Fikri fakirlik

Aklın, mantığın bilimin yok olduğu yerde üst kimlik din ile tanımlanır. Ya da tersini söyleyebilirsiniz.
Avrupa karanlık Ortaçağ’dan çıkışı Aydınlanma Çağı olarak gördü. Kaybettiği aklı bulmak için bin yıldan uzun süre uğraşmak zorunda kaldı.
Gelelim bize…
Özellikle gençler ve iyi eğitimliler ülkeden çekip gidiyorlar. Beyin göçü dayanılmaz seviyelere geldi.
Geride kalanlara nasıl bir akıllanma süreci tavsiye edebilirsiniz?
Arkasına bakmadan çekip gidenlerin vatan sevgisi olmadığını mı söyleyeceksiniz? Yoksa onları o derece boğan cehalet devrinden mi bahsedeceksiniz?
2009 yılında İstanbul’un sakin semtlerinden birinde normal bir daire 100 bin dolardı. O tarihte asgari ücret ise 535 dolar seviyesindeydi. Yemeden, içmeden 15,5 yılda o daire satın alınabiliyordu.
Bu yılın ilk 5 ayında asgari ücret ortalama 596 dolar. Ama artık o daire 225 bin dolara çıkmış durumda. Yani alım gücünüz artık 15,5 yıl değil, 31,5 yıl.
Dolar bazında ücret artmış ama alım gücünüz yarı yarıya düşmüş. Buna Türkiye mucizesi diyebilirsiniz.
Bundan 3 yıl önce 1 aylık gıda harcaması 300 dolardı. Şimdi aynı ürünleri 645 dolara alabiliyorsunuz.
Fakirlik maddi olsa bile bunun temelinde fikri fakirlik yatmaktadır. Yıllarca maddi fakirlikten bahsedip duruyoruz; oya işin temeline inmedik.
Fikri fakirlik için önce o zeminin kuruması gerekiyor. Yani okumuş düşmanlığı gerekiyor. Beyaz öfke dediğimiz fikir düşmanlığının kök salması.
2+2=4 etmiyor bu düzende. Önemli olan işlem değil, işlemi gerçekleştirenin kimliği. O yaptıysa peşin hüküm bu yaptıysa peşin satış. Bilim ve akıl yerine bağlılık esası geliyor.
Sonuç: Fikri fakirlik
Bunun bir başka yansıması teknoloji seviyemiz. Ülkemiz adeta yerinde sayıyor. Teknolojik ilerlememiz durmuş gibi bir şeyde…
Bu büyük başarının! temeli dini eğitim argümanında sağlandı. “Ne yani, sen çocuklarımız dinini öğrenmesin mi istiyorsun?”
Din karşıtlığı en rahat saldırı alanı. Cephane bol; cehalet büyük. Her atış yankı bulur. Ama eve giderken ekmek yok diye dertlenirsin yollarda.
Yaşamak değil artık hayalin; ölmek ve ölürken nasıl yıkanacağındır en büyük derdin. Ah bir gassal bulsam; ah bir mezar yerim olsa…
Yüzde 65’lere varan eğitimli gençlerin mutluluğu yüzde 40’lara düşmüş: Yüzde 42’leri bulan umut düzeyi yüzde 21’lere inmiş ama üst kimlik belli.
Artık onunla kurtarırsın yaradılış gayeni… Zaten fakirler 500 yıl önce cennete gidecek diyen cübbeli var.
Umudunu, hayalini ve evlatlarının geleceğini bu geçici dünyada aramazsın.
Nasıl okusunlar, nasıl öğrensinler diye derdini de bitirdiler. 500 yıllık erken yolculuk sana biçilmiş yol haritası nasılsa.
Gerçi o yol haritasını kendi evlatlarına çizmiyorlar. Onlar lüks ve çakarlı ciplerle bu dünyada yolculuklarını yapıyor.
İşte sen bunu sakin ha sakin sorma ve sorgulama.
Maddi fakirliğine şükret. Şükret ki, itaat düzeni bozulmasın.
Gidenler de zaten vatan haini… Sen de kurtarıyorsun işte.
Lakin sakın unutma: Giden sadece beyin değil, parlak fikirlerdir. Ve gidenlerden sonra sen fikri fakirliğinde hapsolup yok olacaksın. Sonuç belli.

YORUMLAR (45)
45 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.