giyerek çalışmaya-üretmeye başla” demenin ne yararı olur.

Olmadı da zaten.

14 yılda 492 milyar 734 milyon dolar açık veren ekonomi yönetilmiş.

14 yılda dışarıdan çoğu borç olmak üzere 553 milyar 989 milyon dolar para alınmış.

14 yılda kaynağı belirsiz şekilde 34 milyar 378 milyon dolar para gelmiş

14 yılda rezervlerde sadece 95 milyar 223 milyon dolar artış olmuş

14 yılda faiz piyasasının payı yüzde 15’den yüzde 75’e fırlamış

Ve bir gün gelmiş iş sıkışmış. Düşman aranır olmuş.

***

28/04/2015: “Patinaj” başlıklı yazımda:

“Arjantin, Brezilya, Endonezya, İran, Malezya, G. Afrika, Taylan, yani bizim gibi orta sınıf gelişen ülkeler. 2008-2013 arasında 4 trilyon 794 milyar dolardan 6 trilyon 404 milyar dolara büyüyorlar. Türkiye’nin emsali olan ülkeler 2008-2013 kriz yıllarında yüzde 34 büyüme performansı gösterirken, Türkiye yüzde 10 büyüme oranında kalıyor. Türkiye, Dünya’nın en büyük ekonomi sıralamasında 2 basamak gerilerken, kişi başına gelirde de 3 ülke önüne geçiyor.”

08/05/2015: “Neden Sorunları Çözmek Yerine Üstü Örtülüyor” başlıklı yazımda:

“Bu yazıyı insanlar çok okusun diye yazmıyorum. Tarihe kayıt düşmesi için, 2-3 yıl sonrası için yazıyorum.

Yanlış teşhisler ve düşünceler çok ağır sonuçlar getirir. Mesela 29 Buhranı yanlış ekonomik teşhis sonucu derinleştikçe derinleşti.

Ekonomide bazen şişme dönemleri yaşanır ki, o dönemlerde her şey güllük gülistanlık görülür. Oysa işi bilenler asıl o dönemlerde korkar ve herkes iyimserken onlar sorunlardan bahsederler.”

26/05/2015: “Bu Seçimi Kim Kaybedecek?” başlıklı yazımda:

“Ekonomide sorunlar öyle birikti ki; artık bu ekonomi programı ile devam edecek olan parti 2019’u zor görür mü derseniz.

Net olarak kayıtlara geçmesi için söylüyorum: Mevcut ekonomi programı ana hatları ile 2001 IMF-Derviş programıdır ve miadı 2007’de bitmiştir. Bu program ile devam edecek Hükümet 2019’u zor görür. Lütfen kaydedin...

Türkiye’yi 2019 sürecinde acı bir tablo bekliyor. Bu seçimde sorun yok; asıl sorun 2019’a çıkabilecek miyiz?”

05/06/2015: “Hükümeti Bekleyen Asıl Tehlike” başlıklı yazımda

“Çok ciddi bir tıkanıklığa doğru gidiyoruz. Özellikle ekonomide..Sinsi bir gerileme yaşıyoruz. Şifreyi çözenler yazıyor ama perdenin önündekiler hala güzel bir film seyrettiklerini sanıyorlar.

1-Ekonomi programının değişmesi gerekiyor. 2-Devletçilik azaltılmalı 3-Emekli ve memur oranı ve yükü azaltılmalı 4 Sermayeye ulaşım sağlanmalı”

30/06/2015: “Faiz Lobisinin Oranı Yüzde Kaç?” başlıklı yazımda

“Yıllarca yüksek faiz belası ile uğraşmış bir ülkeyiz. Ülkenin faizle soyulduğu tezi ile yıllarımız geçti.

Ve şimdi ben

Herkes düşük faizi savunurken ortaya çıkıp: Düşük faizin aslında yüksek faizden daha büyük bela olduğunu anlatamaya çalışacağım. Evet, düşük faiz yüksek faizden daha büyük beladır.

Şimdi faizlerin yüzde 10’lar olduğu dönemler. Bankalara bakın, toplumun en alt gelir grubu bu sefer bankada kredi alma kuyruğunda. Kısaca faizler yüksek iken alt gelir grupları faiz ödemez, faiz alırdı. Faizler düşünce ise fakirler faiz öder noktaya geldiler.

Düşük faiz, fakirleri faiz öder noktaya getirip borç batağına çekmenin en güzel yoludur. Prof. Dr. Mike Tsıonas Yunanistan’ın iflas sürecini eski adı AET olan Avrupa Birliğine girişe bağlıyor. Üç ana başlık veriyor:

AET’ye girdikten sonra üretim sürecinin çöktüğünü, para politikası bağımsızlığının kaybolmasının bu çöküşte çok etkili olduğunu anlatıyor. İkinci sorun tarım sektöründe oluşmuş ve tarım bitmiş.Üçüncü sorunu olarak ise borçluluğun çok arttığını söylüyor.

İkinci ve üçüncü sorunu oluşturan ana nedenin ucuz faiz olduğunu söylüyor Tsıonas. Ucuz faiz çok ucuz bir hayat sunuyor. Ucuza borçlan-çalışmayı azalt-tüketimi artır. Özetle Yunanistan’ın başına gelen bu olmuş.

Aslında faiz lobisi denilen yapı için düşük faiz gerekiyor. Faiz düşük olacak ki herkes kullansın. Faizler düştükçe borçluluk artmış, yabancıların mallarının tüketimi artmış (ithalat) ve cari açık patlamış”.

Evet... 1 yıl önce bu notları düşmüşüm. Sizce düşman içerde mi, dışarıda mı? Veya düşman arayacağımıza doğruları yapmaya başlasak daha iyi olmaz mı?

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum