Mesele yolsuzluk değil!
17-25 Aralık sürecini hatırlayın. Birdenbire meğerse ülkede çok acayip yolsuzluklar varmış ve bunlar yasadışı dinlemeler-takipler vasıtası ile ortaya serilmişti. Kimin kimi aradığı, paraları imha et talimatı verdiği kayıtları düştü medyaya.
Ayakkabı kutularına bulunan paralar vs vs.
O günlerde iktidar medyasından pek kimse ekranlarda konuşmuyordu. Ya kasetim çıkar korkusu ya da kimin kazanacağını bekleme alçaklığı ile pozisyonlar alınıyordu. Her gün 4-5 TV kanalına yayına çıkarak “bu yolsuzluk üzerinden FETÖ kendi yapısını kurmaya çalışıyor. Önce şu örgütü yollayalım, sonra yolsuzluk hesabını sizden oy isteyenlere sorarsınız” diyordum.
O günlerde yolsuzluk örtüsü altında bir siyasi müdahale yapılıyordu. Bir bakıma sivil görünümlü bir soft darbe diyebilirdik. Ne tesadüf ki bugün de benzer bir durum yaşıyoruz. Sadece yolsuzluk iddiaları 17-25’e göre çok temelsiz.
Ülkemizde iktidar açısından yolsuzluk gerçekten bir mesele mi? Sorun yolsuzluk ise medyada iktidarın kamu ihaleleri üzerine sayısız yolsuzluklar yazılıp çiziliyor. Ne bir cevap ne bir açıklama yapılıyor. Tersine adeta yolsuzluk teşviki var gibi… Yapanların ödüllendirilmesi gibi bir durum.
Mesela son bir örnek vermiştim: Yavuz Sultan Selim Köprüsü 10 yıl 2 ay 20 gün içinde yapılıp-işletilip-devredilmeliydi. YSS Köprüsü ve çevre yolu şişirilmiş fiyata rağmen 3,3 milyar dolar maliyeti açıklanmıştı. Ve 29 Mayıs 2013’de temel atılarak süre başlamıştı: 10 yıl 2 ay 20 gün eklediğinizde 19 Ağustos 2023’de devlete devredilmeliydi.
Ama devredilmedi. Adeta devletin köprüsü çalınmış ama ne bir savcı ne bir müfettiş hiç bakmıyor bu işlere.
İktidar o KÖİ müteahhidine 5 yıl daha ek para toplama süresi verdi. Ek sürede Hazine’den ve Milletin cebinden yılda 920 milyon dolar olmak üzere toplamda ek olarak 4,6 milyar dolar daha kıyak verildi. Dikkat edin; ihale maliyetinden daha büyük bir kaynak ihale sonrası ek kıyak olarak veriliyor.
Yakın tarihte Delice-Çorum raylı hattın ihalesi vardı: Davetiye usulü ihale öncesi bütün kamuoyu kime verileceğini söylüyordu ve ihale o firmaya verildi. Konya-Ankara 217 km yol 680 milyon dolara verilmişken Delice-Çorum hattı 157 km olmasına rağmen 2,4 milyar dolara verilmişti. Nereden bakarsanız bakın ortada 1,5 milyar dolarlık izah edilmeyen bir fazlalık vardı.
1,2 milyar dolar yapım maliyetli Osmangazi Köprüsüne 15 milyar dolar Hazine garantisi nasıl ve neden verilir? Veya İstanbul Havalimanına ihale sonrası çekilen 5 milyar euroluk kıyak nasıl izah edilebilir. O kıyak sonrası kurulan havuzla satın alınan Turkuaz Medya işi nedir? (Not: Turguaz Medya’da yolsuzluktan bahsetmek zaten günahkarlar cehenneminde başkalarını suçlamak gibi bir şey olsa gerek)
Kısaca saymakla bitirmeyeceğimiz yolsuzluk ve yolsuzluk iddiaları.
Kimin umurunda; hangi savcı bu iddiaları soruyor ve sorguluyor. O kadar yolsuzluk yazısı sanki suya yazılıyor.
Uluslararası Şeffaflık Derneği ‘Yolsuzluk Algı Endeksi’ açıklıyor. AK Parti ile yolsuzluk rekoru kırıyoruz adeta. Türkiye 40-50 sıralarından 115. Sıraya geldi. Sağlıkta yolsuzluk; eğitimde yolsuzluk, enerjide yolsuzluk, ulaşımda yolsuzluk…. Adeta yolsuzluk cehennemine dönmüş bir ülke olduk.
Peki, ülke yönetimi bu yolsuzluklara neden hiç bakmıyor?
Siz sanıyor musunuz ki mesele İBB’de yolsuzluk iddialarıdır. Herkesteki algı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığından korkulması ve istenmemesidir.
Önce diploma ve aynı gece sabahı da gözaltı kararı çok şeyi ifade ediyor zaten.
Neden apar topar bu kararlar alındı? Çünkü Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı ve önseçim kararı almıştı. İktidara yakın troller çok önceden Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart’ı göremeyeceğini yazmıştı. Bir de bağımsız ve tarafsız yargı diyorlar!
Önceden birilerince bilinen ama suçlananların bilmediği bir yargılama…. Turpun büyüğü heybede sözü zaten tüm gerçekleri ifade etmiyor mu?
Ülkemiz adeta yolsuzluk ülkesi bizzat yapılırken kimse de çıkıp 17-25 Aralık’ı sormuyor; kimse de çıkıp sayısız yolsuzluk iddialarını sormuyor. Ama bu işin maliyeti çok büyük olacak.
Daha şimdiden kısa vadeli tahvil faizleri yüzde 50 sınırını geçerek 2003 sonrasının rekorunu kırdı. Evet evet tahvil faizlerinde 22 yılın rekorunu kırdırdılar. Bu demektir ki faizler yüksek kalacak ve büyük durgunlukla büyük bir işsizlik yaşayacağız.
Sadece bu mu? Mesela kurlar artıyor ve zamlar geliyor. Fakirliğe bir de buradan hazırlanın…
Kaçılan ülke olarak 3 günde 25 milyar dolardan fazla para kaçtı. Maliyetini hep beraber ödeyeceğiz. Borsada 2 trilyon lira, yani 62 milyar dolarlık değer kaybı sanırım ailelerin içine de girmiş olacak. Hayırlı olsun…
Ne diyordum ben: Bir ülkede kamu gücünü kullananların maaşını da ortalama ücrete endeksleyeceksin. Böylece kendisi rüşvetle karar verse de meslektaşlarının maaş baskısı ona operasyonun kapısını açacaktır. KAMUDA MAAŞLAR MUTLAK OLMAMALI VE ORTALAMA ÜCRETE ENDEKSLENMELİDİR.
Bugün kamu gücünü kullananların maliyetini ödüyoruz. Eğer tarafsız ve adil bir yargı olsaydı bu piyasalar bu kadar çöker miydi? Neyin ne olduğuna piyasalar zaten karar vermiş durumda.
Herkese afiyet olsun. Fatura ödeme zamanı.














