Mış gibi yapmak
Türkiye’ye dönen Küresel Sumud Filosu aktivistlerinin İstanbul Havalimanı’nda karşılanması esnâsında dikkatimi çeken bir şey oldu. Çok heyecanlı bir vekilimiz, hızını alamayarak uçağa çıktı ve aktivistlerin önünde uçağın merdivenlerinden indi. Sanki Sumud Filosu’na katılmış gibi bir görüntüydü. Keşki filoya katılsaydı ve bu haklı gurûru haketseydi.
Mezkûr vekilin, ne kadar heyecanlı bir eylemci olduğuna dâir bir hâdiseyi daha hatırlatayım. 2016 senesinde Muhammed Ali’nin cenâze törenine ülkemizden gidenler arasında olan vekilimiz, rahmetlinin tabutunu taşıdığı için hamdettiği tvitler attı. Oysa Muhammed Ali’nin cenâze töreninde tabut taşıma yoktu. Tabut, tekerlekli bir sistemle ve dört kişinin refâkatiyle tören alanına getirildi. Bu esnâda tabuta dokunan vekilimiz taşımış gibi tvit attı. “Mış gibi” meselesini kaleme aldığım için bana da telefon edip teessüflerini bildirdi. “Yalan yazmadım, iftira atmadım. Siz ne yaptıysanız onu yazdım.” dedim. Kızmak yok! Yine aynısını yaptım.
Yurda dönen aktivistler içinde kahkaha atanların görüntüleri, gerçekten hoş değildi. Gazze’ye destek eyleminden değil de hacdan dönüyormuş gibiydiler. Yine de bu neşe, cesurca bir eyleme katıldıkları gerçeğini örtemez. İnsan, hiç olmadık yerde gülebilir. Eleştiriler, insaflı olmalı. Yanlış olan gülmek değil, çekim yapılıp yayınlanması.
İnsan, hiç olmadık yerde güldürebilir de. Heyecanlı bir aktivistimiz, Greta Thunberg’den çocukmuş gibi bahsetti. “Greta’ya zulmettiler. Küçücük çocuk daha Greta.” deyince acı acı güldüm. Greta Thunberg, 22 yaşında. Gazze’de çocuklar açlıktan ölüyor ama Greta, hep küçük. Hattâ küçücük. Bu nasıl bir aşırı empati sendromu?
Kahkahası gündem olan aktivistlerden biri, ayağının tozuyla bir canlı yayına katıldı. İsrâil’de Türk Hava Yolları’nın logosunu gördüğünde nasıl heyecanlandığını söyledi. Allah, devlete zevâl vermesin! Böyle bir durumda kendi vatandaşlarına sâhip çıkan bir devletimiz var.
Aktivist hanım, bu heyecanını bize de hissettirdi. Ya işte burada bir sus! Bi ağırbaşlı ol! Yok olmaz! “Yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat!” sözü, ne kadar anlamlı değil mi? Dön dolaş gırtlak muhabbeti!
“O kadar güzel planlanmış ki vejeteryan menü var. Böyle bir tabak vardı. Zeytinyağlı enginarı, patlıcan bilmemneleri… İtalyanlar biniyor ya mozorella. Fesleğen sosu.. İtalyanlar, hayran oldular.”
Acaba bu italyanlar, THY’nin, İsrâil’e destek olan Boeing’den 255 adet uçak almak için anlaşma yaptığını biliyorlar mı?
Bu arada İsrâille ticâreti bitirmiş gibi yapanlar olduğunu da öğrendik. Filoda yer alan bir aktivist, basın açıklaması yaparak, “Biz Aşdod Limanı’nda saatlerce ters kelepçeli bir şekilde bekletilirken, limanda üzerinde Türk bayrağı çekili, içinde Türk vatandaşlarının olduğu gemiler vardı. Devletin bunları tespit etmesini, bir daha Türk limanlarına yanaştırılmamasını ve ticâretten menedilmesini istiyoruz.” dedi.
Maalesef oralı olan yok. Hattâ böyle söylemler, oyunbozanlık gibi görülüyor. Hazır İtalyanlar, mozorella yiyip bize hayran olmuşken ne gereği var bu lafların?
THY’nin hızına hayran olan İtalyanlar, bir de belediyelerimizin hızını bilseler. Özellikle iktidar partisinin belediyelerini. Hemen konferanslar tertip edilmeye başlandı. Konuşmacıların afişleri asıldı. Elbette, “Ticâret gemileri gördük.” diyen aktivistler ve Filo’daki muhâlif milletvekilleri, konuşmacı olarak dâvet edilmeyecek.
Oysa hepsi, aynı filodaydı.
