Şimdi çalışma zamanı

“Şimdi tatil değil, çalışma zamanı”. Bu cümle İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle’ye ait.

Kurban Bayramı tatil süresinin 9 gün olarak açıklanması üzerine yukarıdaki cümleyi söyledi. Hatta kendisi ile bu konuyu özel görüştüğümüzde KARAR Gazetesine “eğitimi bile tatil için feda ediyoruz, okulları geç açıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi” demişti.

İsmail Gülle aynı zamanda bir işveren. Çalışalım, sürekli çalışalım ama karşılığı ne olacak? diye sorduğumuzda da “Devlet çok yüksek kesinti alıyor. Bizlerde çalışanlarımıza daha çok vermek istiyoruz ama devlet büyük kesinti yapıyor” demişti.

İnanın o kadar güzel tespitler ki... Yıllardır bu noktaları anlatır dururdum. Şimdi bir kaç örnek vereceğim.

1980’li yılları Özallı yıllar olarak tanımlarız. O yıllar ile bugün arada büyük farklar var. Nasıl mı?

1991’de Rahmetli Özal’lı ANAP, ülke iktidarını Demirel-Çiller ikilisine devrettiğinde 7çalışan 1 emekliye bakıyordu. Yani 7 kişi çalışarak devlete emeklilik için prim ödüyor, buna karşılık 1 kişi emekli maaşı alıyordu. Demirel-Çiller ikilisinin vaatleri sayesinde ülkemizde artık 1,7 çalışan 1 emekliye bakmak zorunda. Bu oran son yıllarda ancak 1,8 çalışana çıkabildi.

Ülkemizin 78 milyon nüfusunun yaş ortalaması halen 30 civarında ama emekli sayısı 12 milyona ulaştı. Bu kadar emekli ile bu ülke asla kalkınamaz. Bunu aklınızın bir köşesine yazın. Bu kadar emekli ile bu ülkede çalışanlarda para kazanamaz. Çünkü paranın büyük kısmı emekli maaşlarını karşılamak için devlet tarafından kesintiye gidiyor.

Ama bir konuda emekliler de çok haklı. Bir çok insan erken emekli olmak istemiyor. Çalışmak, daha çok çalışmak istiyor. Ama devletin kanunları daha çok çalışınca inanın daha az maaş bile veriyor. Yani 53 yaşında emekli olup 1500 lira almak yerine 60-65 yaşına kadar çalışıp 2500-3000 lira maaş almak isteyenler o kadar fazla ki. Ama devletimiz çalışanlara “hayır-çalışmayın” diyor.

Düşünsenize, 53 yaşında emekli olup 8-10 yıl erken emekli maaşı almak yerine çalışmaya devam etmek istiyorlar. Ve çalışarak devletten maaş almayacaklar, üstüne devlete yine prim ödemeye devam edecekler. Fakat devlet bu kadar basit bir modeli bile çalışanların önüne seremiyor.

Çalışırken ödenen primlere bakarak değil, ağırlıklı asgari maaş olarak emekli maaşları düzenleniyor. Çalışmayı teşvik edecek bir emeklilik sistemi kurmak bu kadar zor mu? İnanın bilmiyorum ve anlamıyorum.

***

Son 14 yılda kamuda çalışmanın karşılığı o kadar avantajlı oldu ki. Devlette maaşlar yüzde 50’ye yakın reel olarak artarken, özel sektördeki maaşlarda sürekli erime oldu. Özellikle orta ve orta üstü maaşlarda erime çok yüksek. Bu tablo okumayı ve özel sektörde değer oluşturmayı teşvik etmiyor. Kısaca sistemlerin yeniden ele alınıp düzenlenmesi gerekiyor.

Ülkemizin bu kadar sıkıntılı ve zor bir süreçten geçtiği dönemde çalışmamız gerekiyor. Hem de daha çok daha da çok çalışmamız gerekiyor. Çalışırken herkesin kazanması da gerekiyor. Zaman tatil zamanı değil, çalışma zamanı.

***

Bir konuyu yeniden tekrar etmek istiyorum. Son günlerde reyting şirketlerine yönelik gelen analizlerde Fitch’in not kırmayacağı belirtiliyor. Artık kimse Moody’s konusunda net görüş belirtmiyor. Biliyorsunuz iki haftadır bu noktaya dikkat çekiyorum. Moody’s konusunda sıkıntı oluşabilir. Sayın Mehmet Şimşek “Düşürürlerse, yeniden yükseltmeye çalışırız” gibi cümle arası bir söz söyledi.

Ben buradan yeniden belirtmek zorundayım. Alınan önlemler ve yapılan reformların, büyük oranda orta-uzun vadeli etkileri olacak. Kısa vadede ekonominin çarklarının dönmesi ve rahatlaması için acilen enerji fiyatlarının düşürülmesi gerekiyor. Doğalgazda yüzde 25-35 arası bir indirim imkanımız var. Buna bağlı olarak elektrik fiyatlarında da yüzde 8-10 indirim çok rahat yapılabilir.

Bu indirimler ile düşecek olan enflasyon ve buna bağlı olarak düşecek faizler, çarkların dönmesinde ikinci bir güç olacaktır.

Bundan yıllar önce (2010 yılı başları) “İstanbul Zirvesi” ardından ekonomiye yönelik açıklamalar yapıldığında “ÜRETMEYİN-TÜKETİN” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Son 6 yılda Türkiye üreterek değil, tüketerek büyüyor.

Başbakan Binali Yıldırım ve Yardımcısı Mehmet Şimşek bu dönemin bittiğini ilan ettiler. Tutum ekonomisi ile üretim gücünün başlayacağını ilan ettiler. Umarım bu yolda vaatler sadece sözde kalmaz ve icraatlar genişler. Çünkü vaktimiz yok.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum