Zor ama imkansız değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın St. Petersburg ziyaretiyle 24 Kasım’da tıkanan ilişkiler artık iyice açılacak, yeni işbirliği mecraları yaratılacak. Ziyaretin en önemli siyasi sonucu da belli ki Türkiye’nin Suriye siyaseti üstünde daha fazla söz sahibi olması, PYD’nin ihtiraslarını dengeleyecek bir pozisyon kazanması olacak. Türkiye-Rusya yakınlaşması ABD-PYD ittifakının anlamını yitirmesine de yol açabilir.

Rusya ile bölgesinde stratejik işbirliği gerçekleştiren Türkiye, ABD’nin bu bölgedeki Türkiye’nin çıkar ve beklentilerini tanımaz tutumuna ciddi bir darbe vurmuştur. Suriye ve Irak politikasını sadece IŞİD’le mücadele perspektifinden şekillendiren Washington bundan sonra Türkiye’nin söylediklerini de dikkate almak zorundadır. Aksi takdirde Rusya ile kurgulanmaya başlanan işbirliği daha da güçlenebilir.

***

Eğer 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardında Washington’un olduğu somut olarak kanıtlanırsa ya da bildiği halde teşebbüsü müttefiki Türkiye’ye haber vermediği anlaşılırsa, iki ülke arasında var olan uçurum daha da derinleşebilir. Türkiye NATO’dan uzaklaşıp, kendisine yeni bir güvenlik şemsiyesi arayabilir. Türkiye’nin 1952’den bu yana parçası olduğu ittifaktan kopması tabii ki zor ve sancılı olur, ama dünya siyasetinde hiçbir şey imkansız değildir.

Ayrıca bazılarının zannettiği gibi Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihi sadece krizlerin ve savaşların tarihi de değildir. 1798’de Napolyon’un Mısır seferi sırasında, 1833’de Mısır Valisi Mehmet Ali’nin isyanında, 1921 yılında işgal altındayken Ruslarla ittifaklar yapılmıştır. İki dünya savaşı arasındaki yıllarda Sovyetler Birliği Türkiye’nin en yakın müttefiki olmuştur. Eğer II. Dünya Savaşı sonrasında Stalin Türkiye’den toprak ve üs talep etmemiş olsaydı, belki biz NATO üyesi bile olmayacaktık.

Sovyet tehdidi Türkiye’yi Amerika’ya, Amerika’yı da Türkiye’ye yakınlaştırmıştır. Şimdi pek ala Amerika tehdidi de Türkiye’yi Rusya’ya yakınlaştırabilir. Türkiye, Rusya açısından kendi coğrafyası ve özgül ağırlığı kadar NATO’dan ayrılmasının yaratacağı sonuçlar açısından da hayati önemde bir ülkedir. Brexit ile AB sarsılırken, ABD-Türkiye ilişkilerindeki sorunlar yüzünden bir de NATO sarsılırsa, dünyadaki pek çok denge de sarsılır. Türkiye de bu sarsıntıdan zarar görür, ama asıl Batı ittifakı zorlanır.

Amerika’nın da, Avrupa’nın da Türkiye’yi hafife almaması, yanına çekmek için çıkar ve beklentilerini karşılayacak sağlam bir tutum takınması gerekmektedir. Türkiye yıllardır kendisine karşı uygulanan kültürel ayrımcılıktan bıkmıştır. Müttefikleri tarafından da, müstakbel ortakları tarafından da eşit düzeyde görülmek, ayrımcılığa tabi tutulmamak istemektedir. ABD, topraklarında yaşayan biri Fransa’da darbe düzenlese ona nasıl davranırsa, Gülen’e de öyle davranmalıdır.

Aynı şey AB’deki “ortaklarımız” için de geçerlidir. Bizi artık mülteci deposu olarak görmekten, insan hakları konusunda cesaretlendirme yerine cezalandırma yöntemini benimsemekten vazgeçmeleri gerekmektedir. Evet, Türkiye pek çok sorunu olan bir ülkedir. Ama itilip kakılmaktan, geç saatlerde gelen darbe lanetlemelerinden rahatsızlık duymaktadır. Batılı dostlarımız artık darbeye darbe demeyi, Türkiye’deki siyasi tercihlere nasıl İngiltere’dekilere saygı duyuyorlarsa aynı şekilde saygı duymayı öğrenmelidir.

***

Yenikapı mitingi sadece sayılar açısından değil içinde barındırdığı coşku ve siyasi potansiyel açısından da okunmak zorundadır. Alan dolduğu için geçişlerine izin verilmeyen on binlerce insan alanın hiç olmazsa yakınlarına ulaşmak için inşaat sahalarını aşmışlar, gözlerimin önünde son derece tehlikeli tırmanışlar gerçekleştirmişler, sandıkta verdikleri oya bir kez de orada sahip çıkmışlardır. Yenikapı’da bulunan siyasi liderler, askerler ve halk Türkiye’de artık darbeler devrinin kapandığını dünyaya göstermişlerdir.

Dünya henüz bunu pek anlamışa benzememektedir. Ama birlik ruhunun korunması ve devletin içine sızanların temizlenmesi, darbecilerin cezalandırılması sırasında hukuk ve adalete sadık kalınmasıyla yakında onlar da anlayacaklar, Türkiye’de neler olduğunu göreceklerdir. Rusya-Türkiye ilişkilerindeki sıçramanın da onların idraki üstünde etkili olacağını söyleyebiliriz. Ancak Türkiye’nin sadece pasif bir şekilde onların anlamasını beklememesi, her alanda kendisini anlatması, algısını değiştirmek için çalışması, imajını zedeleyecek hatalar yapmaması gerekmektedir…

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum