İki yeni sayfa

Türkiye çarşamba günü dış, güvenlik ve hatta iç politikasında iki yeni sayfa açtı. Sabaha karşı Cerablus’a yönelik bir operasyon başlattı, öğleye doğru da ABD Başkan Yardımcısı Biden’ı ağırladı. İlki bu zamana kadar yürüttüğü Suriye politikasının değişimini, ikincisiyse Amerika-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini getirdi. Her ikisi de Türkiye için çok önemli. Her ikisi de Türkiye’yi dünya siyasetinde bambaşka yerlere taşıyacak, bizi içeride de, dışarıda da rahatlatacak gelişmeler.

Bugüne kadar Suriye sorununa askeri açıdan müdahil olmamayı, kendine yönelik saldırılara misliyle karşılık vermeyi, yani caydırıcılığı seçen Türkiye, müttefikleriyle ve bölgede etkin olan diğer aktörlerle mutabakat sağlayarak Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlattı. Benim gibi müdahale etmekten çok müdahale tehdidinde bulunduğunu sananları yanılttı. Müthiş bir organizasyon yeteneğiyle 14 saat içinde deklare ettiği askeri ve siyasi hedeflerini gerçekleştirdi. Sadece IŞİD’e karşı değil aynı zamanda PKK’ya karşı da önemli kazanımlar elde etti.

***

Böylesi bir müdahale için Biden’ın ziyaretinden daha iyi bir zamanlama olamazdı. Her şeyden önce dünya medyası Türkiye’nin Suriye müdahalesini IŞİD mücadelesi çerçevesinde büyük ölçüde olumlayarak verdi, ABD’nin uzun süredir istediği aktif desteğin gerçekleşmesi olarak gördü. İkincisi, ABD Fırat’ın batısı konusunda Türkiye’ye verilen taahhüdünü dünya kamuoyu önünde en üst düzeyde teyit etti, PYD’ye desteğinin şartlı olduğunu vurguladı.

24 Ağustos 2016 itibarıyla Türkiye daha güçlü, daha etkili, beklentileri daha çok karşılanacak bir Türkiye’dir. IŞİD Cerablus’tan çıkartılmış, PYD için Fırat’ın batısı kapanmıştır. PKK’nın Suriye’de bir koridor oluşturma ihtirası dizginlenmiş, ABD’nin Türkiye’ye rağmen kendilerini tercih etmeyeceği anlaşılmıştır. IŞİD’e karşı savaşa fiilen katılan ve onu sınırlarının ötesine süren Türkiye artık AB’nin de farklı bir gözle bakacağı Türkiye’dir.

ABD ile olan ilişkilerde açılan yeni sayfa her iki tarafın da hassasiyetle koruması, içini güzel şeylerle doldurması gereken bir sayfadır. Washington Türkiye’nin hassasiyetlerine dikkat etmeli, özellikle de Gülen’in iadesi konusunu mümkün olduğunca şeffaf bir şekilde yürütmeli, gerekiyorsa Ankara’ya hukuki destek sağlayabilecek mekanizmaları yaratmalıdır. Türkiye, ama en çok da basın, komplo teorilerini bir kenara bırakmalıdır. Başbakan Yıldırım’ın söylediği gibi bundan sonra esas olan onların beyanıdır.

Biden Türkiye’ye geç de olsa dayanışma için gelmiştir. Gerek Başbakan, gerekse Cumhurbaşkanı ile görüşmeleri sonrasında yaptığı açıklamalarında ülkesinin darbe teşebbüsü karşısında “hissettiklerini” açıklamıştır. Önemli olan ABD Başkan Yardımcısı’nın samimi olup olmaması değil, ülkesinin Türkiye’nin yanında yer aldığını göstermesidir. Evet, Türkiye’nin müttefikinden beklentileri henüz tam olarak karşılanmamıştır, ama karşılanması için sağlam bir zemin oluşmuştur.

Aynı şey Cerablus müdahalesi için de geçerlidir. Elde edilen askeri ve siyasi başarılar uzun bir mücadelenin içinde yeni bir başlangıç noktasıdır. Henüz ne IŞİD’e, ne de PKK’ya karşı nihai zafer kazanılmış değildir. Türkiye’nin bundan sonra da dikkatli olması, terörün her türlüsüne karşı her açıdan hazırlıklı durması gerekmektedir. Dün Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna yönelik saldırı terör örgütlerinin nelere yeltenebileceklerinin en iyi kanıtıdır.

***

IŞİD de, PKK da hem askeri, hem siyasi, hem de ideolojik olarak yenilgiye uğratılmalıdır.

Türkiye hepsini başarabilecek birikime sahiptir. Sadece Karar gazetesinin yazarlarının önerileri üstünden yapılabilecek çalışmalar dahi Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesine ciddi katkıda bulunabilir. Yeter ki isteyelim, sorunlarımızı konuşup çözüm önerileri geliştirelim. Gerçekleri olduğu gibi görelim, var olan potansiyelimizden yararlanalım. Sadece durum tespiti yapmakla yetinmeyelim.

Cerablus müdahalesinin uluslararası işbirliğiyle mümkün olduğunu da unutmayalım. Türkiye IŞİD’e, ama özellikle de PKK’ya karşı verdiği mücadelede başarılı olmak için son dönemde kurguladığı işbirliği modellerini korumaya özen göstermeli, “dostları çoğaltma” metaforuyla özetlenen politikasını sürdürmelidir. Ayrıca Suriye’nin geleceği konusunda da kapsamlı ve ayağı yere basan, zemindeki aktörlerin optimum çıkarlarını gözeten bir gelecek vizyonu, daha doğrusu projesi geliştirmelidir…

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum