Mehmet Şimşek neden başarısız oldu
Önce şu tespiti yapalım: Ekonomiden kim sorumlu? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz mı yoksa Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek mi?
Ben kendi izlenimimi söyleyeyim: Başarı kısmında Cevdet Yılmaz ve onun üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan… Başarısızlık kısmında ise Mehmet Şimşek veya İngiliz Mehmet!
Mehmet Şimşek Haziran 2023 seçimlerinin ardından göreve geldi. İlk ana hedeflerini de 2023 Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Programda ilan etmiştir.
Ne diyordu 2024-2026 OVP?
Büyüme: 2024: %4,0; 2025: %4,5 ve 2026: %5,0
Enflasyon: 2024: %33,0; 2025: %15,2 ve 2026: %8,5
İstihdam (bin): 2024: 32.428; 2025: 33.340 ve 2026: 34.381
İhracat (milyar$): 2024: 267,0; 2025: 283,6 ve 2026: 302,2
İthalat (milyar$): 2024:372,8; 2025: 388,9 ve 2026: 414,0
Gelelim durumumuza. Önce sondan başlayalım… 2025 yılında ihracat 283,6 milyar dolar olacaktı. Oysa şu anda yıllık ihracat 270,6 milyar dolar. İhracat hedefinin tutması için sadece aralık ayında 36,4 milyar dolarlık ihracat yapmamız gerekiyor.
İthalata gelince orada da durum aynı: 388,9 milyar dolarlık ithalat hedefine karşılık 11 ayda yıllık ithalat 361,9 milyar dolar. İhracatta 13 milyar dolar ve ithalatta da 27 milyar dolar hedefin altındayız.
Nedenini söyleyeyim: Ekonomik aktivite beklediklerinin gerisinde kaldı.
Bunu en iyi nereden görüyoruz derseniz hemen söyleyeyim: İstihdamdan.
2024 yılında 32 milyon 428 bin istihdam bekleniyordu. Gerçekleşen istihdam ise 32 milyon 590 bin oldu. Yani 2024 yılı için hedeflenen istihdam fazlası ile tuttu. Ama 2025 yılı için 33 milyon 340 bin istihdam bekleniyordu. Buradan anladığımıza göre Şimşek 2025 yılında yüzde 4,5 büyüme ve istihdamda da 912 bin artış hedeflemişti.
Peki istihdam ne kadar arttı derseniz hemen söyleyeyim: -1… Yani eksi bin kişi…
Evet, Şimşek 2025 yılında 812 bin kişilik istihdam artışı hedeflerken gerçekleşme eski bin kişi oldu. Çünkü büyüme hedefi yüzde 4,5 iken şimdi 3,5 başarı diyoruz. Ama bu büyümenin de içinin ne kadar boş olduğunu ayrıca tartışacağız.
ASIL SAPMA ENFLASYONDA
Mehmet Şimşek koltuğa oturduğunda ülkede enflasyon %38,21 düzeyindeydi; şimdi ise yüzde 31,07…
Övünülen rakam işte bu. Enflasyonu 38,21’den 2,5 yıl sonra 31,07’ye düşürmek…
Peki bu uğurda neleri feda ettik? Asıl mesele burası.
- Petrol fiyatı Şimşek koltuğa otururken 75 $ seviyelerindeydi. Şimdi ise 63 dolar seviyelerinde.
- Kur baskısı. Asıl sorun ve başarısızlığın perde arkası burası. Haziran 2023’den Kasım 2025’e kadar geçen sürede dolar kuru %82 artarken TÜİK fiyatları %158 arttı. Kur üzerinden 2,5 yılda yüzde 42’lik artış hasıraltı edilmiş durumda. Bu durumu bir başka veri üzerinden izah edeyim: Haziran 2023’de dolar kuru 23,24 lira iken açlık sınırı 10 bin 373 liraydı. Yani dolar bazında 446,4 $. Bugün açlık sınırı 705,6 $. Eğer dolar kuru aynı değeri ifade etseydi kasım ayında 42,27 lira değil 66,852 lira olmalıydı. Kurlarda yüzde 58 baskı oluşturulmuş durumda. Ve bu kadar baskıya rağmen enflasyon düşüşü sadece 7,14 puan.
- Mehmet Şimşek döneminin bir başka maliyeti de verilerin gerçekliği sorgusudur. Bunu size şu şekilde izah edeyim: Haziran 2023’den Kasım 2025’e kadar geçen sürede TÜİK’in açıkladığı kümülatif fiyat artışı %157,7. Oysa aynı dönemde İTO İstanbul’da fiyatların %197,7 arttığını ilan etti. Türk-İş ise Ankara’da gıda fiyatlarının yine bu dönemde %187,5 arttığını ilan etti. Yani ortada gerçeklik şüphesi yüksek bir bastırılmış enflasyon verisi var.
Gerçek nedir?
Şimşek kurları baskıladı, petrolü arkasına aldı ve gerçek verileri de sakladı ama hala enflasyonda gittiği yol 7 puanlık düşüş oldu.
Bu başarı sayılabilir mi?
Lakin Şimşek’in başardığı bir şey var. Türkiye’yi benim “Büyük Yıkım” dediğim ödemeler krizinden çekip kurtardı. Bu uğurda verdiğimiz maliyet büyük olsa bile vereceğimiz maliyet çok çok daha büyük olacaktı.
Ödemeler krizinden kurtulmuş olmamız adeta mucize eseri gibi bir şeydi. Şimşek bununla ne kadar övünse yeridir.
Gelelim başarısızlık nedenlerine…Neden hedefler tutmadı?
En baş sırada Erdoğan riski geliyor. Bize özgü Başkanlık Sistemi ve bu sistemde yarın sabah uyandığımızda yönümüzün ne olacağını bilen var mı? “Batı zaten Haçlı ittifakı, demokrasi ise ayakbağı” diyebilir miyiz? Ben söyleyeyim: Hepsi risklerin içinde.
Peki, bu risk yönetilebildi mi?
Ya da muhalefete operasyon… Şimşek bunu hep nazikçe ve örtülü dile getirdi. Ama programın aksamasındaki en büyük etkenlerden biri de 19 Mart sonrası yaşananlardır.
Ve son olarak Saray duvarları… Şimşek ilk geldiğinde söyledikleri ile yaptıkları aynı olmadı. Duyumlar öyle ki özellikle Hazine garantili müteahhitlere dokunma isteği sarayın duvarlarına çarpmış. Mesela o günlerde söylediği ihale yasası da… Kısaca Şimşek zengine dokunamayınca işi garsonun bahşişine, moto-kuryenin vergisine indirmiş oldu.
Şimşek’in bu sistemde ve düzende başarılı olma şansı zaten yoktu. Bu kadar maliyetle enflasyonu 10 yaşındaki çocuklar da düşürürdü. Mesela fayda-maliyet ekseninde değerlendirilmelidir. Boşuna övünme ve boşuna suçlamaya da gerek yok…
