Davutoğlu öyle bir imza attı ki...
Kabul edelim ki başta anket şirketleri olmak üzere analizciler, akademisyenler, gazeteciler hatta siyasetçiler hepimiz yanıldık. Evet herkes AK Parti'nin oylarını arttıracağını ve kıl payı iktidar olacağını görüyordu ama kimse böylesine bir zafer beklemiyordu.
Bu zafer öyle yüzdelerle izah edilebilecek bir zafer değil, AK Parti bu seçimde 7 Haziran seçimlerine göre oylarını tam 4.5 milyon arttırdı. İlk iktidara geldiği 2002 seçimlerini bir tarafa bırakırsak, 2007 ve 2011'deki artışların matematiksel bir izahı vardı. Yükseliş trendinin devam ettiği o süreçte AK Parti'nin yüzde 50'leri yakalaması kimse için sürpriz değildi.
7 Haziran seçimlerinde yaşanan şok düşüşün ardından gelen bu başarı kelimenin tam anlamıyla siyasi tarihimize emsalsiz bir zafer olarak yazılacaktır.
Hemen belirtelim, bu zafer Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ve AK Parti'nin zaferidir. Ve gerçek Davutoğlu dönemi bugün başlıyor. Kongre dönemini ve genel başkan seçilişini değişik açılardan değerlendirebili
Bu başarının en önemli tarafı da şudur; malum büyük kongrede parti yönetimini çok da kendi istediği ölçüde belirleyememiş, bir bakıma güç paylaşımına gitmek durumunda kalmıştı. Buna rağmen Davutoğlu gerek MKYK, gerekse aday belirleme süreçlerini ustaca yöneterek kırmadan, dökmeden partideki birlik ve bütünlüğü sağlamayı başarmıştı.
Bütün bu parti içi kırılganlıklara, Türkiye demokrasisini hedef alan terör saldırılarına rağmen seçimlerden zaferle çıkmak başlı başına bir başarı hikayesidir.
Hatırlayalım, seçim öncesinde AK Parti'nin içine dönük 5. parti fantezilerinden Davutoğlu'nun seçim sonrası genel başkanlıkta kalıp kalamayacağına ve kimlerin partinin başına geçmek için hazırlıklar yaptığına ilişkin pek çok saçma sapan senaryolar tartışıldı. Ama Davutoğlu öyle bir başarı hikayesinin altına imza attı ki, bugün itibariyle bütün bu senaryolar da, eğer var idiyse de bütün gizli hazırlıklar da sandığa gömülmüş bulunuyor.
Yani seçmen Davutoğlu'na dedi ki: "Artık biz seni AK Parti'nin lideri olarak görüyoruz ve Türkiye'yi senin yönetmeni istiyoruz." Demokrasilerde son söz seçmenindir, son söz söylenmiştir ve bu sözün karşısına büyük harflerle Ahmet Davutoğlu adı yazılmıştır.
Bu başarının aslında çok daha değerli bir sonucu var; o da belli bir süredir akli ve ahlaki melekelerini kaybederek muhalefet etmeyi AK Parti düşmanlığına indirgeyen ulusalcı, liberal ve sol züppelere seçmenin attığı okkalı Osmanlı tokadıdır.
Artık şu tescil edilmiştir ki, AK Parti bu ülkede uzun yıllar birinci parti olarak kalacak ve AK Parti'yi katil ilan edecek kadar iflah olmaz bir paranoya içinde olanlar da, AK Parti'siz Türkiye senaryoları da bazı siyasi meczupların hayali olarak kalacak.